Çoğu gelişmiş ülke, özel girişimin başka ülkelerde savaşacak askeri örgütler kurmasına izin veriyor. Bu kuruluşlar savaş nedeniyle insanların çektiklerinin uzamasına yol açıyorlar.
İsrail ile İran arasındaki son savaşta kara ordularının rolü olmadı. Çoğu insan füzeler ve bombalar yüzünden hayatını kaybetti. Bazı gözlemciler ordular arası savaşın tedricen sona ermekte olduğunu ileri sürüyorlar. Gelecekteki savaşlar insansız hava araçları, güdümlü füzeler ve benzer araçlar arasında cereyan edecekmiş. Şüphesiz, savaşta insansız çatışma araçlarının rolü ve önemi artmaktadır, ancak bu gözlem bizi insan gücünün savaştaki rolünün azalacağı türünden abartılı bir sonuca götürmemelidir. Özellikle başkalarının elindeki toprakları almak istiyorsanız, yine de orduları o topraklara sevk emek mecburiyetindesiniz.
Ukrayna örneği, insan gücünün önemini gösterdi
İddiamı doğrulayan en canlı destek Rusya-Ukrayna savaşıdır. Taraflardan birinin izlediği nükleer siyaseti sürdürme iradesini kırmak olan İran-İsrail çatışmasından farklı olarak, Ukrayna’daki mücadele SSCB döneminde çizilen sınırları değiştirmeyi ve Ukrayna’yı Rusya topraklarına katmayı hedeflemekteydi. Başlangıçtaki iddialara göre Ukrayna diye bir ülke zaten yoktu, ahalisi Ruslardan oluşuyordu. Sert bir direnişle karşılaşan Ruslar, Ukrayna gerçeğini kabullenmek zorunda kaldılar. Kısa sürede de fikirlerini değiştirerek halkının çoğu Rus kökenli olan bölgeleri ilhak etmek istediklerini ileri sürdüler.
Ukrayna örneğinin insan gücünün savaştaki önemini gösterdiğini kabul edersek, savaşta insan gücünün önemini savaşın amacının belirleyeceğini söyleyebiliriz. Her tür savaşta insan gücünün önemi azalmıyor. Tarafların toprak elde etmek ve toprağı korumak amacını güttüğü durumlarda insan gücü önemini koruyor. Eğer savaşma amacınız karşı tarafın iradesini veya bir siyasasını değiştirmekse, bunu insan gücü kullanmadan gerçekleştirmeye çalışabilirsiniz.
Toprak edinmeyi öngören çatışmalar insan gücü kullandırmayı gerektirse de, savaşan tarafların uzun sürecek çatışmalarda böyle bir güce sahip olacaklarının garantisi yoktur. Nitekim, yeniden Rusya-Ukrayna çatışmasına dönecek olursak, her iki tarafın da insan gücü yetmezliği ile karşı karşıya kaldığı, bu güçlüğü aşmak için değişik yollara başvurduğu görülecektir. Çatışmanın ilk aşamasında Rusya ağır insan gücü kayıplarına uğradığını görerek, olağan orduya mensup olmayan, özel bir şirket tarafından toplanmış ve yetiştirilmiş, dünyanın başka bölgelerinde Rusya yandaşı güçlere destek veren, en azından onların mağlup olmasına engel olan Wagner güçlerine başvurmuştur. Genelde askeri bir geçmişten gelen bu kader yolcuları iyi yetiştirilmiş, iyi donatılmış ve iyi maaş alan kişilerdi. Başarılı olmamaları durumunda işlerinden olacaklarından iyi savaşıyorlardı. Zaten başka becerileri yoktu, olağan koşullarda ancak düşük ücretli işlere girebilirlerdi.
Rusya, açığı Kuzey Kore askerleriyle kapatmaya yöneldi
Putin, Rus ordusunun sonuç elde edemediğini görünce, Wagner birliklerini ordu birlikleri ile birlikte mücadele etmeye davet etti. Ancak kısa bir süre sonra Putin’in öngöremediği bir tehlike ortaya çıktı. Rus ordusunun savaşma kabiliyetini zayıf bulan Wagner güçleri ordu yönetiminde değişiklik yapmak için Moskova’ya yürümeye karar verdiler. Putin’in Wagner güçlerini savaş dışı bırakmaktan başka çaresi kalmamıştı. Rus tipi bir çözüm üreterek Wagner lideri Prigozhin’i bir uçak kazasında öldürttü ve Wagner’in bağımsız bir güç olarak hareket etmesine son verdi. Bilindiği gibi, daha sonraki bir tarihte, insan gücü açığını kapatarak amacına ulaşmak için Kuzey Kore askerlerini Ukrayna cephesinde kullanmaya yöneldi.
İnsan gücü ihtiyacı artan Ukrayna ordusu da son dönemde savaşmak üzere yabancı unsurlardan yararlanmaya başlamıştır. Görünüşe bakılırsa, dünyanın birçok bölgesinde bir sürü işsiz erkek, eğer “fiyatı” uygun olursa, başkalarının davaları için hayatlarını tehlikeye atmaya hazırdır. Şu andaki Ukrayna’da savaşmaya hazır olanlar daha ziyade Latin Amerika’nın fakir ülkelerinden geliyorlar ama yüksek gelirli iş arayan işsiz erkekler ordusunun bulunduğu herhangi bir ülkeden de gelebilirler. Tek koşul, bir askeri birlik kuracak yeter sayıda olmalarıdır çünkü savaşacak unsurların aynı dili kullanmaları, aynı yemekleri yemeleri ve saire gerekiyor.
Çoğu gelişmiş ülke, özel girişimin başka ülkelerde savaşacak askeri örgütler kurmasına izin veriyor. Ülkeler, bu tür kuruluşların kendi dış siyaset hedeflerini engellememesi için bir kısım kayıtlar koyabiliyorlar. Ancak, bu kuruluşlar savaş nedeniyle insanların çektiklerinin uzamasına yol açıyorlar. Uluslararası camianın bu örgütlerin faaliyetini durdurmak amacıyla önlem almamış olması nedeniyle savaşan ülke halklarının acılarını derinleştiriyorlar. Bu tür kuruluşların öncüsü olan Fransız Lejyonu’nu kuranlar, herhalde dünyanın başına bela olacak bir örgütlenmenin temelini attıklarının farkında bile değillerdi.