Türkiye’de 15-29 yaş grubundaki genç nüfus içinde ne eğitimde ne de iş gücünde olanların sayısı 5 milyona yakındır. Yaş aralığı 15-34 olarak alınırsa, tahminlere göre bu sayı 6 milyonun üzerine çıkıyor. Bu durum, ülkenin genç ve dinamik iş gücü potansiyelini kullanamamasıdır. Bu kadar gencin üretken olmaması, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’dan çalınan, ertelenmiş bir büyüme faturasıdır.
Şirketler artık binlerce öz geçmişi taramak için yapay zekâ destekli sistemler kullanıyorlar. Adaylar öz geçmişini sisteme yüklediğinde, hangi kriterlere göre eleneceğini veya seçileceğini bilmiyorlar. İnsanlar neden elendiklerini bilmediklerinde, başarılı olmanın şansa veya anlaşılamayan bir sisteme bağlı olduğu hissine kapılıyorlar. Uzun süre iş bulamayan gençlerin büyük bir kısmı iş aramaktan vazgeçiyor. Potansiyel iş gücünün piyasadan çekilmesiyle sonuçlanan kronik bir iş bulma umutsuzluğu ortaya çıkıyor.
Genç insanlar zorlandıkça, yüksek riskli davranışlar sergiliyorlar. Sanal kumar, spor bahisleri, kripto varlık gibi alanlara yöneliyorlar. Belirsizliğin pençesinden kurtulmak için, yüksek riskin yüksek getiri getirebileceği inancına sarılıyorlar. Bu yönelimler, modern ekonominin sunduğu güvenilir patikaların eridiğinin ve gençliğin kendini kanıtlama arayışında rotasını kaybettiğinin göstergesidir. Gençler çaba ile ödül arasındaki bağın koptuğunu düşünüyorlar. Sistem; bir şans oyunu gibi değil, adil bir fırsat arenası gibi hissedilmelidir. Bu dönüşüm, genç nesil için toplumsal sözleşmeyi sağlam zemin üzerinde yeniden inşa etme zorunluluğumuzdur.