Tarih: 05 Kasım 2025, Yer: Koçören Organize Sanayi Bölgesi - Şanlıurfa, Türkiye
Türkiye’nin gurur kaynaklarından biri olan aşı üretimi yapan biyoteknoloji şirketini geziyorum.
Yeni yatırım yapmışlar. Teknolojik ekipmanların hepsi Çin’den alınmış. Yeni fabrikanın her katında inşaat var. Her odada Çinli teknikerler yeni makinelerin yazılım kalibrasyonlarını yapıyorlar. Taa Çin’den Şanlıurfa’ya gelmişler. Ciddi ve çalışkan. Kendi ülkelerinin, Çin Eximbank’ının, desteğiyle Türkiye’de Şanlıurfa’ya, Göbeklitepe ile insanlık hayatında 12.000 senedir var olan Şanlıurfa’ya, satmış oldukları makinaları ayağa kaldırıp çalıştırmak için buradalar.
Aynı sahne tüm dünyada böyle. Çin fabrikaları üretiyor, Çin bankaları finanse ediyor, Çinli mühendisler farklı farklı ülkelere gidip makineleri, fabrikaları ayağa kaldırıp, üretime başlatıyor.
Tarih: 08-09-10 Kasım 2025, Yer: Guangzhou, Çin
TÜSİAD ile temaslarda bulunmak için Çin’e geldik. Guangzhou, Bursa, Gaziantep gibi bir üretim merkezi. Guangzhou, Guandong eyaletinde. Sadece Guangzhou şehrinin Gayrisafi Milli Hasılası (GSMH), tüm Türkiye GSMH ’sının üçte biri, Portekiz’in GSMH ’sının ise bir buçuk katı. Guangzhou ve Shenzen şehirlerinin dahil olduğu Guandong eyaleti ise toplamda 1.99 trilyon dolar GSMH’ye sahip ve Avrupa’da sadece 5 ülke Çin’in bu eyaletinden büyük. Bu eyalet tüm Avrupa GSMH’sinin onda birini tek başına yapıyor; Türkiye ve Güney Kore’den daha yüksek GSMH üretiyor.
Çin’e en son 2014 senesinde gelmiştim. Şangay beni etkilemişti. Şimdi her yerde Şangay’lar inşa etmeye başlamışlar. Servetin ve paranın tüm ülkeye yayılması için şu anda Hong Kong ve Şangay olan finans merkezlerini tüm Çin’e yaymaya başlamışlar. Bir hafta buradayım ve izlenimlerimi yazacağım.
İlk izlenim: Çoğu iş insanı Amerika’ya gitmiştir. İstanbul’dan dünyanın en büyük ekonomisi Amerika’ya uçuş 10 – 11 saat sürüyor. Türkiye’den Çin’in Guangzhou ve Shenzen şehirlerine uçakla ulaşmak ise daha kısa, 9 – 10 saat. Amerika’ya kaç kere uçakla gidip oraları görmüşken neden daha önce buralara gelmedim diye kendi kendime soruyorum. Aynı soruyu tüm iş insanlarına ve girişimcilere de soruyorum. Çin Amerika’nın 1950’lerini yaşıyor. Üretiyor, kazanıyor, harcıyor, büyüyor, tüketiyor, icat ediyor…
Guangzhou’da yepyeni bir altyapı, geniş meydanlar, yüksek ve özel dizayn gökdelenler, haşmetli stadyumlar, estetik opera salonları var. Şehrin sokakları her saatte eski Beyoğlu gibi kalabalık, insanlar başardıklarını, zenginleştiklerini hissederek başları dik, yüzleri gülümseyerek yürüyorlar. Kişi başı GSMH gerçekten gözle görülür şekilde artmış. En son geldiğimden bu yana geçen 10 senede halk fiziksel olarak da uzamış ve serpilmiş, kılık kıyafetler de çok modernleşmiş.
Ve bunların hepsi, ama hepsi “taklit et- öğren - insan kaynağını eğit - icat et ve tüm dünyaya sat” politikası ile, 35-40 senede başarılmış.
Amerika’ya bilet alıp uçmak yerine aynı saatte uçuş yapıp gelip buraları, yani dünyanın yeni merkezini görmek lazım. Sonuç olarak Çin’le ilişkilerimiz, tarihimizde çok eski. Çinliler ve Göktürkler, yani bizler komşuymuşuz. Eski komşumuz almış başını yürümüş. Bu gelişmeyi iyi analiz edip; hem kendi yararımıza kullanmamız hem ortaklıklar yapıp karşılıklı işbirliklerinde bulunmamız hem de dersler çıkarıp aynı gelişim için ne yapmamız gerekiyorsa devlet politikası haline getirmemiz gerekiyor. Bize 20 sene yeter.
Tüm hafta Çin yazacağım. İlk önce Guangzhou şehri ertesinde Shenzhen şehri!
Kalın sağlıcakla,