Geçtiğimiz hafta içeresinde “Ankara E-ihracat Zirvesi”ndeydim. Hem konuşmaları dinlemek hem de bir panelde moderatörlük yapma fırsatı buldum… Ticaret Bakanlığı’nın e-ihracat konusunda önemli bir desteği var. Türkiye’nin bu yeni modele uyum sağlaması ve potansiyeli kullanması gerçekten önemli. Ticaret Bakanlığı’na bağlı İhracat Genel Müdürlüğü ve E-ihracat Genel Müdürü Hasan Önal’ın aktif desteğiyle de son dönemde Türkiye potansiyelin kullanılması konusunda önemli bir farkındalığa sahip oldu.
Yeni iş yapış biçimi e-ticaret
E-ticareti ticaretten, e-ihracatı e-ticaretten ayrı bir şey gibi düşünmek yanlış bir bakış açısı. Bazen konuyu ‘meta’laştırıyoruz ama bence bunu fark etmek gerekiyor. Geçmişte cadde mağazaları vardı sonra AVM mağazaları oluştu, sonra dijital mağazalara geçtik. Bu teknolojiyle birlikte gelen bir gelişim süreci var. Üstelik online-offline geçişler de mümkün. Yani online’da mağazası olanlar gidip fiziksel mağazalar da açıyorlar. Kısacası e-ihracat’ı başka bir sektör gibi görmeden, metalaştırmadan bu çağın ticaret kanallarından biri olduğunu ve artık vazgeçilemeyeceğini görmek gerekiyor. Üstelik KOBİ’lerin dijitalleşmesinde de önemli rol oynuyor. E-ticaret dijital dönüşümü getiriyor.
Hedef ihracatı yükseltmek
E-ihracatın gücü de yine güçlü e-ticaret ortamından geçiyor. Çünkü e-ticarette güçlü markalar, özellikle bölgede güçlü e-ihracat demek. Burada farklı platformların olması Türkiye’nin alt yapı gücünü de gösteriyor. Türkiye’den Çin’e kadar bölgede en önemli potansiyel Türkiye’nin platformlarına ait… Onların bu bölgede yaptığı işler Türkiye’nin ticaretteki gücünü artıyor. Bu açıdan Ticaret Bakanlığı’nın bakış açısı ve desteği de çok kritik. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Türkiye'nin geçen yıl 6,5 milyar dolar olan e-ihracatının toplam ihracattaki payının yüzde 2,7'ye ulaştığını dile getirdi. Bolat, "Amacımız, 2030'lu yıllarda, Türkiye e-ihracatını toplam ihracatın yüzde 10'una ulaştırmak. Bizim e-ihracatçılara desteğimiz tamdır" dedi.
Bakanlıktan destek paketi
Konferansın başında Ticaret Bakanı Ömer Bolat önemli bir desteği de açıkladı.
Bakan Bolat, Türk Eximbank'ın e-ihracatçılar için yüzde 100 İhracatı Geliştirme AŞ (İGE) kefaleti sayesinde başka bir kefalete ihtiyaç duymaksızın, azami 6 ay ana para ödemesiz ve azami 12 aylık olmak üzere toplam 500 milyon liralık bir kredi paketi hazırladığını söyledi. Gerçekten önemli çünkü çoğu girişimci ve KOBİ düzeyindeki e-ihracatçılar bazen çok küçük paralara bile ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri organizasyonuyla düzenlenen "Ankara e-İhracat Zirvesi"nde ayrıca Ticaret Bakanı Bolat, mal ve hizmet ihracatında hedef 390 milyar dolarken 391,5 milyar dolara ulaşıldığını da söyledi. E-ticaretin ise özellikle Kovid-19 salgını sürecinde hızlandığını ifade eden Bolat, e-ticaretin genel ticaret içindeki payının 2019'da yüzde 4,5 iken geçen yıl yüzde 20'ye ulaştığını söyledi. Konu açık, bu ticaretin yeni şekli, maliyetleri düşürüyor, KOBİ’leri ayakta tutuyor, enflasyona pozitif etki yapıyor. Hacim artıkça, maliyetler azalacak katkı daha da artacak.
"Hedef ihracatta ilk 10 ülke”
TİM Başkanı Mustafa Gültepe de Türkiye'yi en çok ihracat yapan ilk 10 ülke içine sokmayı hedeflediklerini ifade ettiklerini söyledi. Bu doğrultuda teknoloji, AR-GE, inovasyon, tasarım ve markalaşmanın kaldıraç etkisini kullanmak zorunda olduklarını dile getiren Gültepe, "Katma değerli ihracatımızın payını yükseltmemiz, ürün ve pazar çeşitliliğimizi artırmamız gerekiyor. Küresel e-ihracatla ilgili farklı veriler olmakla birlikte 2024 için yaklaşık 1,5 trilyon dolarlık bir hacimden söz ediliyor. Bu muazzam bir büyüklük." diye konuştu. Gültepe, geçen yıl toplam ihracatın 6,5 milyar dolarlık bölümünü e-ihracatla gerçekleştirdiklerini, bu dönemde ayakkabıda e-ihracatın payının yüzde 25'lere kadar çıktığını söyledi.
