Ticaret savaşı devam ediyor, ne zaman ve nasıl biteceği de bilinmiyor. Bilinen tek bir şey var: Dünya Ticaret Örgütü’nün amacı ve ilkeleri umursanmıyor.
Dünya tarihinin en kanlı ve en yıkıcı savaşı olan ikinci dünya savaşı sonrasında, savaştan galip çıkan ülkeler tarafından, benzeri savaşların yaşanmaması amacıyla 1945 yılında Birleşmiş Milletler (BM) kurulmuştur. Birleşmiş milletler, dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür.
Bu akım, hemen hemen her alanda yaygınlaşmış, uluslararası düzeyde ekonomik refahın geliştirilmesi ve uluslararası ticaretin serbestleştirilmesine yönelik uluslararası yapı oluşturulması bunlardan birisidir. Uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi yönünde iş birliği yapılması amacıyla 50 ülke tarafından, “Uluslararası Ticaret Örgütü” (International Trade Organisation - ITO) adı verilen bir uluslararası örgütün kurulması amaçlanmıştır. ITO’nun kuruluş müzakereleri devam ederken, belirli mallar üzerinde tarife indirimlerinde bulunmak ve ITO’nun ülkelerce onaylanmasına kadar geçecek sürede bu indirimleri uygulamaya koymak amacıyla, 23 ülke tarafından 1947'de Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) imzalanmıştır. ITO’nun kurulamamış olmasına rağmen, kurumsal bir kimlikten yoksun olan anlaşma 1948-1994 yılları arasında dünya mal ticaretini düzenleyen genel kabul gören bir çerçeve oluşturmuştur.
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’na (GATT) istinaden yürütülen son çok taraflı ticaret müzakere turu olan Uruguay Turu’nun (1986-1995) sonucunda, 1995’te kurulmuştur. Örgüte 164 ülke üyedir. 24 ülkenin de üyelik görüşmeleri devam etmektedir.
DTÖ ilkeleri
1- En çok kayrılan ülke kuralı
Üye ülkeler arasında ticari anlamda ayrım yapılmaması kuralıdır. Bir üye ülkeye tanınan ticari ayrıcalığın, DTÖ üyesi tüm ülkelere tanınması zorunludur.
2- Ulusal muamele kuralı
İç pazara ilişkin düzenleme ve uygulamalarda, ithal ve yerli mallar arasında ayrım yapılmaması gerekir.
3- Gümrük vergilerinin indirilerek konsolide edilmesi
Gümrük vergisi ve gümrük vergisi etkisi olan tüm vergilerin kademeli olarak düşürülmesi ve nihai olarak sıfırlanmasıdır. Bunun için tüm üye ülkeler gümrük tarife istatistik pozisyonu (GTİP) bazında indirilmiş vergi oranlarının DTÖ’ye bildirmekle yükümlüdür. Bu oranlar azami gümrük vergisi oranlarıdır.
4- Tarifeler yoluyla koruma
Korumacılığın tarife yani sadece gümrük vergisi ile korunmasıdır. Ticaretin önünde tüm tarife dışı engellerin kaldırılması esasına dayanan kuraldır.
Protestolar
Amaç ve ilkeler açısından baktığımızda her şey güllük gülistanlık görünüyor ama örgütün hemen hemen her toplantısında protestoların yapıldığını biliyoruz. Bu protestoların temelinde şu eleştiriler var:
- Çok taraflı bir ticaret sistemi kurulduğu, uygulanacak politikaların müzakereleri esnasında şeffaf davranılmadığı dolayısıyla demokratik karar alma mekanizmasının olmadığı,
- Ticaret politikalarının küresel otorite tarafından belirlendiği, ulusal egemenliğin tehlikeye sokulduğu,
- Küresel çapta mücadele edilmesi gereken durumlarda bile fikri hakların ön planda tutulduğu, örneğin aidis ve covid-19 ilaçlarının patent hakları nedeniyle çok pahalı olduğu ve tedaviyi engellediği.
