FATOŞ KARAHASAN
Ülkemizde bu yıl itibariyle okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde örgün eğitimdeki 18,7 milyon öğrenci; rakamlar itibariyle 21 AB üyesi ülkenin ve 39 Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla bir büyüklüğü ifade ediyor. Tek başına bu bakış dahi, Türk eğitim sisteminin çok yönlü ihtiyaçları olduğuna işaret ediyor. EKONOMİ Gazetesi olarak iş planımıza aldığımız eğitim sayfamızı Cumhuriyet’in kuruluş yılından itibaren gündemimizde olan ‘iyi bir eğitim sistemi’ne giden yolculuğa naçizane katkı olarak yorumluyoruz. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır’ sözleriyle ifade ettiği şekliyle, eğitim sisteminin çağdaş hedeflere ulaşmada en önemli araçlar olduğu gerçeğinin bilincindeyiz. Haftalık tasarladığımız eğitim sayfamızın içeriğini oluştururken, Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği de (TÜSİAD) yanımızda olacak. TÜSİAD’ın eğitim konusunu uzun yıllardır sahiplenerek veriye dayalı politika önerileri geliştirme gayretleri ve iş dünyasının yanı sıra akademi ve sivil toplum ile olan işbirliklerinin getirdiği birikimden yararlanarak zengin bir içerik ve geniş bir bakış açısı oluşturacağımıza inanıyoruz.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan: Dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olacaksak, eğitim sistemimizin kalitesi de ilk 10’a girmeli
TÜSİAD uzun yıllardır Türkiye’de ve dünyada eğitim alanındaki çalışmaların yanı sıra, OECD’nin PISA araştırmasını da yakından takip ediyor. Bu alanda akademisyenler ve uzmanlarla toplantı ve konferanslar düzenliyor, raporlar hazırlıyor. Eğitimi çok yönlü bir biçimde ele alıyor. Okul öncesinden temel eğitime, mesleki eğitimden yükseköğretime, öğretmen eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye kadar veriye dayalı politika önerileri geliştiriyor.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan gençlerin yetkinlikleri konusunda “PISA’nın ölçtüğü 3 temel beceri başta olmak üzere her gencimizin 21’inci yüzyılın gerektirdiği becerilerde yeterli yetkinlikte olması ve üst düzey başarı gösteren öğrencilerimizin oranının artması önemli. Dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olacaksak, eğitim sistemimizin kalitesi de dünyada ilk 10’a girmeli” yorumunu yapıyor.
Eğitimde dönüşümü sağlamak için gereken 5 temel nokta
“Eğitim, genç nesillerin potansiyeline yapılan en önemli yatırım ve ülkemizin refahının itici gücü olarak hepimizin ortak meselesi. TÜSİAD olarak nitelikli ve herkes için erişilebilir bir eğitimin önemini uzun yıllardır vurguluyoruz“ diyen Orhan Turan, bunun için kamu, özel sektör, sivil toplum, akademi işbirlikleri ve eş zamanlı politikalara ihtiyaç olduğunun altını çiziyor. Orhan Turan , eğitimin Türkiye’yi, ekonomik ve toplumsal kalkınma hedeflerine ulaştıracak en önemli kaldıraç olacağını ifade ederek bir dönüşümün sağlanması için gereken beş temel noktaya dikkat çekiyor;
1. Eğitimin felsefesi, müfredat, uygulama, öğretmen eğitimi gibi, eğitimin tüm boyutlarını; akıl ve bilim üzerine inşa edilmiş Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan ve çağdaş eğitim normlarına uygun şekilde hayata geçirmeliyiz.
2. Okul öncesi eğitimin erken yaşlardan itibaren zorunlu ve ücretsiz olmasını sağlamalıyız.
3. Eğitimde okullar arasındaki akademik başarı farklarını dengelemeye, her gencin temel yetkinlikleri kazanarak mezun olmasına odaklanmalıyız.
4. Temel becerilerde yetkin, dijital ve teknik becerileri kuvvetli, yabancı dile hâkim ve sosyal yönden gelişmiş gençlere ihtiyacımız var. Analitik, eleştirel ve disiplinler arası düşünebilen; meraklı, yaratıcı, girişimci, işbirliğine yatkın, farklılıklara ve doğaya duyarlı bireyler yetiştirmeliyiz.
