Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz günlerde Londra’da yaptığı bir konuşmada ilk işareti vermişti. Şimşek, 2025 yılı bütçe dengesinin GSYH’ye oranı için öngörülen yüzde 3,1’in aşılabileceğini ancak bunun pek de önemli olmadığını söylemişti:
“Bu yıl yüzde 3,1’lik bütçe hedefini belki tutturamayabiliriz, çünkü gelir performansı beklediğimiz kadar güçlü değil. Ama bu çok büyük bir mesele değil.”
Bakan Şimşek bu açıklamayı yaparken haziran ayının nakit dengesi zaten belliydi. Şimşek, kamuoyunun o günlerde henüz bilmediği bütçe gerçekleşmesinin nasıl gelebileceği konusunda da hiç kuşku yok ki bilgi sahibiydi. Gidişatın pek parlak olmadığını gören Şimşek, işte bu bilgilerden yola çıkarak yüzde 3,1’in tutturulamayabileceğini söyledi.
Bu ayın ilk haftasında açıklanan Hazine nakit dengesi haziran ayı için 455 milyar lira gibi rekor düzeyde bir açığa işaret ediyordu. Nakit dengesinde yılın ilk yarısında verilen açık da 1,3 trilyon lirayı bulmuştu.
Maliye Bakanlığı dün haziran ayının merkezi yönetim bütçe gerçekleşmesini de açıkladı. Ortada nakit gerçekleşmesine göre daha iyi sayılabilecek ama nakit dengesindeki o büyük açığa doğru yol alacak bir bütçe var.
ALTI AYLIK AÇIK 980 MİLYAR
Bütçe haziran ayında 330 milyar lira açık verdi. Yılın ilk yarısındaki açık da 980 milyar lira oldu. Yılın tümünde öngörülen açık 1,9 trilyon.
Buna göre, ilk altı ayda yılın tümünde öngörülen açığın hemen hemen yarısı, yüzde 50,8’i gerçekleşmiş oldu.
Bu ideal bir oran gibi görünüyor; ama görünüyor!
Çünkü biliniyor ki ilk altı ayda verilen bütçe açığı, yılın tümündeki açığın yarısı düzeyinde olmuyor, olamıyor. Bunun istisnası yok mu, tabii ki var ama uzun yıllar ortalaması ilk altı aydaki açığın, yılın tümündeki açığın ancak yüzde 30’u dolayında olduğunu gösteriyor.
2015-2024 döneminin, yani son on yılın ortalaması böyle. Bu on yılın ortalamasına göre yıllık bütçe açığının yüzde 30’u ilk altı ayda, yüzde 70’i ise ikinci altı ayda verilmiş.
Bu yıl ilk yarıdaki gerçekleşme yüzde 50,8 oldu diye altışar aylık dönemler için oranın kabaca yüzde 50-50 düzeyinde oluşacağı söylenebilir mi?
Söylenemez! Söylenemiyor da zaten!
İşte Maliye Bakanı Şimşek’in açıklaması... Şimşek bütçede umulan performansın gerçekleşmeme durumu olduğunu söylerken tabii ki bir dizi veriye bakarak konuşuyor. Kaldı ki Maliye Bakanı’nın elinde kamuoyuna açıklanandan çok daha fazla veri var. O verilerden gidişatın nasıl olabileceğini tahmin etmek de mümkün tabii ki.
AÇIK 3 TRİLYONU GEÇEBİLİR
Biraz önce de belirttim; bu yılın tümünde öngörülen bütçe açığı 1,9 trilyon lira.
Basit bir yaklaşımla geride kalan on yılın bütçe açığında ilk ve ikinci altı ayın payı olan yüzde 30 ve yüzde 70’i bu yıla uygularsak nasıl bir gidişat mı görürüz?
Basit yaklaşım şu: “İlk altı ayda 980 milyar lira düzeyinde oluşan bütçe açığı, yıllık açığın yüzde 30’u olarak varsayılırsa yüzde 100’ün karşılığı nedir?”
Bu sorunun yanıtı da çok net: “Bu durumda 2025’in bütçe açığı 3 trilyonu bulur, hatta 3,2-3,3 trilyon düzeyine bile çıkabilir.”
Yani öngörülen 1,9 trilyon liralık bütçe açığının, en az yüzde 50, belki yüzde 70 kadar daha fazla olabileceğinden söz ediyorum.
Hem zaten bir maliye bakanı daha yılın yarısında bütçe açığının öngörülen düzeyin üstüne çıkabileceğini söylüyorsa orada durup bir düşünmek gerekir.
AÇIK NASIL ARTACAK?
2023’te olduğu gibi büyük bir deprem felaketi yaşanır ve bütçe harcamaları, dolayısıyla açığı öngörülen düzeyin üstüne çıkabilir.
Pandemi gibi bir durumda bütçe gelirleri çok büyük ölçüde azalabilir ve bu da açığın artmasına yol açabilir.
Bu tür durumlarda yapılacak olan ya da yapılması gereken bellidir; iktidarlar gelir Meclis’ten ek harcama yetkisi ister, ek bütçe ister.
Peki ya iktidarlar ek bütçeye gerek duymadan çeşitli dolambaçlı yollardan harcama yapıyorsa?
Türkiye’de olan da budur. Bakalım bütçe açığının öngörüleni en az yüzde 50, hatta 60-70 aşacağının şimdiden belli olduğu bir yılda iktidar Meclis’ten ek bütçe isteyecek mi, hep birlikte göreceğiz.