Modern ekonomiler adeta sonsuza dek genişleyebilecek bir balon gibi görülmektedir. Bunun anlamı daha fazla üretim, daha fazla tüketim ve daha fazla kâr demektir. Ancak bu balonun fiziksel sınırları var ve bu sınırları gören ilk iktisat dışı düşünürlerden biri de aslında kimyager olan Frederick Soddy’dir.
Kimyacıdan ekonomik sistem eleştirisi
Frederick Soddy İngiliz kimyacıdır. 1921'de radyoaktif maddelerin kimyasına yaptığı katkılar ile izotopların kökeni ve doğası hakkındaki araştırmaları nedeniyle Nobel Kimya Ödülü'nü almıştır. Ancak zamanla fiziksel bilimlerle uğraşırken fark ettiği bir doğal olgu vardır. O da: doğada hiçbir şey sonsuz değildir, her şey sonludur yani sınırlıdır. O halde ekonomi neden bunu görmezden geliyor? Bu sorgulama modern para sistemini eleştirmesine ve alternatif ekonomik yaklaşımlar geliştirmesine neden olmuştur.
Gerçek servet mi sanal zenginlik mi?
Soddy'nin en temel ayrımları şunlardı:
Türü |
Tanımı |
Örnek |
Gerçek Servet (Real Wealth) |
Fiziksel olarak üretilen, enerjiyle yaratılan ve tüketilebilen değerler. |
Gıda, konut, otomobil, yakıt, giysi vb. |
Hayali Servet (Virtual Wealth) |
Para, kredi ve borç gibi soyut değerler. |
Banka mevduatı, bono, türev ürünler, sanal paralar vb. |
Soddy’ye göre ekonomi her iki tür serveti de eşit kabul ediyordu. Oysa gerçekte para yaratmak kolay, fiziksel servet üretmek ise zor ve sınırlıdır. Örneğin bir fırıncı genel olarak günde 10 lahmacun pişirip, 10 kişiye satarsa bu durum fiziksel ve somut bir ekonomi olarak tanımlanır. Bu 10 kişi, ertesi gün 20 lahmacun yemeyi borçla talep ederse bu durum emek (insan) ve fiziksel olanaklar çerçevesinde gerçekleşemeyebilir. Bunu beklemek bir anlamda hayaldir. Ancak para sistemi sanki bu mümkünmüş gibi çalışmaya devam edecektir. Soddy’nin itirazı da işte tam bu noktadadır.
Entropi: Ekonominin Görmezden Geldiği Doğa Yasası
Soddy'nin ikinci büyük katkısı, termodinamik yasalarını ekonomiye uygulamasıdır. Özellikle ikinci yasa (entropi yasası) düşüncesinin temel taşıdır. Kartezyen Ekonomi (1922) kitabında bu konuya vurgu yapmaktadır.
Entropi Düzenli enerjinin (ve yapıların) zamanla düzensizliğe dönüşme eğilimidir. Diğer bir ifadeyle kullanılan enerjinin, yeniden aynı miktarda kullanılamaması demektir. Zira enerjinin bir kısmı yok olmasa da kaybolmaktadır. Örneğin bir otomobilin motoru benzinle çalışır. Benzin yakıldığında enerji (iş) üretir (dönüşür), ama aynı zamanda ısı, egzoz gazı ve diğer atıklar da oluşur. İşin sonunda enerjinin büyük kısmı kullanılamaz hale gelir. Ekonomi ise bu dönüşümü hesaba katmaz. Sadece motorun çalışıp, hareket etmesine odaklanır. Atık ısı, kirlilik, bozulmuş kaynakları vs. olguları görmezden gelir. Soddy'ye göre ekonomi, fiziksel sistemlere bağlı olduğu için termodinamikle uyumlu olmak zorundadır. Fakat bugünkü sistem sadece sayıları dikkate almakta, enerjiyi, kaynakları ve sınırları yok saymaktadır.
Sürekli Büyümenin Gerçek Bedeli
Borçla çalışan bir sistem, her yıl daha fazla üretimi şart koşmaktadır. Çünkü her yıl borç faizi ödenmeli, bu da daha fazla kazancı gerektirmektedir. Bu konuda bileşik faiz tuzağı örnek verilebilir. Örneğin 100 liralık bir borç, %5 faizle 20 yılda yaklaşık olarak 265 lira değerine ulaşır. Ama doğada her yıl %5 fazladan enerji ya da kaynak yaratmak mümkün değildir. Dolaysısıyla bu durumda sistem ya çevresel tahribata yönelecek (ormanların ve suyun bozunumu, fosil yakıtların kullanımı) ya da sosyal eşitsizlikleri artıracaktır (bazı insanlar borçla ezilirken bazıları da servetini artıracaktır).
Soddy bunu şöyle özetlemiştir (Zenginlik, Sanal Zenginlik ve Borç, 1926): Ekonomik sistem, fiziksel olmayan şeyleri fizikselmiş gibi davranarak büyümeye çalışıyor. Bu durum ise sürdürülemez.
Ekolojik İktisat
Soddy’nin fikirleri uzun süre göz ardı edilse de 1970’lerden itibaren çevreci ekonomistler onun izinden gitmeye başlamıştır. Herman Daly, Soddy’den ilhamla durağan durum ekonomisi kavramını geliştirmiştir. Bu noktada:
- Büyüme değil, denge hedeflenmelidir.
- Kaynaklar sınırlı kabul edilmelidir.
- Atıklar ve enerji verimliliği göz önüne alınmalıdır.
Bu düşüncenin uygulama alanları olarak aşağıdaki modeller ortaya konabilir:
- Donut Ekonomi(Kate Raworth): Ekolojik sınırlar içinde sosyal refahı esas alan ve çevresiyle uyumlu ekonomi anlayışı.
- Enerji Temelli Para Sistemi: Paranın üretimi, enerji karşılığına bağlansın önerisine karşılık gelen sistem.
- Sıfır büyüme (degrowth) hareketleri.
Sonuç
Frederick Soddy ekonomiyi, fizik ve kimya gibi doğa bilimleriyle birlikte düşünülmesi gerektiğini ortaya koyan ve savunan bir bilim insanıdır. Eğer gerçek servet fiziksel dünyada ise ve sınırlıysa (ki öyledir) bu sınırlar görmezden gelinerek kurulan para ve borca dayalı sistem, doğa yasalarına özellikle de maddenin ve enerjinin korunum yasalarına aykırı demektir. Sürdürülebilmesi ise olanaklı değildir. Günümüzdeki iklim krizi, kaynakların tükenmesi (bozunumu) ve borçların (karşılığındaki servetin) tıpkı bir balon gibi şişerek artması, Soddy’nin haklılığını ve doğayı iyi anladığını göstermektedir.
Sonuç olarak gerçek ekonomi, salt teorik zeminde değil doğa yasaları çerçevesinde ve sınırları içerisinde de sürdürülebilir olmalıdır. Kaldı ki Alexis Carrel’in dediği gibi doğa yasalarına aykırı eylemler bir anlamda günahtır...