5. STEM+A (Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik + Sanat) eğitim yaklaşımını müfredata entegre etmeli ve kız çocuklarını STEM+A mesleklerinde eğitime ve çalışmaya yönlendirmeliyiz.
Yetkinliklerin gelişmesi için ne yapılmalı?
1.Eğitim sistemi geleceğin dünyasına entegre olabilecek esneklik ve dinamizme kavuşmalı
Dünyada pek çok alandaki dönüşümlerin aynı anda yaşandığı bir zamandayız. Değişimlere hazır olmak için ülkelerin de eğitim sistemlerini yeniden değerlendirmeye başladığı bir süreçten geçiyoruz. Öğrencilerimizin 21’inci yüzyıl yetkinliklerine sahip olabilmeleri için eğitim sistemimizin de bütünlüklü bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmesi gerekiyor. TÜSİAD’ın 5 Eylül 2024 tarihinde düzenlediği ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de katıldığı “Geleceğimiz için Eğitimi Birlikte Konuşmak” başlıklı konferansta da akademisyenler, araştırmacılar ve iş dünyasının temsilcileri de bu noktada görüş birliği içindeydi. Eğitimin tüm toplumun geleceğini ilgilendirdiği vurgulanarak; kamu, iş dünyası, sivil toplum ve akademinin diyaloğu ve işbirliğinin önemine değinildi.
2. Temel beceriler erken yaşlarda güçlendirilmeli
Temel becerileri güçlendirmek için programların erken yaşlarda başlaması gerekiyor. Çağın gerektirdiği beceriler için özel önlemler almanın bütüncül bir yaklaşımın kritik unsurları olduğunu vurgulayan TEDMEM Direktörü Dr. Sabiha Sunar, becerilerin erken yaşta edinilmesinin önemine dikkat çekiyor. Sabiha Sunar, eğitim sisteminin öğrencilere çağın gerektirdiği eleştirel düşünme, analiz etme, çeviklik, sorgulama, problem çözme, öz yönetim gibi üst düzey becerileri kazandıracak bir yapının ancak kalıcı çözümlerle mümkün olacağını belirtiyor. “Öğrencilerin okuma, yazma, matematik gibi temel becerilerini erken yaşlarda güçlendirmek, ilerleyen dönemlerde daha karmaşık konuları anlamaları için temel teşkil etmektedir. Ayrıca, güçlü eğitim sistemleriyle ön plana çıkan ülkelerde yalnızca üst düzey becerilere sahip öğrenci oranları yüksek değildir, aynı zamanda bu ülkelerde öğrencilerin büyük bir kısmı (>%90) temel beceri düzeyinin de üzerindedir. Türkiye’de benzer bir tabloya ulaşılabilmesi için tüm öğrencilerin hayata etkin katılım için gerekli olan asgari beceri düzeyine ulaşabilmelerini önceliklendirecek politikalar hayata geçirilmelidir.”
3. Sosyal-duygusal beceriler, yaratıcılık ve dijital becerileri artıracak programlar oluşturulmalı TÜSİAD-ERG raporunda teknolojik, ekolojik ve demografi k alanlarda dünyadaki mega eğilimlere de dikkat çekilerek, geleceğin dünyasına ve çalışma hayatına hazırlanırken gençlerin temel yeterlikler yanında sosyal-duygusal beceriler, yaratıcılık ve dijital becerilerinin geliştirilmesinin önemli olduğuna dikkat çekiliyor.
ERG Politika Analisti Özgenur Korlu, PISA 2022’nin Türkiye’deki her beş çocuktan birinin okuma, matematik ve fen becerilerine sahip olmadığını ancak öte yandan sosyal-duygusal beceriler konusundaki eğilimlerin ümit verdiğine dikkat çekiyor. Çocukların “Yüzde 84’ünün yeni şeyler öğrenmeyi sevdiğini, yüzde 68’inin azimli olduğunu” belirten Korlu, sosyal-duygusal becerilerin akademik başarıyı da artırdığını hatırlatıyor.
Özgenur Korlu, öğrenme merakı, azim ve stresle başa çıkma gibi becerilerin matematik puanlarını kayda değer ş ekilde yükselttiğini belirterek şu saptamayı yapıyor: “Zorunlu eğitimin temel amaçlarından biri, bugünün çocuklarını geleceğe hazırlamak. Bu hedef, yarının ihtiyaçlarını öngörmeyi ve eğitim kazanımlarını buna göre tasarlamayı gerektiriyor. İçinde bulunduğumuz çoklu krizler çağında geleceği tahmin etmek zorlaştı. Bu yüzden eğitim sistemleri, iş dünyasını ve geleceğin becerilerini yakından izlemeli.”
