Her yıl Ekim ayında kutlanan Dünya Yatırım Haftası, yatırımların, yalnızca sermaye artışı değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma, yenilikçilik ve sürdürülebilir büyümenin motoru olduğunu hatırlatır. Bu çerçevede, sermayenin geleceğe yön verdiği alanlardan biri olan Girişim Sermayesi Yatırım Fonları (GSYF), Türkiye ekonomisinin dönüşümünde stratejik bir araç olarak öne çıkmaktadır.
Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) verilerine göre bugün itibarıyla yaklaşık 500 GSYF aktif durumda olup, fon sayısı her geçen yıl artmaktadır. Bu artış, Türkiye’de girişimcilik ekosistemine duyulan güvenin ve yenilikçi finansman modellerine olan ilginin giderek güçlendiğini göstermektedir.
1. Vergi Usul Kanunu kapsamında avantajlar
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 325/A maddesi, mükelleflere girişim sermayesi yatırımlarına yönelmeleri için önemli bir kolaylık tanımaktadır. Bu maddeye göre, kurumlar veya gelir vergisi mükellefleri, kazançlarının belirli bir kısmını girişim sermayesi yatırım fonu payı satın almak veya girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak koymak amacıyla ayırabilirler. Ayrılan tutar, kazancın %10’unu ve öz sermayenin %20’sini geçememekte ve pasifte geçici bir hesapta izlenmektedir.
VUK’ta sağlanan bu kolaylığa paralel olarak, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin (g) bendi, kurumlara bu fon tutarının %10’a kadar olan kısmını kurumlar vergisi matrahından indirme hakkı tanımaktadır. Böylece şirketler hem fon ayırarak yatırım için kaynak hazırlayabilmekte hem de bu tutarı vergi avantajı olarak kullanabilmektedir.
Benzer şekilde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesi de ticari kazanç elde eden gerçek kişilere, gelirlerinin %10’una kadar girişim sermayesi fonu ayırma ve bu tutarı gelir vergisi matrahından düşme imkânı sağlamaktadır.
Dolayısıyla, VUK kapsamındaki fon ayırma kolaylığı, KVK ve GVK’daki indirim haklarıyla desteklenmiş olup; hem kurumlar hem de bireyler için girişim sermayesi yatırımlarını vergi açısından cazip hale getiren entegre bir teşvik sistemi oluşturulmuştur.
2. Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında avantajlar
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca Türkiye’de kurulu GSYF’lerin kazançları kurumlar vergisinden istisnadır. Ayrıca, tam mükellef kurumların GSYF katılma paylarından elde ettikleri kâr payları, fona iade gelirleri ve bu payların Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesi kapsamında değerlenmesinden doğan değer artış kazançları da vergi dışındadır.
Bu sayede GSYF yatırımı yapan kurumlar, hem fon kazançları üzerinden vergi ödemez hem de bu yatırımlardan elde ettikleri getirileri vergiden muaf şekilde portföylerine dahil edebilirler.
3. Gelir Vergisi Kanunu kapsamında avantajlar
Ayrıca GVK’nın 75. maddesi uyarınca GSYF katılma belgelerinden elde edilen kâr payları “menkul sermaye iradı” sayılır ve GVK geçici 67. madde gereği tevkifat (stopaj) yoluyla vergilendirilir. 2025 yılı itibarıyla yapılan düzenlemelere göre:
♦ 2 yıldan kısa süreyle elde tutulan GSYF ve GYF paylarında stopaj oranı
- 9 Temmuz 2025 sonrası %17,5
- 01.02.2025 – 08.07.2025 arasında alınanlarda %15
♦ 2 yıldan uzun süre elde tutulan GSYF ve GYF paylarında ise oran %0’dır. Bu uygulama, uzun vadeli yatırımları güçlü biçimde teşvik eder. Ayrıca yapılan stopaj nihai vergilendirme niteliğinde olduğundan, bu kazançlar için ayrıca beyanname verilmez.
4. Ar-Ge ve Teknokent yatırımlarına ilişkin bağlantılı avantajlar 7263 sayılı Kanun ve 7953 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, 5746 sayılı Kanun (Ar-Ge Kanunu) ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında yararlanılan kazanç istisnası ve Ar-Ge indirimlerinden faydalanan mükellefler için GSYF yatırımı zorunlu hale getirilmiştir. Buna göre;
- Yıllık beyanname üzerinden yararlanılan indirim tutarı 2 milyon TL ve üzerindeyse,
- Bu tutarın %3’ü, yıl sonuna kadar GSYF veya GSYO paylarına ya da kuluçka merkezlerinde faaliyet gösteren girişimcilere yatırım olarak yönlendirilmelidir. Bu yükümlülük yerine getirilmediği takdirde, indirim tutarının %20’si vergiye tabi olur. Böylece düzenleme, hem Ar-Ge faaliyetlerini hem de girişim sermayesi piyasasını destekleyen bütüncül bir teşvik mekanizması oluşturur.
5. Damga Vergisi Kanunu kapsamında avantajlar
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca, girişim sermayesi yatırımlarına ilişkin sözleşmeler ve bu işlemlerle ilgili düzenlenen belgeler damga vergisinden istisnadır.
Sonuç
GSYF’ler, girişimciler için bir finansman kapısı olduğu kadar, yatırımcılar için de yüksek verim potansiyeline sahip, güçlü vergi teşvikleriyle desteklenen bir yatırım aracıdır. Kurumlar ve bireyler, GSYF’ler aracılığıyla hem ülkenin yenilikçi girişimlerine katkı sunabilir hem de kazançlarını vergi açısından avantajlı biçimde değerlendirebilirler.
Türkiye’de hızla büyüyen GSYF ekosistemi, sadece bir yatırım alanı değil, aynı zamanda ekonomik dönüşümün ve sürdürülebilir büyümenin de temel unsurlarından biridir. Dünya Yatırım Haftası vesilesiyle, her yatırımcının geleceğin girişimlerine ortak olma zamanı geldi.