Pandemi sonrasında iyi oluş kavramı, kurumların maliyet kalemlerinden çıkıp stratejik yatırım başlığına dönüştü. Heltia’nın Kurucu Ortağı ve CEO’su Alperen Adikti, veri odaklı önleyici sağlık modeliyle şirket kültüründe ölçülebilir bir dönüşüm yarattıklarını vurguluyor ve iddialı konuşuyor: “Yedi yıl içinde Türkiye’nin unicornları arasında yerimizi alacağız”
Pandemi, sağlık ve iş hayatı arasındaki görünmez çizgiyi ortadan kaldırdı. Çalışma hayatına dair en kritik gösterge artık yalnızca verimlilik değil; stres, kaygı ve psikolojik dayanıklılık. Tam da bu kırılma anında doğan dijital sağlık platformu Heltia, kısa sürede Türkiye’nin yeni nesil önleyici sağlık modelinde öncü bir pozisyon aldı.
Kurucu Ortak ve CEO Alperen Adikti, Türkiye’de uzun yıllar sağlık sisteminin yalnızca hastalık geliştikten sonra devreye girdiğini hatırlatarak başlıyor söze: “Dijital sağlıkta büyük bir boşluk vardı. İnsanları hasta olmadan önce destekleyecek, zihinsel ve fiziksel iyilik halini temel alacak kişiselleştirilmiş bir ekosistem yoktu. Heltia tam da bu ihtiyacın karşılığında doğdu.”
Bugün Heltia; psikolog, diyetisyen, doktor, fizyoterapist ve ebeveyn danışmanlığını kapsayan 20’den fazla uzmanlık alanında destek sunuyor. Kullanıcıların ihtiyacına göre hem dijital hem fiziksel hizmet sağlayabilen hibrit bir modelle çalışıyor.
Çalışanın yeni talebi: Değer görmek ve hayatı yönetebilmek
Çalışanların beklentisi kökten değişiyor. Gallup’ın 2025 araştırmasına göre: Çalışanların yalnızca yüzde 10’u işine bağlı hissediyor; yüzde 69 her gün stresli, yüzde 40 sinirli, yüzde 30 üzgün olduğunu söylüyor. Adikti, bu tabloyu şöyle yorumluyor: “Fiziksel sağlığın ötesinde zihinsel ve duygusal refahın artık iş dünyasında stratejik bir öncelik haline geldiğini gösteriyor. Yetenekler artık işverenlerinden yalnızca ‘çalışma koşulları’ değil, kişiselleştirilmiş bir iyi olma deneyimi talep ediyorlar, çünkü temelde değerli hissetmek istiyorlar. Heltia olarak bizim yaklaşımımız, tam da bu noktada fark yaratıyor: Önleyici sağlık çözümleriyle çalışanların stres, kaygı ve depresyon seviyelerini düşürürken; kişiselleştirilmiş öneriler sunarak aynı zamanda onların ihtiyaçlarına yönelik olarak aile ve sosyal yaşamdaki ilişkilerini ve yaşamdan aldıkları keyfi güçlendiriyoruz. Böylece hem iyi olma hallerini destekliyor hem de kurumlarına daha yüksek bir bağlılıkla katkı sunmalarını mümkün hale getiriyoruz.”
Zihinsel sağlık şirket kültürünü dönüştürüyor
Adikti, son yıllarda yan haklar evreninin, insana dokunan, yeteneklerin bireysel ihtiyaçlarını analiz edilerek kişiselleştirilmiş, anlamlı deneyimlere odaklı olarak genişlediğini söylüyor.
“Örneğin söz konusu olan bir kadın çalışan ise, çocuk sahibi olmaya hazırlanıyor olması, doğuma hazırlanıyor olması, emzirme döneminde olması, menopozda olması veya çocuğu olmayıp evcil hayvanı olması arasında ihtiyaçlarını tamamıyla değiştiren belirgin farklılıklar var. Kurumlar tüm bu farklılıkları görüp spesifik ihtiyaçlara cevap vermek, yani yeteneğine ‘seni görüyorum, seni önemsiyorum’ diyeceği yan haklar sunmak durumundalar” yorumunu yapan Adikti’ye göre, bu, sadece bireysel refah değil, aynı zamanda kurum kültüründe ölçülebilir bir dönüşümün göstergesi, çünkü “zihinsel sağlık, dayanıklılık ve aidiyetin güçlendiği kurumlarda iş gücü devri azalıyor, ekip içi ilişkiler derinleşiyor ve çalışan bağlılığı kalıcı hale geliyor.”
İnsana yatırım yapan kazanacak
“Artık kurumlar yetenekleri değil, yetenekler kurumları seçiyor” diyen Adikti, şu bilgileri veriyor: “Yeteneklerin kurum seçimlerinde ise maaş halen hijyen faktör olmakla birlikte, kurumun yarattığı ‘anlam’, sunduğu gelişim fırsatları ve çalışanına verdiği değer yani sunduğu iyi oluş deneyimleri belirleyici oluyor. Bu nedenle refah, bağlılık ve performans arasındaki bağ bugün çok daha güçlü. İyi hisseden çalışan daha bağlı, bağlı çalışan daha üretken, üretken çalışan ise daha kalıcı değerler yaratır hale geliyor. Bizim Heltia’da yaptığımız tam da bu döngüyü desteklemek ve ölçümlenebilir hale getirmek.”
“Yedi yıl içerisinde bizi Türkiye’nin unicornları arasında göreceksiniz!”
Yaklaşık 5 milyon dolarlık tohum yatırımıyla dikkat çeken Heltia, kısa sürede hızlı bir ölçeklenme yakalamış durumda. Adikti, bu başarının ardındaki üç stratejik kararı şöyle sıralanıyor: "Önleyici sağlık kavramını kurumsal önceliğe dönüştürmek; etkiyi klinik verilerle ölçümlemek ve teknolojiyle insan merkezli kültürel dönüşüm yaratmak. Önümüzdeki dönem hedefimize gelince şunu net şekilde söyleyebilirim: Yedi yıl içerisinde bizi Türkiye’nin unicornları arasında göreceksiniz!”
Brokerlik modelinin etkisi: Sağlık maliyeti düşüyor, mutluluk artıyor
Heltia yakın dönemde önemli bir adım daha attı ve sağlık sigortası yönetiminde broker rolünü üstlenen yeni bir ürün geliştirdi. Bu model, çalışanların sağlık verilerini önleyici bir yaklaşımla analiz ediyor, olası riskleri erken tespit ediyor ve her bir çalışan için kişiye özel aksiyon planları oluşturuyor. Böylece kurumlar iki yönlü bir fayda elde ediyor: Bir yandan sağlık sigortası maliyetlerini düşürürken, diğer yandan çalışan bağlılığını ve verimliliğini artırıyor. Adikti, Kurumlar sağlık sigortası maliyetlerini düşürürken, çalışan iyi oluşunu artıran bir sisteme kavuşuyor. Teknoloji burada yalnızca bir araç değil; dönüşümün ta kendisi. Sağlık yalnızca bir gider kalemi değil; kurum kültürünü, performansı ve sürdürülebilirliği doğrudan etkileyen stratejik bir yatırım alanı. Heltia’nın sunduğu sistem ise, kurumların sağlık verilerini anlamlandırarak onlara veri bazlı, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir refah modeli kazandırıyor. Kısacası biz, finansal verimlilikle çalışan mutluluğunu aynı denklemde buluşturuyoruz.”