Siyasi şokların ve kara para yolsuzluk soruşturmalarının süreklilik kazandığı ve küresel piyasalarda oynaklığın arttığı bir ortamdan geçiyoruz
Dünya borsaları ateş altında zorlu bir haftayı sınırlı hasarla kapattı. ABD-Çin ticaret savaşının yeniden başlayacağı korkusu ile başlayan hafta, Bessent ve Trump’ın görüşmeler iyi gidiyor açıklaması ile pozitif tonda kapandı. Yarı iletkenler başta olmak üzere yapay zekâ hisseleri tepki alışında başrolü oynadı.
Bölgesel bankalarda varlık kalitesinde bozulma işaretleri ile perşembe günü bankaları vuran satış dalgası henüz durulmadı. Güvercin Fed sinyalleri ile zayıflayan dolar ve yılın en düşük seviyesine gerileyen devlet tahvili getirileri banka hisselerinde anlamlı bir tepki alışına yol açmadı. ABD bankaları ile başlayan satışlar cuma günü Avrupa bankaları ile devam etti. Alman, Fransız, İngiliz, İtalyan, İspanyol bankaları ülke ayrımı yapmadan ağır hasarla günü bitirerek Avrupa endekslerini aşağı çekti.
Faize duyarlı banka hisseleri Borsa İstanbul’u baskılıyor
Putin ve Trump’ın Ukrayna’da barış için yeni bir görüşme planlaması pozitif bir piyasa hareketine yol açmadı. Ukrayna borsası dolar bazında günlük %3, aybaşından beri %7 değer kaybetti. Yatırımcıların çoğu Putin’in yeni zirve hamlesini ABD’nin Ukrayna’ya uzun menzilli füze vermesinin önünü kesme amaçlı bir hamle olarak görüyor.
Borsa İstanbul dünyadan bağımsız kan kaybetmeye devam ediyor. Ekim ayı enflasyon tahminlerinde yükseliş ve Merkez Bankası’nın faiz indirimine ara vereceği endişesi satış dalgasının arkasındaki temel gerekçe. Faize duyarlı banka hisseleri son bir ay içinde %20’ye yakın kayıp ile Borsa İstanbul’u baskılıyor.
Ama son dönemdeki hareketi sadece faiz döngüsünde gecikme ile açıklamak doğru değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yayılan siyasi şok, kara para ile mücadele kapsamında şirketler kesimindeki soruşturmalar, kamu kuruluşlarının zarara uğratıldığı gerekçesiyle üst düzey bürokratlara uzanan suçlamalar risk iştahını bozan diğer gelişmeler.
İktisadi temele dayanmayan bir defalık içsel ve dışsal şokları genelde alış fırsatı olarak görme eğilimindeyiz. Ancak siyasi şokların ve kara para yolsuzluk soruşturmalarının süreklilik kazandığı ve küresel piyasalarda oynaklığın arttığı bir ortamdan geçiyoruz. Bu yüzden sabıkalı iyimser olarak sesimiz artık daha kısık çıkıyor.
Merkez Bankası’nın pas geçme ihtimali arttı
Bu hafta yurtdışı gündemde cuma günü açıklanması beklenen Eylül ABD enflasyonu öne çıkıyor. Beklenti, enflasyonun ağustos ayındaki %2,9 seviyesinden %3,1 civarına yükselmesi. Enflasyon verisinin açıklanması 29 Ekim’deki FOMC kararı öncesi kilit konulardan birisi olarak görülüyor. Enflasyonda anormal bir negatif sürpriz olmadığı müddetçe, büyümede ve istihdamda aşağı yönlü riskler nedeniyle Fed’in faiz indirmeye devam etmesini bekliyoruz
Yurtiçi gündemde perşembe günkü PPK kararı en önemli konu. Son yaşanan gelişmeler Merkez Bankası’nın perşembe gününü pas geçme ihtimalini artırdı. Enflasyondaki yükseliş, yerleşik yatırımcının dövize yönelmeye başlaması, altın fiyatına göre düzeltilmiş rezervlerdeki gerileme, Türk lirasının gelişmekte olan ülkelerden negatif ayrışması Merkez Bankası’nın Ekim’i pas geçmesi gerektiğini söylüyor. Büyümenin güçlü olması Merkez
Ekim toplantısını pas geçen ve şahin mesajlar veren bir Merkez Bankası Türk lirasının reel olarak değer kazanmasını, 10 yıllık tahvil getirilerinin gerilemesini tetikler. Kısa vadeli tahviller, bankalar ve muhtemelen endeks değer kaybeder. Buna karşın işini doğru yapan bir merkez bankası orta vadede enflasyonu düşürerek ülke risk prim priminin gerilemesine, borçlanma maliyetlerinin düşmesine, değerleme çarpanlarının genişlemesine destek verir.