Türkiye’nin uluslararası finansal düzenlemelere uyum süreçlerindeki gecikmeler, yaptırım ve adaptasyon süresini uzatırken sancılarını artırıyor.
Türkiye olarak devlet, finans ve hukuk alanlarında, hem ulusal hem uluslararası uyum eksikliklerinden oluşan stratejik güç boşlukları ve bunun yarattığı zincirleme etkiyi bağımsız ve analitik zihin değerlendirmesine tabi tutma ihtiyacı hissediyoruz.
Güç boşluğundan kaynaklı belirsizlikler, kurumsal meşruiyette zihinsel liderliği ve gelecek stratejilerinin bağımsızlığını derinden sarsan boyutlara ulaştı.
Bu boşlukları 3 merkezde toplamak mümkün:
- Devlet-finans-uluslararası hukuk entegrasyonu açığı.
- Kurumsal meşruiyet üretiminde zihinsel liderlik açığı.
- Gelecek bilincinde stratejik politika açığı.
Bağımsız, özgün, analitik ve lider zihinlere ihtiyacımız var. Görünmez güç odaklarının karar mekanizmalarının ilişki ağlarını öngörebilme ve olası uyum senaryoları üretme ihtiyacımız var. Gölge masaları okuyan stratejik yaklaşımlar geliştiren bilinç ve şuura ihtiyacımız var. Hukukun sınırlarını ve güç dengelerini yeniden çerçeveleyen ve tasarlayan çok katmanlı analizlere ihtiyacımız var. Açık oluşturan 3 merkezdeki sorunların hem kendi içinde, hem ulusal düzeyde hem uluslararası düzeyde yeniden çerçevelenmesi ve şekillendirilmesine ihtiyacımız var.
Analitik zihinleri harekete geçirecek irade yok
Sorun tanımlanabiliyor, ihtiyaç tarif edilebiliyor, çözümün çerçevesi, içeriği ve kapsamı da oluşturulabiliyor. ”Un var, şeker var, süt var, ocak var neden helva yapılmıyor? Aşçı Yok! Yani bağımsız, özgün ve analitik zihinleri harekete geçirecek irade yok.
Türkiye’nin uluslararası finansal düzenlemelere uyum süreçlerindeki gecikmeler, yaptırım ve adaptasyon süresini uzatırken sancılarını artırıyor. Devlet kurumları ve özel sektör arasındaki vergi, gümrük, dış ticaret, yabancı yatırımlar arasındaki koordinasyon eksiklikleri sancıya tuz biber ekiyor. Yabancı yatırımcı anlaşmazlıklarında tahkim süreçlerinin yavaş ve karmaşık yürütülmesi tüy dikiyor.
Büyük şirketlerde ve kamu kurumlarında karar alma süreçlerinde vizyon eksikliği, kısa vadeli odaklanmalar, palyatif çözümler daha karmaşık sorunlar oluşturuyor. Kurum içi inovasyon ve stratejik düşünce altyapısının dar sınırlarda bırakılması kısıtlanmışlık oluşturuyor. Kurumsal meşruiyetteki güç açığının engellenemeyen ama ölçülebilen sonucu da; kurumsal güven ve itibar üretiminde zihinsel liderlik eksikliğinin risk yaratan boyutlara ulaştığı gerçeği oluyor.
Üst akıl tamlamasında yer alan yüksek politika ve ekonomi strateji masalarında, bağımsız, önyargısız, özgün, lider zihinlerin sınırlanması, stratejik planlama toplantılarının kurum içi hiyerarşi ve kısa vadeli hedeflerle sınırlı kalmasına sebep oluyor. Bu da uzun vadeli riskler veya fırsatların ya görülememesi ya da doğru görülememesi sonucunu doğruyor. Son tahlilde; gelecek stratejileri kadük.
Hangi güç açıklarının hangi risk ve fırsatları doğurduğunun çerçevesinin doğru çizilmesi gerekiyor. Açık kapatacak somut eylemlerin politikalarını, kurumsal işleyiş reformları ve finansal-hukuki uyum entegrasyonlarının, kısa ve uzun vadeli senaryolarını çalışmamız zorunlu hale geliyor. Bu da öncelikli müdahale alanları, kaynakları ve verileri özgün ve bağımsız analiz edilmesine bağlı.
Somut adımlar somut olumlu sonuçları hemen görülüyor. AML/CFT eksiklikleri konusunda belirlenen stratejik tavsiyelerde önemli ilerleme kaydettiğimize ilişkin değerlendirme ve MASAK’ın idari ve teknik kapasitesinin güçlendirilmesi taahhüdü FATF’in gri listesinden çıkmamızı sağladı. Gri listeden çıkmak, Türkiye için çok somut bir zafer. Devletin 18 yaşında olduğunun önemli kanıtlarından birisi. Türkiye’nin finans merkezi olma vizyonunu destekleyen çok önemli bir gelişme. Finansal sistemimizin uluslararası güvenilirliğini artırabilir ve yabancı yatırımcı nezdinde kredi maliyetlerini düşürebilir ve risk primini azaltabilir. Yeni finansal alanlarda Türkiye, öngörülü erken dönem girişkenliği, önlem düzenlemeleri ve izleme ile lider konuma gelebilir. Bu sürecin olumlu domino etkisi somut olarak kısa vadede gözlemlenebilir.
FATF’in bu ay gerçekleştirmeyi düşündüğü ziyarette, toplantı ajandası ve ziyaretçi listesi kamuya açık hale gelmese de uyum taahhütlerimizin gerçekçiliğinin ve kalıcılığının gözlemlenmesi ve değerlendirilmesi niteliği taşıyor.
Kurumlarımızın “insan kaynağı”, “teknolojik altyapı” , “denetim” ve “süreç içi şeffaflık” konularındaki eylemlerinin etkinlik seviyesinden öteye gidip gitmediğinin, istikrarlı uygulama niteliğine bürünüp bürünmediği yönündeki değerlendirmeleri de içereceğini düşünüyoruz.
Stratejik perspektif aktörlerinin özenle seçtiği özgün, bağımsız ve analitik zihinlerin göreve başlamasının ilk sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.
Hadi hayırlısı!