Hazine bu yıl 20 milyar doların biraz üzerinde bir dış borç ödemesi gerçekleştirdi. 2026 senesinde de 20 milyar dolarlık bir hesap var. Uluslararası piyasalardan önümüzdeki sene yapılacak borçlanma, 2025 yılı programında olduğu gibi, 13 milyar dolar olarak düşünülüyor. Dış borçlanmanın yaklaşık 6 milyar dolarlık kısmı 2026’nın ocak-şubat döneminde olacak.
Yılın ilk iki ayında 1,2 trilyon liralık iç borç servisi de yapılacak. Yılın tamamındaki 5 trilyon liralık iç borç ödemesinin yüzde 33’ü döviz ve altın cinsindendir. Sadece bu oran bile döviz kurundaki olası gelişmelerin borç stoku üzerindeki etkisini göstermesi açısından önemlidir. Türkiye gibi gelişen ülkelerin dış borçlanmasındaki kritik göstergeler, doların faizi ve ülkenin risk primidir. Dolar faizi tarafındaki gelişmeler lehimize olabilir. Fed çarşamba günü politika faizini indirecek. 2026’da indirimlere devam edecek. Türkiye’nin risk primi cuma günü 7,5 yılın en düşük seviyesini gördü. Ülke riski konusunda, içerideki politikalar belirleyicidir. Bu anlamda, para politikasında 2,5 yıldır bir sıkıntı yaşanmadı.
Kasım ayı enflasyonu beklentinin altında kaldı. Buna göre, perşembe günkü toplantıda yüksek oranlı olmasa da bir indirim gelir. Asgari ücret zammı, ocak-şubat enflasyonunu doğal olarak etkileyecek. Enflasyondaki hesaplama yönteminin yılbaşında değişecek olması da kafa karışıklığı yaratabilir. Hem yüklü iç ve dış borç ödemeleri hem de enflasyona tesir edecek faktörler nedeniyle Merkez Bankası ölçülü gidecektir.