Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz oranlarını 3 puan aşağı çekti. Haftalık repo ihale faiz oranı yüzde 46’dan yüzde 43’e, gecelik vadede borç verme faiz oranı yüzde 49’dan yüzde 46’ya, gecelik vadede borçlanma faiz oranı ise yüzde 44,5’ten yüzde 41,5’e indirildi.
Başlıkta da vurguladığım gibi 3 puanlık indirim, bir anlamda orta yolun bulunması olarak okunmalı.
Kuşkusuz daha düşük ve daha yüksek oranda indirim bekleyen kesimler vardı ama onlar da herhalde 3 puandan pek de rahatsız olmadı. Gerçi olsalar ne olur ki!--- Piyasa diliyle söylemek gerekirse bu indirim beklenen ve satın alınan bir orandı. Dolayısıyla 3 puanlık indirime kimse şaşırmadı.
MAKAS 3 PUANDA TUTULDU
Merkez Bankası’nın haftalık repo ihale faiz oranı ile gecelik vadede borç verme faiz oranı arasındaki makası 3 puanda tutması ise kuşkusuz olumlu bir tercih. Dün belirlenen bu faizlerin bir sonraki PPK toplantısının yapılacağı 11 Eylül’e kadar uygulanacağı göz önünde bulundurulursa, Merkez Bankası’nın zaten 3 puanlık hareket alanını daraltmaması gerekirdi.
Burası Türkiye, her an her şey olabilir ve yüzde 43’lük haftalık faiz bir de bakmışsınız bir anda yetersiz kalmış. O zaman Merkez Bankası ne yapacaktı; 20 Mart’ta olduğu gibi ara toplantı yapıp faiz mi artıracaktı.
İşte faizin öyle ileri sürüldüğü gibi 4-5 puan aşağı çekilmemesi ve haftalık ile gecelik arasındaki makasın 3 puanda tutulması ara toplantı riskini ortadan kaldırmıştır.
Faizde 4-5 puan indirim beklentisi mi vardı ki diye sorulabilir; evet vardı. Bazı kesimler gerçekçi olmadığını bilseler de böyle bir hava yaymaya çalışıyordu. Yaygın beklenti en fazla 3,5 puandı ama yine de daha yüksek oranları dile getirenler de yok değildi.
19 Mart öncesine dönmeyi sağlayacak ölçüde 4-5 puanlık indirimlerden dem vuranlara rastlanmıştı ama gerçekçi olmak gerek; Türkiye henüz 19 Mart’ın yarattığı çalkantılı dönemi atlatabilmiş değil.
SÖYLEME GÖRE BU İNDİRİM TUHAF!
Faiz 3 puan aşağı çekildi çekilmeye ama Merkez Bankası’nın PPK toplantısından sonraki açıklaması bu indirimi sorgulatır içerikte. Bakın neler söylüyor Merkez Bankası:
“Enflasyonun ana eğilimi haziran ayında yatay seyretmiştir.”
Demek ki Merkez Bankası hazirandaki yüzde 1,37’lik manşet enflasyonu ya da yüzde 2,04’lük mevsim etkisinden arındırılmış artışı yatay görüyor, bu oranları kayda değer bir gerileme olarak değerlendirmiyor.
“Öncü veriler temmuz ayında aylık enflasyonun aya özgü unsurlarla geçici olarak artacağına işaret etmektedir.”
Buradaki artışla kastedilen nasıl bir düzey olabilir? Herhalde geçen yılın aynı ayındaki oranların üstüne çıkılması kastedilmiyordur. Çünkü 2024’ün temmuzunda manşet oran yüzde 3,23, mevsim etkisinden arındırılmış oran yüzde 3,49 olmuştu. Dolayısıyla temmuzda geçici bir artış olacağı belirtilirken geçen yılki oranların üstüne çıkılabileceği kastediliyorsa bu faiz indiriminin açıklaması pek yapılamaz. Bu yüzden de sanki hazirana göre olabilecek artış kastediliyor.
Yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığını göstermektedir.
Olumsuzluklar artıyorsa peki niye faiz indirimi?
Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.
Bu ifadeyi ezberledik zaten! Her toplantı metninin değişmez ifadesi... Şu “Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları yok mu, bir değişse, enflasyonla bakın nasıl başa çıkılacak” dercesine...
“FİYAT İSTİKRARI SAĞLANANA KADAR...”
Merkez Bankası önceki açıklamalarında “para politikasındaki kararlı duruş” vurgusuna yer verirdi. Bu kez ifade daha kararlılık içerecek şekilde değiştirilmiş:
“Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşu...”
Peki fiyat istikrarından kastedilen ne, işte o pek belli değil. Yıllık bazda tahmin edilen oranları yakalamak mı, aylık bir düzeye inmek mi, nedir fiyat istikrarı?
Açıklamanın sonrasında dile getirilenler önceki açıklama metinleriyle hemen hemen aynı: (İlk cümlede anlatım bozukluğu olduğunun farkındayım ama bu cümleyi Merkez Bankası açıklamasından aynen aldım.)
“Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak öngörülen dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyecek.
Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecek.
Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda tüm para politikası araçları etkili şekilde kullanılacak.”