“İçimizden şampiyonlar çıkacak”
Yönettiğim paneldeki konuşmacılardan Trendyol CEO’su Erdem İnan şunlara dikkat çekiyordu: “Trendyol olarak yurtdışına giderken önümüze dünya haritasını koyduk. Hangi hedef kitleye gideceğimize baktık. Birinci hedef kitlemiz e-ticaret’in toplam ticaret içindeki payına baktık. Biz örneğin bu konuda iyi bir pazarız, yüzde 18-20 paya sahibiz. İçinde bulunduğumuz coğrafyada böyle çok az ülke var. Biz aynı zamanda üretici bir ülkeyiz özellikle belli alanlarda tekstil-hazır giyim gibi önemli bir ülkeyiz. Bölgemizdeki ülkelerin bu konularda yeni gelişen pazarlar olması bizler için bir avantaj yaratıyor. Biz bugün neredeyse 300 satıcıya ulaşmış bir platformuz. Bölgede ikinci olarak baktığımız avantajlarımız, lojistik ve kültürel avantajlarımız var. Az sayıda çevresiyle karayolu ticareti yapabilen bir ülkeyiz. Üstelik sattığımız ürünlerin yüzde 80’i Türkiye’de üretiliyor. Biz bu bölgede, bizim üzerimizden ticaret yapan KOBİ’leri, girişimcileri çok iyi gözlemliyoruz ve Trendyol’un içinden çok önemli şampiyonlar çıkaracağımızı söyleyebilirim. Biz de onları desteklemek için elimizden geleni yapıyoruz”. Türkiye’nin e-ihracatının yüzde 40’ını tek başına yapan Trendyol CEO’su Erdem İnan potansiyeli böyle ortaya koyuyor. Bu kanal kaçınılmaz yeni ticaret kanalını bize gösteriyor.
"İlk hedefimiz 2026’da Doğu Avrupa”
N11 CEO’su Nihal Dindar Akın ise panelde, “E-ihracat’a sadece ürünlerin bir ülkeden diğer bir ülkeye gönderilmesi olarak bakmıyoruz. Türkiye’nin şirketlerinin dönüşümü olarak görüyoruz. E-ihracat KOBİ’lerin dijitalleşmesinde, büyük rol oynuyor. Aynı zamanda dışa açılmalarını sağlıyor. Yeni ortaklık yapısıyla birlikte e-ihracat planlarımızı da daha güçlü bir şekilde ön plana aldık. 2026 bu açıdan bizim hedef yılımız olacak. Biz biraz daha farklı bir modelle yerel iş birlikleri ile ilerlemek istiyoruz. Pazarlamada sıfırdan başlamak yerine, pazarın güçlü oyuncuları ile hareket etmeyi istiyoruz. Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika pazarlarını ilk etapta hedefliyoruz. Odaklı iş birlikleriyle bu bölgelerde ilerlemek istiyoruz. Biraz zamana ihtiyacımız var ancak ilk etapta Doğu Avrupa pazarına 2026 ilk çeyreğinde konsantre olmayı planlıyoruz”.
“Rusya pazarı için herkesle iş birliği yapacağız”
Ozon CEO’su Hazal Maraş da paneldeki konuşmacılardan biriydi. Sadece Rusya pazarına yönelik çalışan Ozon’un stratejilerini Hazal Maraş şöyle aktardı:
“Biz Rusya’da son tüketiciye gidiyoruz. Türkiye’de bir satışımız yok. Burada bir operasyon açarak KOBİ’lerimizin ürünlerini direkt olarak Rusya pazarına ulaştırıyoruz. Trendyol’un, N11’in sistemindeki şirketler de var bizim ekosistemimizde. Çok yüksek düzeyde satışımız yok. Bazı kısıtlamalar var. Senelik 200 milyon dolara yakın ürün götürüyoruz. Bu seviyeye yaklaşık 3 yılda geldik. Biz Doğu Avrupa ve Körfez Bölgesi’nden de bazı satıcılarla çalışmaya başladık. Bunun nedeni biraz Türkiye’de maliyetlerin artması. Bir anda yaşanan gelişmelere en hızlı uyum sağlayan ve Rusya’ya ihracat yapanlar Türk girişimciler oldu. Biz sadece Rusya pazarına çalışacağız. Bu nedenle de daha önce Rusya pazarına çalışmayan büyük küçük bütün pazar yerleri ile de iş birliği yaparak Rusya pazarına yönelik çeşitliliği artırmak istiyoruz“.
