PepsiCo Türkiye ve Sürdürülebilirlik Akademisi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 4. Tarımda Pozitif Gelecek Sempozyumu, “Gıda Sistemlerini Dönüştürmek” temasıyla tarımda yenileyici dönüşümün, suyun, teknolojinin ve insanın merkezde olduğu yeni bir geleceğin haritasını çizdi ve şu mesajı verdi: Bilimle, iş birliğiyle, yenilikle ve vicdanla tarımı yeniden tanımlamak zorundayız. Çünkü artık mesele sadece üretmek değil; üretirken geleceği korumak.
Tarım, artık yalnızca üretimin değil; yaşamın, sağlığın ve umudun da temeli. İstanbul’da düzenlenen 4. Tarımda Pozitif Gelecek Sempozyumu, bu yıl “Gıda Sistemlerini Dönüştürmek” temasıyla, tarladan sofraya uzanan zincirde sürdürülebilir bir geleceğin nasıl mümkün olabileceğini masaya yatırdı.
PepsiCo Türkiye ve Sürdürülebilirlik Akademisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlik, “gıda güvenliği”, “su yönetimi”, “yenileyici tarım”, “teknoloji ve inovasyon” gibi kavramları, rakamların ötesinde bir vizyonun parçası haline getirdi.
PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ergün Günay, “pep+ vizyonumuz doğrultusunda üretimden tüketime uzanan değer zincirinin her aşamasında sürdürülebilirliği odağımıza alıyoruz” diyerek, 20 şehirde 100 bin dekarlık alanda 250 çiftçiyle yürütülen sözleşmeli üretim ve ‘Bir Damla Bir Dünya’ projesiyle 735 milyon litre su tasarrufu sağlandığını paylaştı.
735 milyon litre su tasarrufu
Gıda güvenliğinin sürdürülebilir kalkınma açısından temel meselelerden biri olduğunu ve bunun ancak sürdürülebilir ve dirençli bir gıda sistemi oluşturulmasıyla çözülebileceğini söyleyen Günay, şunları söyledi: “Bugün gıda söz konusu olduğunda yalnızca üretim değil; erişim, dağıtım ve dayanıklılık alanlarında da ciddi bir sınavla karşı karşıyayız. İklim krizinin etkisiyle bu tablo daha da zorlaşıyor ve biz, bu sorunu önemsiyor; çözümler üzerinde paydaşlarımızla işbirliği içerisinde çalışıyoruz. pep+ vizyonumuz doğrultusunda, üretimden tüketime uzanan değer zincirinin her aşamasında sürdürülebilirliği odağımıza alıyoruz. Pozitif Tarım stratejimizle sözleşmeli çiftçilikten ileri teknolojiye, çiftçi eğitiminden yenileyici tarıma kadar pek çok alanda çalışıyoruz. Bugün Türkiye’de 20 şehirde, toplam 100 bin dekarlık alanda yılda ortalama 250 çiftçiyle sözleşmeli üretim yapıyoruz. Yenileyici tarım uygulamalarımız, sadece ekim alanlarını dönüştürmekle kalmıyor; aynı zamanda su verimliliğini artırıyor, toprak sağlığını iyileştiriyor ve çiftçiyi iklim risklerine karşı daha dirençli hale getiriyor. Bu anlayışla 2023’ten bu yana Doğa Koruma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz Bir Damla Bir Dünya projemizle 735 milyon litre su tasarrufu ettik.”
Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa ise “Eğer gıda sistemlerimizi dönüştürmezsek, diğer alanlarda attığımız tüm sürdürülebilirlik adımları eksik kalır. Çünkü olmayan bir yaşamın sürdürülebilirliğini konuşamayız” diyerek sempozyumun özünü bir cümlede özetledi.
Tarımda dönüşüm: Bilim, teknoloji ve vicdan
Dünya Bankası, FAO, Tarım ve Orman Bakanlığı gibi kurumların temsilcilerinin katıldığı paneller, “tarımın geleceği”ni yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda etik ve ekolojik bir mesele olarak ele aldı.
“Birlikte Büyümek: Sürdürülebilir Gelecek İçin Çiftçiye Yatırım” oturumunda konuşan uzmanlar, dijitalleşmenin çiftçilerin üretim süreçlerini dönüştürdüğünü, teknoloji ve verinin tarımda dayanıklılığın yeni dili haline geldiğini vurguladı.
“Her Damlanın Değeri” başlıklı panelde ise Türkiye’nin artan su stresi gündeme taşındı. Uzmanlar, suyun yalnızca bir kaynak değil, “yaşamın döngüsel ekonomisi” olduğuna dikkat çekti.
İSRAFI ÖNLEMENİN 9 ADIMI
Sempozyumun en ilham verici bölümlerinden biri, şef Refika Birgül’ün mutfaktan dünyaya açılan çağrısıydı. “İsrafı önlemenin 9 temel adımı var” diyen Birgül, alışverişten saklamaya, pişirme tekniklerinden enerji kullanımına, geri ve ileri dönüşüme kadar her adımın dönüşümün bir parçası olduğunu anlattı.