Espressolab, kahveyi yalnızca bir içecek değil; gençliğin enerjisiyle, sürdürülebilirliğin sorumluluğuyla ve kültürün dönüştürücü gücüyle birleşen bir toplumsal fayda ekosistemi olarak görüyor.
Kahve, yüzyıllardır sosyalleşmenin, düşünmenin, paylaşmanın bahanesi oldu. Espressolab’in hikâyesinde kahve, bundan daha fazlasına dönüşüyor: Bir topluluk yaratma biçimine, bir sorumluluk modeline ve gençlerle beraber büyüyen bir kültüre.
CMO Ersin Kefeli’nin “kahvenin çıktığı toprakla şehir yaşamı arasında görünmez bir köprü kuruyoruz” sözü bu yaklaşımın tam merkezine oturuyor.
Bu köprü, üç sac ayağı üzerinde yükseliyor: Kahvenin kültürel ritüeli, sürdürülebilir üretimin etik omurgası ve toplumsal fayda.
Espressolab, kahvenin fincanda bıraktığı tadı yalnızca damakta değil, toplumsal bellekte de bırakmak istiyor. Gençlere açık mağaza kültürü, Campuslab ve Öğrenci Yönetim Kurulu gibi projeler; yalnızca bir müşteri bağlılığı değil, birlikte öğrenme ve üretme kültürü yaratıyor.
Bu kültürün sürdürülebilirlik ayağı; çekirdeğin yetiştiği toprağı koruyan üretim iş birlikleri; Seedtrace ile tedarik zincirinin takip edilebilir hale gelişi; atık azaltımı, geri dönüştürülebilir ambalajlar, enerji verimliliği ve sokak hayvanlarının iyileştirilmiş bakım süreçlerine kadar uzanan sorumluluk zincirini kapsıyor. Sanat ise hikâyeyi görünür kılan en güçlü araçlardan biri. Espressolab CMO’su Ersin Kefeli ile konuştuk:
Toplumsal duyarlılığın karar alma biçimimize işlediği bir kültür oluşturuyoruz
“Bizim için sorumluluk, kahvenin çıktığı toprakla şehir yaşamı arasında kurulan görünmez bir köprü. Kahve fincanda nasıl bir ritüele dönüşüyorsa, toplumsal faydanın da günlük işlerimizin doğal bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Üreticilerle kurduğumuz uzun soluklu ilişkiler, hayvanların yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik adımlar ve çevreye duyarlı çalışma biçimimiz bu yaklaşımın kendiliğinden şekillendiğini gösteriyor. Kahvenin kaynağında saklı emeğin fincanda hayat bulması gibi, toplumsal duyarlılığın da karar alma biçimimize işlediği bir kültür oluşturuyoruz. Bizim için sorumluluk, büyük söylemlerle değil; her gün tekrarlanan doğru adımlarla anlam kazanan bir bütünlük.”
Kahvenin yolculuğu toprakta başlayan bir emanet
“Kahvenin yolculuğunu toprakta başlayan bir emanet gibi görüyoruz. Bu nedenle çekirdeklerimizi seçerken üreticilerle doğrudan temas kuruyor, çiftlikleri ziyaret ederek hem yetiştirme yöntemlerini hem de ekosistemi yerinde deneyimliyoruz. Bu ilişki, emeğin hak ettiği değeri bulmasını sağlarken, kahvenin kalitesini de şeffaf ve takip edilebilir bir sürece dönüştürüyor. Seedtrace iş birliğiyle bu yaklaşımı dijital bir yapıya taşıyarak tedarik zincirimizde şeffaflığı standart haline getiriyoruz. Toprağı koruyan tarım tekniklerinin desteklenmesi, üretici topluluklarla uzun vadeli iş birlikleri kurulması ve doğayla uyumlu yöntemlerin sürdürülmesi bu yaklaşımın temelini oluşturuyor. Bu yolculuk çekirdeğin ülkemize ulaşmasıyla bitmiyor; aksine yeni bir aşamaya geçiyor. Lojistik süreçlerimizi karbon ayak izini azaltacak şekilde planlıyor, kavurma alanlarımızı verimliliği artıran ekipmanlarla güncelliyoruz. Mağazalarımızda geri dönüştürülebilir ambalajlar kullanıyor, atık ayrıştırmayı standart hale getiriyor ve enerji tüketimini azaltan tasarım tercihleri yapıyoruz. Böylece kahvenin doğadan fincana uzanan hikâyesinde her adımı daha bilinçli, daha sorumlu ve daha sürdürülebilir bir çizgide sürdürüyoruz.”
Öğrenci Yönetim Kurulu projesi
“Gençlerle kurduğumuz ilişki, yaptığımız işin enerjisini ve yönünü belirleyen temel unsurlardan biri. Biz gençlerin enerjisinin, merakının ve üretme isteğinin kültürümüzü besleyen en önemli kaynaklardan biri olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle mağazalarımızı yalnızca kahve içilen alanlar değil, gençlerin sosyalleştiği, öğrendiği ve kendilerini ifade edebildiği buluşma noktaları olarak konumlandırıyoruz. 2024 yılı Eylül döneminde Öğrenci Yönetim Kurulu projemizi başlattık. Bu projeyle gençlerin üretici fi kirlerini kendi çatımız altında değerlendirebilecekleri, sürecin parçası olabilecekleri bir çalışma modeli oluşturduk. 3 bini aşkın başvuru arasından farklı disiplinlerden öğrenciler seçildi ve bugün şirket içindeki farklı birimleri temsil eden genç bir kurul yapısı ile birlikte çalışıyoruz.”
Sanatçı Deniz Sağdıç’tan ileri dönüşüm Atatürk portresi

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının yıldönümünde anmak ve Cumhuriyet’in 102. yılının anlamını sanatla buluşturmak amacıyla gerçekleştirilen bu proje, ileri dönüşümün güçlü bir ifadesi oldu. Deniz Sağdıç’ın mağazalarımızda kullanılan kâğıt ve karton materyalleri dönüştürerek oluşturduğu Atatürk portresi, hem sürdürülebilirliğin hem de kültürel mirasa duyulan saygının zarif bir temsilini sunuyor. Atık olarak görülebilecek malzemelerin yeniden değer kazandığı bu çalışma, Cumhuriyet’in çağdaş vizyonunu modern bir sanat diliyle buluşturuyor. Portre, 10 Kasım boyunca Espressolab Roastery Merter’de sergilenerek ziyaretçilere hem anlamlı hem de ilham verici bir deneyim sundu.”
Kahve Atı: Mühendislik, teknoloji ve estetik
Espressolab, kahvenin gençlerin enerjisiyle birleştiğinde güçlü bir kültürel buluşma alanı yarattığına inanıyor. Bu yüzden Back in Town konserleri, atölyeler ve kişiselleştirilmiş tadım deneyimleriyle kahveyi ilhamın, üretimin ve paylaşımın merkezine koyuyor. Merter Roastery’de Esra Gülmen ve Ali Elmacı’nın eserleriyle başlayan bu kültürel yaklaşım, tiyatro etkinlikleri ve sahne sanatlarıyla genişleyerek mağazaları çok katmanlı bir sanat alanına dönüştürüyor. ABD merkezli Animax iş birliğiyle hayata geçirilen “Kahve” adlı kinetik at heykeli ise mühendislik, teknoloji ve estetiği birleştirerek gençlere özgün bir deneyim sunuyor.”