Enflasyon düzeltmesinin yarattığı vergi adaletsizliği, veri sorgularına getirilen katılma payı ve e-defter gecikmelerinde uygulanan ölçüsüz cezalar; hem işletmelerin hem de mali müşavirlerin üzerinde artan bir yük oluşturuyor. Vergi sisteminin sürdürülebilirliği için adil, erişilebilir ve işleyişi kolaylaştıran düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi artık zorunludur.
Yeni haftadan herkese merhaba. Bu yazımda mali müşavirlik mesleğinin gündeminde öne çıkan üç başlığı; enflasyon düzeltmesi, e-defter uygulamasında kesilen usulsüzlük cezalarını ve katılma payı hakkında kısa değerlendirmelerimi paylaşacağım. Ayrıca sayfamızda; Mecliste kabul edilen vergi değişliklerine değinilerek, gayrimenkuller üzerinden alınan mali yükümlülüklerdeki artış ve SGK’ya olan borçların daha düşük faiz oranı ile taksitlendirilebilmesi olanağı üzerinde durulduktan sonra Türkiye’deki büyüme ve gelir dağılımıyla ilgili bir analiz yapılmaktadır. Bu hafta da dopdolu “Nasıl Bir Ekonomi” sayfasıyla karşınızdayız.
Enflasyon düzeltmesi vergisiz olmalı ya da tamamen kaldırılmalıdır
2025 yılının son günlerinde hem iş dünyasının hem de bizlerin gündeminde olan önemli bir konu enflasyon düzeltmesi uygulaması. Kamuoyunda oluşan beklenti ise Vergi Usul Kanununda yapılacak bir düzenleme ile enflasyon düzeltmesi uygulamasının tamamen yürürlükten kaldırılması yönündeydi. TÜRMOB Genel Başkanı olarak Anadolu Ajansına verdiğimiz demeç, hafta sonu basında geniş yer buldu.
Enflasyon düzeltmesi uygulaması, amaçlandığı gibi mali tabloları gerçeğe yaklaştırmak yerine maalesef 2024 yılı uygulamasında, işletmeler arasında ciddi vergi adaletsizliği yarattı. Öz kaynağı (sermayesi) güçlü firmalar daha az vergi öderken, krediyle dönen borçlu firmalar ve KOBİ niteliğindeki işletmeler ise daha fazla vergi ödemek zorunda kaldı. Ortaya çıkan bu tablo hem vergi adaletini zedeledi hem de meslek mensupları ve mükellefler üzerinde büyük bir iş yükü oluşturdu.
Bu nedenle TÜRMOB olarak görüşümüz nettir: Enflasyon düzeltmesi uygulaması; yalnızca yıllık dönem için, vergi etkisi olmayacak şekilde uygulanmalı ya da tamamen kaldırılarak yerine sürekli yeniden değerleme sistemine (VUK Mük. Md: 298/Ç) geçilmelidir. Bunu işletmeler ve mali idare için en rasyonel çözüm olarak değerlendiriyoruz. Bu konuda gerekli yasal düzenlemenin de yıl sonundan önce yasallaşmasını bekliyoruz.
Sorgu başına ücret: Kamu yararıyla çelişen bir uygulamadır
Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerinde yer alan verilerin üçüncü kişilerle paylaşımı karşılığında sorgu başına en az 25 kuruş katılma payı alınmasına yönelik hükümler, Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 413. maddesinde açıkça düzenlenmiş bulunuyor.
Vergi sisteminin omurgasını oluşturan verilerin önemli bir bölümü, 3568 sayılı Kanunla yetkilendirilmiş bulunan mali müşavirler tarafından üretilmektedir. Defter kayıtlarının, mali tabloların, beyannamelerin, bildirimlerin ve benzerlerinin hazırlanması; yani verginin doğru tahakkuk edip zamanında ödenmesi, doğrudan bu verilerin doğruluğuna bağlıdır. Yapılan bu sorgular “ekstra bir hizmet” değil, sürecin tamamlayıcı ve zorunlu bir parçasıdır. Doğru veriye erişimin önüne ekonomik bir bariyer konduğunda süreç yavaşlar, hata riski büyür. Bu durum hem gönüllü uyuma hem de kayıtlı ekonominin sürdürülebilirliğine zarar verir. Vergi sistemi, güven üzerine kurulur ve güvenin pratik karşılığı da doğru veridir. Bu nedenle her sorgu için meslek mensubuna yansıyacak bir katılma payı uygulaması, işleyişi yavaşlatan haksız bir mali külfettir, kaldırılmalıdır.
TÜRMOB’un bu çerçevedeki talebi; mali müşavirlerce hazırlanan beyannamelerin, bildirimlerin ve kanunda sayılan tüm mali belgelerin eksiksiz hazırlanabilmesi için Geli İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan zorunlu veri paylaşımlarında, meslek mensuplarına yansıtılacak katılma payı kapsam dışına çıkarılmalıdır. Konuyla ilgili yasal düzenlemenin bir an önce yapılması beklentilerimiz arasında bulunmaktadır.
E-Defter beratlarının ve dosyalarının gecikmeli yüklenmesinde, ceza gecikmeye bağlı olarak indirimli uygulanmalıdır
Elektronik defter beratlarının ve dosyalarının sisteme gecikmeli olarak yüklenmesi nedeniyle vergi dairelerince kesilen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları, son dönemde meslek camiamızın en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. 2012’de hayata geçirilen e-Defter sistemi ile kayıtların dijital ortamda tutulması sağlanmış, böylece hem mükellefler hem de idare açısından önemli bir şeffaflık ve güven altyapısı oluşturulmuştur. Ancak e-defter beratların ve dosyalarının süresinde yüklenmemesi halinde, birkaç günlük gecikme ile uzun süreli gecikme arasında ayrım yapılmadan, yüz binlerce liraya ulaşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kesilmesi bugün ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum mali müşavirlerin ekonomik ve psikolojik açıdan yıpranmasına yol açmaktadır.
Oysa VUK 355/5’in beyan ve bildirimlerde öngördüğü gecikme süresine göre indirim modeli e-Defter için de uygulanabilir niteliktedir. TÜRMOB olarak önerimiz açıktır: gecikme süresine göre kademeli ceza sistemi uygulanmalı ve yıllık yükleme seçeneği yeniden değerlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, ölçüsüz cezaların gölgesinde kalan bir sistem sürdürülebilir olamaz.