Bir zamanlar piyasadan likidite çekmekle meşgul olan Merkez Bankası, artık piyasayı fonlayan bir pozisyona geçti.
Kanada Başbakanı Mark Carney'in bir köşeye not ettiğim çarpıcı bir sözü vardı. Bundan yaklaşık 9 yıl önceki bir konuşmasında Carney, "Biz, başkalarının yazdığı bir oyunda oyuncularız" demişti.
Carney bu sözü söylediği sırada İngiltere Merkez Bankası'nın guvernörüydü. "Biz" dediği de İngiltere Merkez Bankası'ydı. Tüm uyarılara rağmen İngiltere 2016 yılında Brexit yolunda ilerlerken, İngiltere Merkez Bankası da faiz politikaları nedeniyle yoğun bir şekilde eleştiriliyordu. İşte böyle bir ortamda Carney, para politikasının etkisinin de bir sınırı olduğunu anlatan bu açıklamayı yaptı.
Carney'in bu çarpıcı sözünü, önceki gün Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerine yaptığı sunumu okurken hatırladım. Karahan’ın sunumunda, buna benzer bir ifade yoktu ama belki de olmalıydı. Çünkü Merkez Bankası da an itibariyle bir ölçüde, başkalarının yazdığı oyundaki oyuncu durumunda bulunuyor.
Rezervler eridi, görünüm bozuldu
Karahan sunumunda, enflasyondaki düşüş sürecinin sürdüğünü ana eğilim göstergeleriyle anlattı. Maliyet artışlarının yavaşladığını söyledi. Ancak, aynı zamanda geçmişe endeksleme eğilimi güçlü kalemlerin hizmet enflasyonunu yukarı çektiğini ve beklentilerin dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini ifade etti.
Sonra yöneltilen soruları yanıtladı. Rezervlerdeki erimenin bittiğini, hatta ters yönde hareketin başladığını gördüklerini söyledi. Mevcut veriler itibariyle enflasyon görünümünde ciddi bir bozulma olmadığını değerlendirdikleri aktardı.
Merkez Bankası yaklaşık 22 ay önce başlatılan dezenflasyon sürecinin yeterince hızlı ilerlememesi nedeniyle eleştiriliyor. Geçen ay yüzde 3 olan aylık enflasyonun normal Nisan aylarının ortalaması olan yüzde 0,9'un çok üzerinde olduğuna dikkat çekiliyor. Her ne kadar şu anda durmuş olsa da rezervlerdeki erime ve enflasyon görünümdeki bozulma da Merkez Bankası'nın eleştirildiği noktalar arasındaydı.
Bu eleştiriler karşısında Merkez Bankası çıkıp, "Biz, başkalarının yazdığı bir oyunda oyuncularız" dese, çok da haksız sayılmaz. Çünkü özellikle 19 Mart sonrası yaşanan şoklar, para politikasının dışında gelişti ve Banka’nın manevra alanını ciddi şekilde daralttı.
Asıl sıkılaşma şimdi başladı
Dün bir bankacı ile sohbet ediyorduk. "Asıl parasal sıkılaşma şimdi başladı" dedi. Gerçekten de öyle. Yakın zamana kadar izlenen sıkı para politikasına rağmen ortada 1,5 trilyon liraya ulaşan ciddi bir likidite fazlası vardı.
Böylesine likit bir ortamda dezenflasyon sürecinin yavaş ilerlemesine şaşırmamak gerekir. Ama bu likidite fazlası son dönemde yerini 300-400 milyar lira civarında seyreden likidite açığına bıraktı. Bir zamanlar piyasadan likidite çekmekle meşgul olan Merkez Bankası, artık piyasayı fonlayan bir pozisyona geçti. Bu gelişmeyle birlikte para politikasının etkinliği de daha arttı.
Merkez Bankası'nı aylar önce daha güçlü bir başlangıç yapmaktan alıkoyan neydi? Kendi yazdığı oyunda oynamak yerine başkasının yazdığı oyunda oynamasıydı.
Kısacası; Carney haklıydı. Merkez bankalarının sınırlı bir oyun alanı var. Uzun vadeli ekonomik refah, yalnızca para politikalarıyla sağlanamaz.