DTÖ’nün küreselleşmeye etkisi
Dünya Ticaret Örgütü’nün genel olarak tarifeleri başarılı bir şekilde azalttığı ve ülkeleri müzakere edilen ticaret kurallarına uymaya teşvik ettiği konusunda genel bir fikir birliği vardır. Uluslararası İlişkiler Merkezi'ne göre 1970'lerden bu yana küresel ticaret akışlarında bir artış olmuştur. Küreselleşme rüzgarının güçlü olduğu 1990-2010 arası dönemde artış daha belirgin olmuştur. Ancak, Trump dönemiyle ekonomik milliyetçilik, korumacılık, yeniden-sanayileşme gibi kavramlar gündeme gelmiş, ABD’nin Çin’e verdiği dış ticaret açığını bertaraf etmek amacıyla uyguladığı ilave gümrük vergisi küreselleşmenin bittiğinin işareti olmuştur. Bunda, GATT müzakereleri sırasında kurucu üye olmaya çalışan ancak ABD başta olmak üzere büyük ticaret güçlerinin engellemesi sonucu üye olamayan Çin’in 2001 yılında DTÖ’ye üye olmasının etkisi de yadsınamaz.
Bir yandan DTÖ’ye üye olmanın avantajı, diğer taraftan ucuz iş gücü ve batının dünya pazarında bunu kullanması Çin’in dünya ticareti üzerindeki üstünlüğünü artırdıkça artırmıştır. Gerek bu durum sonucunda Çin-ABD dış ticaret haddinin ABD aleyhine giderek artması gerekse fason üreticinin rakip halinde dönüşmesi sonucunda ABD dümeni küreselleşmeden korumacılığa çevirmiştir. Sonrasında ortaya çıkan COVID-19 pandemisinden kaynaklanan arz güvenliği sorunu korumacılığı daha da artırmıştır.
Trump vergileri
Trump, 4 Şubat'ta Çin mallarına yüzde 10 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. Bir ay sonra bu oran iki katına çıkarılarak yüzde 20'ye çıkardı. Nisan'da ABD'ye yapılan tüm ithalatlara %10'luk genel vergi uygulanacağını duyurdu. Çin de buna karşılık olarak gümrük vergileri uyguladı ve vergilerin artırılması sonucunda ABD, 9 Nisan'da Çin ithalatına %145 oranında gümrük vergisi uyguladı. Çin, bazı ABD mallarına %125 oranında vergi koydu. ABD ve Çin, 14 Mayıs'tan genel oran olan %10'u hariç hepsini 90 gün boyunca askıya aldı. Yani, ABD Çin ithalatına uyguladığı gümrük vergilerini %30'a, Çin ise ABD ithalatına uyguladığı gümrük vergilerini ise %10'a düşürdü.
Trump, şubat ayında Kanada ve Meksika'dan yapılan ithalata %25, Kanada'nın enerjisine ise %10 oranında vergi koydu. 9 Nisan'da ABD'den ithal edilen bazı araçlara %25 oranında vergi getirdi.
ABD'ye giren tüm çelik ve alüminyuma (bu metallerden üretilen ürünler dahil) %25 oranında ithalat vergisi 12 Mart'ta yürürlüğe girdi.
ABD’de, 2 Nisan'dan itibaren yabancı otomobiller %25 vergiye tabi tutuluyor. Bu vergi 3 Mayıs'ta ithal motorları ve diğer otomobil parçalarını da kapsayacak şekilde genişletildi. Trump, 29 Nisan'da ABD otomobil şirketlerine olan etkiyi azaltmak için kuralları yumuşattı.
Trump, 2 Nisan'da İngiltere de dahil olmak üzere çoğu ülkenin ABD'ye gönderilen tüm mallara %10'luk bir "temel" gümrük vergisi uygulanacağını duyurdu. 9 Nisan'da ise yaklaşık 60 ülkeye çok daha yüksek tarifeler uygulanacağını açıkladı.
ABD, 12 Nisan'da Çin ve diğer ülkelerden gelen bazı elektronik cihazlar (akıllı telefonlar ve bilgisayarlar dahil) için muafiyet duyuruldu.
Trump, 4 Mayıs'ta ABD film endüstrisini canlandırmak amacıyla yabancı filmlere %100 gümrük vergisi getirmek istediğini söyledi. Bu savaş böyle devam ediyor, ne zaman ve nasıl biteceği de bilinmiyor. Bilinen tek bir şey var: DTÖ’nün amacı ve ilkeleri umursanmıyor. Çoğu uluslararası örgütlerin hiçe sayıldığı gibi DTÖ de hiçe sayılıyor ama daha sık ve daha çok. Gerçekten, DTÖ ne işe yarar? Ne işe yarar bilmiyorum ama ticaret savaşlarında bir işe yaramadığı kesin!