✓ Borcun dörtte üçü niye mi başına buyruk; çünkü toplam tutarın ancak dörtte biri Hazine'nin kontrolünde de ondan...
✓ Hazine'nin toplam iç ve dış borcunun dörtte biri TL cinsi sabit faizli, kalanı değişken faizli, TÜFE'ye endeksli ve döviz cinsi.
Hazine’nin nisan sonu itibarıyla toplam 10,8 trilyon lira borcu var. Bu borç çeşitli şekillerde tasnif edilebilir...
En başta gelen tasnif tabii ki iç ve dış borç şeklinde olan. Ancak bu, içinde bulunulan sıkıntıyı açıklamaya yeterli olacak bir tasnif değil.
İç ve dış borçtan daha önemli olan belki de “TL cinsi sabit faizli borçlar” ile “diğer borçlar” olarak yapılan tasniftir.
Çünkü “diğer borçlar” karşısında Hazine’nin eli kolu bir anlamda bağlı. Hazine, bu borçlar karşısında yaprak kımıldasa daha fazla yük altına girmek durumunda.
Önce şu 10,8 trilyon liralık toplam borca ilişkin tasniflere bakalım...
■ Bu borcun 6,1 trilyonu iç, 4,7 trilyonu dış borç.
■ Toplam borcun 4,9 trilyonu TL cinsinden, 5,9 trilyonu döviz cinsinden. Dikkat tehlike başlıyor!
■ İç borç dış borçtan fazla ama döviz cinsi olan da TL cinsi borçtan fazla. Bunun anlamı şu; iç borcun önemli bir kısmı da döviz cinsinden.
■ Toplam borcun 7,2 trilyonu sabit faizli, 2,9 trilyonu değişken faizli, 659 milyarı da TÜFE’ye endeksli.
4 LİRANIN 3 LİRASI KONTROL DIŞI
Hazine’nin nisan sonunda 10,8 trilyon lira düzeyindeki toplam iç ve dış borcuna ilişkin en önemli tasnif şu:
■ Toplam borcun 2,9 trilyonu Türk Lirası cinsi ve sabit faizli, kalan 7,9 trilyonu ise Türk Lirası cinsi değişken faizli, yine Türk Lirası cinsi TÜFE’ye endeksli ve döviz cinsi.
■ Yani 4 liralık toplam borcun yaklaşık 1 lirası TL cinsi ve sabit faizli, kalan 3 lira diğer borçlardan oluşuyor.
■ Bir başka ifadeyle Hazine 4 liralık borcun 1 lirası için gelecekte ne olabileceğini, yükünün hangi düzeyde oluşacağını biliyor, kalan 3 lira ise Hazine’nin kontrolü dışında.
■ Bu 3 liranın yükü enflasyon arttı mı yükseliyor, değişken faizden dolayı faiz değişti mi yükseliyor, hele hele kur arttı mı tümüyle kontrol dışı bir gelişme oluyor.
40’TAN 16’YA...
Yazımda iki grafik var. Bu grafiklerin ilki TL cinsi sabit faizli borcun toplam borç içinde 2003’ten bu yılın nisan ayı sonuna kadar nasıl seyrettiğini gösteriyor. İkinci grafik ise yine aynı dönemdeki TL cinsi sabit faizliler ile diğer borçların seyrini ortaya koyuyor.
2003 sonu; TL cinsi sabit faizli borç stoku toplamın dörtte birini oluşturuyor. 2001 krizi sürecinde bu gayet normal bir oran. Zaten daha sonra söz konusu pay arada düşüşler olsa da giderek yükseliyor ve 2017 sonunda yüzde 40’a dayanıyor.
Sonra tepeden aşağı yuvarlanırcasına bir düşüş!
2018’de rahip krizi yaşanıyor ve Merkez Bankası sağdan soldan çekiştirildiği için yeterince proaktif olamıyor. Bu tabii ki Hazine’yi ve Hazine’nin borçlanmasını ve borç stokunu da etkiliyor.
Stokta 2017 sonunda yüzde 40’a ulaşan TL cinsi sabit faizli borcun payı 2018 sonunda yüzde 35’e düşüyor. Bir gerileme var ama bu yine de görece iyi bir oran.
“Laf dinlemeyen” Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya görevden alınıyor, 2018 sonunda yüzde 24 olan politika faizi 2019 sonunda tam yarı yarıya düşürülüp yüzde 12’ye indiriliyor ve TL cinsi sabit faizli borcun payı gerilemeye devam ederek yüzde 30’a iniyor.
Artık iniş başlamış bir kere! Mayıs 2020’ye gelindiğinde faiz artık yüzde 8,25’e kadar çekilmiştir “ortalığı toparlasın” diye o yıl sonuna doğru Naci Ağbal Merkez Bankası Başkanlığına getirilir. Yıl, yüzde 17’lik faizle kapatılır ama dedim ya kan kaybı başlamış, iniş kaçınılmaz olmuştur ve 2020’nin sonunda söz konusu oran yüzde 22’ye geriler.
2021’i anlatmaya hiç gerek yok. Dünyanın en büyük ekonomik deneyi(!) yapılır ve artırılması gereken faiz indirilince TL cinsi sabit faizli borcun toplam stok içindeki payı yüzde 15,9’a kadar geriler. Bu, söz konusu oran için diptir.
Oran daha sonra görece toparlanır ve bu yılın nisan ayı itibarıyla yüzde 26,8’e gelir.
Yani Hazine için 4 lira borcun yaklaşık 3 lirası için yapılacak hiçbir şey yoktur; gelişmeleri kaygıyla izlemekten başka...
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde enflasyon arttı mı, (borç stokundaki değişken faizlilerin yüksek payından dolayı) faizler yükseldi mi, hele hele kur arttı mı herhalde bundan en fazla kaygı duyacak kurum Hazine olacaktır.