Yetkin Gençler platformunun kurucusu Akademisyen Prof. Dr Erhan Erkut da öğrencilerin “Esneklik ve uyum sağlayabilirlik, inisiyatif alma ve özyönlendirme, sosyal ve kültürlerarası yetkinlikler, üretkenlik ve hesap verebilirlik, liderlik ve sorumluluk” yetkinliklerine odaklanıp geliştirmeleri gerektiğini belirtiyor.
4. Disiplinlerarası temalar temel alanların içine yerleştirilmeli
Eğitime bütünsel yaklaşımlar gerekiyor. Yetkin Gençler platformunun kurucusu Akademisyen Prof. Dr Erhan Erkut, eğitim kurumlarımızın öğretim odaklı olduklarını, temel işlevlerini asırlar öncesinde olduğu gibi tekdüze içerik nakli olarak gördüklerini belirtiyor.
İçeriğin çağımızda meta haline gelerek değersizleştiğini, işverenlerin içerikten ziyade yetkinlikler aradığını hatırlatan Erkut, eğitim sisteminin yetkinlik geliştirme konusunda pek fazla bir şey yapmadığını, mezunlar ile ülkenin ve dünyanın ihtiyacı olan işgücü arasında ciddi bir uçurum olduğunu belirtiyor: “Olması gereken eğitim sisteminde temel derslerin arasında anadilin yanında İngilizce, edebiyat, sanat, matematik, ekonomi, bilim, coğrafya, tarih ve yurttaşlık bilgileri bulunmalı. Bunlara ek olarak okulların, küresel bilinç, fi nans, ekonomi, işletmecilik ve girişimcilik okuryazarlığı, sağlık ve çevre okuryazarlığı gibi disiplinler arası temaları da bu temel alanların içine yerleştirmeleri gerekli.”
Prof. Dr. Erhan Erkut, içinde bulunduğumuz ortamın bilginin bolluğu, teknoloji ürünlerinde hızlı değişim ve işbirliği sayesinde şimdiye kadar görülmemiş boyutlarda bireysel katkılarda bulunabilme potansiyeli sunduğuna dikkat çekiyor. “Etkin yurttaşlar ve çalışanlar birçok fonksiyonel ve kritik düşünme yetkinliğine sahip olmalılar” diyen Erkut, bilgi okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, bilişim ve iletişim teknolojileri okuryazarlığının gerekliliğinin altının çiziyor.
5. Bilişsel becerilere yatırım yapılmalı
TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF) Direktörü Prof. Dr. Esra Durceylan Kaygusuz, yapay zekânın ani yükselişinin iş gücü piyasasını hazırlıksız yakaladığına dikkat çekiyor. Pandemi sonrası dönemde üretim merkezlerinin değişmesi ve tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılmasının, iş gücünde köklü bir dönüşüm ihtiyacını beraberinde getirdiğini belirten Prof. Kaygusuz, yetkinlikler konusunda şu yorumu yapıyor: ”Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 Geleceğin İşleri Raporu’na göre en önemli yetkinlikler arasında bilişsel beceriler öne çıkıyor. Yapay zekânın rutin işleri devraldığı yeni üretim modellerinde, analitik ve yaratıcı düşünme becerileri karmaşık sorunların çözümünde bireyleri öne çıkarıyor. Bu becerileri dayanıklılık, esneklik, hızlı karar alma, merak ve sürekli öğrenme yetkinlikleri izliyor. Yöneticiler, özellikle bu yetkinliklerin kesintiye uğramış çalışma ortamlarında daha kritik hale geldiğini belirtiyor. Türkiye’deki yöneticiler de küresel eğilimle uyumlu olarak, analitik düşünme, yaratıcılık, dayanıklılık ve esneklik gibi becerileri en önemli yetkinlikler arasında değerlendiriyor.”
