Piyasa dediğimiz yer, tasarruf sahiplerinin oyun alanıdır. Tasarrufu olmadığı için yatırım yapamayanlar bu resimde zaten yok.
Afrika atasözü olduğu söylenir, bilirsiniz: Her sabah bir ceylan uyanır; en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir. Her sabah bir aslan uyanır; en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.
Eklemesi benden: Her sabah, bir yatırım bankacısı uyanır. İşlem yapmak için bir haber akışı bulması gerektiğini yoksa yapacağı bir işi kalmayacağını bilir.
Bu aralar çok aldığım bir soru nedeniyle buradan girdim konuya: Küresel ekonomide her gün ekonomistlerin beğenmediği haberler alıyoruz ama piyasalar yükseliyor. Aradaki farkın sebebi ne?
Arz edeyim ama önce rakamlara bakalım. Grafikte, seçili varlıkların getirilerini görebilirsiniz. Örneğin DAX ve FTSE100’ün ilk altı aylık getirisi, son 25 yıldaki en yüksek ikinci seviyede.
Finans piyasaları için suyun yönü değil hareketin varlığı önemli
Endekslere ve varlıklara baktığımız kadar, bu işlemleri yapan firmalara da bakalım mı? FT’nin şirketlerin kendi finansal tablolarından hazırladığı verilere göre, JP Morgan, Goldman Sachs, Morgan Stanley, Bank of America ve Citi’nin işlem gelirleri (trading revenues), analist tahminlerinin üzerinde gerçekleşmiş. Genel dağılım, hisse senetlerinde de sabit getirili menkul kıymetlerde de işlem gelirlerinin arttığını gösteriyor. Üşenmeyip bu şirketlerin kendi hisselerinin S&P Endeksi’ne göre performansına baktım. Başlangıç tarihi olarak seçtiğim ABD seçimlerinden bir gün öncesinden (4/11/2024) bugüne, yukarıda saydığım şirketlerin performansı S&P’den daha iyi. Hem kazanmış hem kazandırmışlar. Vay be!
DAX yükselmiş, FTSE yükselmiş, S&P Endeksi 6000’i ferah feza geçmiş. İşlemi yapan da işleme aracılık eden de kazanmış. İşler fena değil gibi. Peki ekonomistler neden sürekli tedirgin?
Daha önce de yazdım, finans piyasaları için suyun yönü değil hareketin varlığı önemlidir. Haberin portföye etkisi kötü mü? Satarsın. Etkisi iyi mi? Alırsın. Ama sonuçta işlem yaparsın ve gelir elde etmek için önemli olan budur. Haber akışında değişiklik de gerekir. Çünkü sürekli almak da satmak da mümkün değildir. Velhasıl, piyasa perspektifinden söylersek: Haber akışının devamı iyidir, haber akışının inişli çıkışlı olması daha da iyidir.
İşte tam bu nedenle yorum verirken, genel ekonomi perspektifi ile piyasa perspektifini -kısa vade için- ayırırım. Çünkü bilirim ki, genel makro için ileride kötü sonuçlar doğurmasını beklediğimiz bir konu, kısa vadede piyasaları coşturabilir. Bu çarpık bir fiyatlama da değildir üstelik. Nihayetinde piyasa, bir varlığın mevcut fiyatının, belli varsayımlar altında olması gereken değerine göre nerede bulunduğuna bakar. Ahlaki bir tartısı yoktur.
Piyasa dışında da bir alan olduğunu unutmamak bizim işimiz
Bir veri ya da haber akışının piyasalar üzerindeki etkisinin bir süreliğine olumlu olması, bu gelişmelerin ekonomi için nihai etkisinin de olumlu olacağı anlamına gelmez. Piyasa dediğimiz yer, tasarruf sahiplerinin oyun alanıdır. Tasarrufu olmadığı için yatırım yapamayanlar bu resimde zaten yok. O nedenle bir haberin genel makro denge için iyi olup olmadığına karar verecek şey piyasa tepkisi değildir, olmamalıdır.
İçinden geçtiğimiz döneme bu gözle bakmak, pusulayı şaşırmamak açısından faydalı olacaktır. Piyasa kendini kurtarır muhteremler, müsterih olun. Biz de zaten bunu yorumlarımıza yansıtırız. Lakin, veri akışını yorumlarken piyasa dışında da bir alan olduğunu unutmamak, pusulayı “insan” olarak seçip iş yaratımı, adil bölüşüm, fiyat istikrarı, ekosistem etkisi gibi parametreleri hatırlatmak da bizim işimiz. Piyasalar yükselirken de düşerken de…