Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barışın yerleşiklik kazanmasıyla, Türkiye’nin ümidi burada bir iktisadi refah bölgesinin oluşmasıdır.
Azerbaycan’ın daha önceki dönemde Ermenistan’a kaybettiği toprakları geri almasından sonra, her iki taraf da ilişkilerini istikrara kavuşturmanın yollarını arıyorlardı. Her ne kadar, iki ülke arasındaki mücadelede Rusya’nın bu defa Azerbaycan’ı kolladığı ileri sürülüyorsa da, Rusya’nın başka yerlerdeki meşgaleleri dolayısıyla Kafkaslarda gücünü kullanamaması gerçeğe daha yakın gözüküyor. Bu durumda Türkiye dahil başka aktörlerin resme girerek sonucu belirlemede etkili olmaları söz konusu oldu.
Diğer ülkelerin sonuca katkısı inkâr edilmemekle birlikte, Azeri-Ermeni barışının mimarının Sayın Paşinyan olduğunu teslim etmek gerekiyor. Diasporanın ve siyasi seleflerinin önerdiği türden Büyük Ermenistan peşinde koşmaları durumunda eldekini de kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulundukları konusunda Ermeni seçmenini o ikna etti. Bölgede barışı kurma yolunun Ermenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye’ye dönük toprak taleplerinden vazgeçmek ve eski Sovyet sınırlarına dönmek olduğunu savundu. Yine de Ermeni halkı başka ülkelerden toprak edinme rüyalarını terk ederken, yayılmacıların öngördüğünden çok daha küçük bir toprağa razı olmayı üzücü bulduğunu sanıyorum.
Eğer süreç devam eder ve bölge barışı süreklilik kazanacak olursa, diaspora ve Taşnaksütyun gibi yayılmacı partiler görüşlerini yeni Ermenistan’a uydurmak mecburiyetinde kalacaklardır. Eminim ki bu nedenle Sayın Paşinyan’ın anayasadaki yayılmacı ifadeleri çıkarmasına karşı yoğun bir kampanya yürüteceklerdir. Bay Paşinyan anayasayı değiştirmek konusunda kendisine meydan okuyacak bir hareketin hazırlandığının bilincindedir ama mevcut durumun ülkeye faydadan çok zarar getirdiğini seçmenin de gördüğüne güvenmektedir.
Amerika konuya dahil olmadan önce, iki lider barışı inşa etmek konusunda bir hayli yol almışlar ve bir belgeyi imzalamaya yaklaşmışlardı. Bununla birlikte, Ermenistan anayasasındaki yayılmacı maddelerin çıkarılması ve Zengezur Koridoru’nun işletilmesi konusunda anlaşmazlıklar devam ediyordu. Birleşik Devletler koridorun geliştirilmesini ve işletilmesini üstlenecek. Böylece Trump uzlaşmaya katkıda bulunmuş oluyor. Amerikalıların olaya dahil olmak için en uygun zamanı seçtikleri ve bir çözüm önerisiyle ortaya çıktıkları anlaşılıyor. Taraflar, güven besledikleri bir üçüncü tarafın bu ticari bir geçiş operasyonunda sorumluluğu üstlenmesini, işin taraflardan birine veya diğerine verilmesine nazaran daha güvenilir buluyorlar.
İran memnun olmasa da yapabileceği pek bir şey yok
Acaba gelişmeler karşısında Kafkaslarda Rusların yerini Amerikalılar alıyor diyebilir miyiz? Görünüşe göre Ruslar Kafkaslar dahil eski Sovyet coğrafyasının her yerinde nüfuz kaybediyorlar. Amerika ise şu an için bölgede iktisadi çıkarlar peşinde koşuyor, askeri olarak bölgeye girmek istediğine ilişkin bir kanıt da yok. Yine de gözlemciler Rusya’nın bir cephede daha Amerika tarafından çevrelendiğini ve koridorun Rusya’nın İran’la ilişkilerini ileriye götürmesine engel teşkil edeceğini ifade ediyorlar. Henüz Rusya gelişmeler karşısında tepkisini pek belli etmiş değil. Buna karşılık İran anlaşmayı şiddetle eleştirerek kendisiyle kuzey komşuları arasına engeller konulmasına müsaade etmeyeceğini ifade etti. İran gelişmelerden memnun olmayabilir fakat imkânları sınırlı, ekonomisi zorluk yaşayan ve Orta Doğu’dan çekilmekte olan bir ülkenin yapabileceği fazla bir şey de bulunmuyor. Özellikle Amerika’yı kızdıracak eylemlerden uzak durmak mecburiyetini hissedeceğinden kuşkum yok.
Birçok gözlemci, Türkiye’nin anlaşmadan kazançlı çıkacağını söylüyor. Zengezur Koridoru, Türkiye’nin gerek İran gerek Rusya’ya girmeden daha ucuza ve muhtemelen daha güvenli biçimde Orta Asya’ya ulaşmasını sağlayacak. Bilindiği gibi Türkiye, gelişmekte olan ticareti dahil, her bakımdan Türk dünyasının merkezine engelsiz erişmeye çalışıyor. Ayrıca, Koridorun Türk-Azeri yakınlığını daha da perçinleyeceği söylenebilir. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barışın yerleşiklik kazanmasıyla, Türkiye’nin ümidi burada bir iktisadi refah bölgesinin oluşmasıdır; gayretlerini de bu yönde yoğunlaştıracaktır. Ermenistan’ın bekleyişinin de aynı yönde olduğu söylenebilir. Son yıllarda yaşadığı iktisadi mahrumiyetten kurtulmak istemektedir.
Kafkaslar, çok kısa süre içinde kamp değiştirdi
Ermenistan ve Azerbaycan’ın iktisadi refahının artması, bu iki ülkenin Rusya’ya olan iktisadi bağımlılığını azaltacağı gibi İran’ın nüfuzunu artırmaya karşı direncini de güçlendirecektir. Amerikalılar daha fazla Azeri petrol ve gazının dünya piyasalarına ulaştırılması için gayret sarf edecekler, Kazakları da Rusya dışı nakil hatlarını kullanmaları konusunda ikna etmeğe çalışacaklardır. Buna karşılık Amerikalılar bu ülkelerin hemen hepsinin Çin’in yol-kuşak projesinde yer bulmaya çalışmalarından herhalde memnun kalmayacaklardır. Ancak, yine de unutmayalım ki Kafkaslar çok kısa süre içinde kamp değiştirmiştir, bunun da hem bölgeye hem de komşularına yeni imkanlar sağlayacağı aşikardır.