_____________________________________________________________________
Farklılıkların yeşermesine imkan tanıyacak bir eğitim sistemine ihtiyaç var
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan “Millî Eğitim İstatistikleri 2023-2024” verilerine göre, Türkiye’de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 9 milyon 600 bin 891’i erkek, 9 milyon 109 bin 374’ü kız olmak üzere toplam 18 milyon 710 bin 265 öğrenci örgün eğitim alıyor.
Çocukların ve gençlerin sağlık ve eğitim hizmetlerine tam erişimi, geleceğin dünyasına en sağlıklı koşullarda ve eşit fırsatlarla hazırlanması ülkemizin en temel konularından birisi olmak zorunda.
Başta TÜSİAD olmak üzere, pek çok kamu ve özel sektör kuruluşu, sivil toplum kuruluşları gençlerin bilgi ve beceri düzeylerinin artmasına destek olmak amacıyla araştırmalara kaynak ayırıyor, projeler geliştiriyorlar.
Biz de bundan böyle EKONOMİ Gazetesi olarak her hafta, Cuma günleri, başta milyonlarca öğrenci, öğretmen ve veli olmak üzere tüm toplumu ilgilendiren eğitim konularını irdelemek amacıyla özel bir sayfa ayırıyoruz. TÜSİAD’ın desteğiyle hazırlayacağımız bu çalışmada eğitime ayrıntılı ve bütünleşik bir biçimde yaklaşmayı; eğitim konusunda yapılan araştırmalara, uzman görüşlerine, çözüm önerilerine, dünyadaki başarılı örneklere ve eğitime destek veren kuruluşların projelerine yer vermeyi hedefliyoruz.
İlk yazımızı PISA 2022 Araştırması’nın ortaya koyduğu sonuçlar çerçevesinde gençlerin geleceğe hazırlanmaları için gereken temel beceriler konusuna ayırdık. Temel becerilerin, sosyal ve duygusal becerilerin kazandırılması için neler yapılması gerektiğine odaklanacağız.
Eğitime toplumsal bir çerçeveden yaklaşmak gerekli En önemli gücümüz olan genç nüfusumuzun potansiyelinin doğru bir biçimde yönlendirilmesi için veriye dayalı politikalara ihtiyaç var. Sorunlara şeffaf bir biçimde yaklaşmak, çözümleri kolaylaştıracağı gibi başarıyı da artırmaya yardımcı olacaktır. TÜSİAD’ın bu doğrultuda Eğitim Reformu Girişimi (ERG) işbirliği ile hazırladığı TÜSİAD-ERG raporunun ‘Geleceğin Dünyasına Hazırlanırken Eğitime Bakış: PISA 2022 Bulguları Işığında Türkiye’de Eğitimin Durumu Araştırması’, gençlerimize 21’inci yüz- yıl becerileri kazandırılması konusunda kamuya büyük bir görev düştüğünü gözler önüne seriyor.
Matematik, fen ve okuma becerileri düşük
TÜSİAD-ERG raporunun da ortaya koyduğu gibi, mevcut eğitim sistemimiz temel bilgi ve beceriler düzeyinde bile yeterli donanı- mı sağlayamıyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 3 yılda bir, yapılan ve 15 yaşındaki öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerileri değerlendiren Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 sonuçlarına göre, Türkiye 81 ülke içinde, fen bilimlerinde 34’üncü; matematikte 39’uncu; okumada 36’ncı sırada yer alıyor.
37 OECD ülkesi içinde ise fen bilimlerinde 29’uncu; matematikte 32’nci; okumada 30’ncu sırada bulunuyor.
Türkiye, PISA’ya 2003’den beri katılıyor. Aradan geçen zaman içinde bazı yetkinliklerde artış ya- şansa da öğrencilerimizin gereken sıçramayı yapamadıkları görülüyor.
Öte yandan, Türkiye’deki öğrencilerin, geleceğin becerileri arasında azim, öğrenme merakı, işbirliği, empati ve liderlik becerileri özellikleriyle öne çıktıkları dikkat çekiyor. Gençlerimizin puanlarının matematik, okuma ve fen alanlarında OECD ortalamasının altında olmasına rağmen tüm bu becerilerde ortalamanın üstünde olmaları önemli bir fırsat barındırıyor. Gençlerin kendilerine olan güvenlerinin, özel şirketlerin ve kamunun oluşturacağı yetkinlik ve beceri geliştirmeye yönelik eğitim programlarıyla desteklenmesiyle aradaki açığın azaltılması mümkün olabilir.