Dünya piyasalarından çelişkili sinyallerle haftaya başlıyoruz. ABD ve Japonya borsaları teknoloji hisseleri öncülüğünde yeni zirve yaparken, Avrupa ve Çin kâr satışları ile geriliyor. Amazon’un güçlü bulut gelir tahmini teknoloji hisselerine olan güveni tazelerken ABD’nin dünyadan pozitif ayrışmasını destekliyor. Takaichi döneminde genişleyici ekonomi politikaları uygulanacağı beklentisi Japonya hisselerini destekleyen temel dinamik.
Teknoloji hisselerinde tüm hisseleri yükselten bir alım dalgasından çok “K tipi” bir toparlanma görüyoruz. Üçüncü çeyrek sonuçları ve gelir tahminleri piyasaları ikna eden şirketler, yeni zirveler yaparken, yapay zekâ harcamalarının gelir yaratacağına piyasaları ikna edemeyen şirketlerin hisseleri geriliyor. Yarı iletkenler Nvidia, Broadcom, Qualcomm öncülüğünde yükselenler grubunda yer alıyor. Muhteşem yedi içerisinde sert bir ayrışma göze çarpıyor. Amazon, Apple, Google, Nvidia yükselmeye devam ederken, yatırımcıları ikna edemeyen Amazon ve Microsoft negatif ayrışıyor. Kâr büyümesinin devam edip etmeyeceğinin önemli bir göstergesi, kasım ortasında açıklanacak Nvidia sonuçları olacak.
Tahvil piyasası hisse senedinden ayrışmaya devam ediyor. Hükümetin kapalı olması nedeniyle büyümede aşağı yönlü risklerin artmasına rağmen FOMC üyeleri aralık ayında faiz indirim ihtimalinin cepte olmadığını gösteren açıklamalar yapmaya devam ediyor. Şahin açıklamalar sonrası dolar güçlenirken ABD verim eğrisinde son iki haftada 10-15 baz puan yükseliş görüldü. Efsane fon yöneticisi Bill Gross tahvil piyasasında satış tarafında olmaya devam ederken biz 10 yıllık tahviller için pozitif görüşümüzü koruyoruz. İyimserliğimiz büyüme tarafındaki endişemizden çok enflasyon cephesinde iyimserliğimizden kaynaklanıyor.
Borsa İstanbul’da bankalar tepki alışında önde gidiyor
Borsa İstanbul dünyadan bağımsız bir şekilde dar bir bant içinde salınmaya devam ediyor. Negatif sürpriz yapan eylül enflasyonu sonrası banka hisselerinde %20’nin üzerinde kayıpla gerileyen endeks, siyasi belirsizliğin göreceli olarak azalması ile toparlanmaya başladı. Satış dalgasında başı çeken bankalar tepki alışında %10’un üzerinde yükseliş ile önde gidiyor. Büyümeye duyarlı sanayi hisseleri Avrupa ekonomisinde toparlanma sinyalleri sayesinde satış dalgasında dirençliydi. Doğal olarak tepki alışında geride kaldı.
Bu hafta dünya piyasaları PMI ve ISM verilerine odaklanacak. Geçici PMI verileri ABD’nin gelişmiş ekonomiler arasında pozitif ayrışmaya devam ettiğini, Avrupa’nın Almanya öncülüğünde dipten döndüğünü, Fransa’da ise durgunluğun belirginleştiğini gösteriyordu. Bu hafta yayınlanan verilerin bu eğilimi ne kadar teyit ettiğini göreceğiz.
Enflasyon beklentimiz %2,8
Türkiye gündeminde enflasyon verileri ve beklentileri öne çıkıyor. Haftaya bugün yayınlanacak ekim ayı enflasyonu ile başlayacağız. Cuma günkü enflasyon raporu ile haftayı bitireceğiz. Piyasanın ekim ayı enflasyonu beklentisi %2,7. Bizim enflasyon beklentimiz %2,8. Hafa sonu gelen İstanbul enflasyonu %3,3 ile beklentilerin üzerinde bir enflasyon ihtimalini artırdı.
Merkez Bankası muhtemelen cuma günkü enflasyon raporunda, enflasyondaki yükselişin geçici olduğunu ve kasım ayından itibaren dezenflasyon sürecine dönüleceğini söyleyecek. Biz enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama alışkanlıklarında bozulma nedeniyle daha temkinliyiz. Sene sonu enflasyon beklentimizi %32 ile Merkez Bankası tahmin aralığının üzerinde tutmaya devam ediyoruz.
Ekim enflasyonunda negatif sürpriz olması durumunda Merkez Bankası 2025 enflasyon tahminini yükseltir mi? Para politikası tutumunu değiştirir mi? Emin değiliz. Merkez Bankası’nın son dönemdeki iletişimi büyümenin göründüğünden daha zayıf olduğunu, enflasyondaki yükselişin ise geçici olduğunu savunuyor. Dolayısıyla kör göze parmak şeklinde bir gelişme olmazsa veriden bağımsız küçük adımlarla faiz indirmeye devam edecekler.
Piyasanın yönünü ekim ayı enflasyonu ve Merkez Bankası’nın Enflasyon Raporu’ndaki iletişimi belirleyecek. Yumuşak bir enflasyon verisi ve güvercin bir Merkez Bankası banka hisselerindeki yükselişin devam etmesini sağlayacaktır. Siyaset cephesi yumuşak karnımız olmaya devam edecek. Ama CDS seviyesindeki toparlanma ülke risk primi ile siyasi riskler arasındaki ilişkinin zayıfladığını gösteriyor. Beklentilerimize uygun bir gelişme.
