EKONOMİ/ANKARA
Makine İhracatçıları Birliği’nin (MAİB) kendi metodolojisiyle tüm sektörlerdeki makine ihracatını derlediği verilere göre, 2025 9 ayı sonunda serbest bölgeler dahil makine ihracatı bir önceki yıl aynı döneme göre hafif bir yükselişle 20.9 milyar dolar oldu. Geçen yıl aynı dönemde ihracat 20.7 milyar dolar düzeyindeydi.
MAİB’den yapılan açıklamada, yıllıklandırılmış verilerde ise Eylül ayı sonu itibariyle 28.2 milyar dolar olarak gerçekleştiği kaydedildi. Yıllıklandırılmış olarak 2024 Eylül ayı sonu itibariyle ihracat 28 milyar dolar düzeyindeydi. 2025 Eylül ayı sonu itibariyle yıllıklandırılmış ithalat ise 45,1 milyar dolar oldu.
Bu dönemde ihracat kg başına değerde 8 Avro seviyesini korudu. Açıklamada, miktar (ağırlık) olarak makine ihracatında yüzde 7 düşüş olmasına karşılık, birim değerdeki artış nedeniyle ihracat tutarının bir önceki yıldaki seviyesini koruduğu belirtildi.
Eylül ayı sonu itibariyle, Almanya’ya ihracat yüzde 3,4 artarak 2,4 milyar dolar, ABD’ye ihracat yüzde 3,5 artarken, sıçrama yaşanan İtalya’ya ihracat yüzde 15’i geçti.
“Mesele sadece verimlilik değil”
MAİB açıklamasında değerlendirmelerine yer verilen Başkan Kutlu Karavelioğlu, TL’nin değerlenmesine işaret ederek, Avrupa Birliği’nin de dolar karşısında değerli Euro nedeniyle ihracatta zorlandığını, bu durumun ihracatta rekabetçilik için sıklıkla vurgulanan “verimliliğin” tek başına kur sorununu çözemediğini ispatladığını belirtti. Karavelioğlu, AB’nin özelde ise Almanya’nın engeller nedeniyle ABD’ye makine ihracatındaki gerilemeye dikkat çekerek, rekabete zorlanmaya işaret etti. Karavelioğlu, “Euro'daki değerlenme, Türkiye’nin ihracatının dolar bazında artmasını sağlamakla birlikte Avrupa mallarını ABD için daha pahalı hale getirerek kıtanın dış ticaret hacmini daraltıyor. Yerel para biriminin aşırı değerlendiği bir noktada, rekabetçiliğin sadece katma değer ve verimlilik meselesi olmadığına dair güzel de bir örnek teşkil ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
"Avrupa’nın kapısını Çin’e açacak bir durum olmasın"
Çin’in, yaptırımlarla karşı karşıya kaldıkça, Hindistan, Afrika ve Güneydoğu Asya gibi pazarlarda agresif pazarlamalara giriştiğini, menşe kontrolleri sıkışması nedeniyle de bunlara karşı önlem almaya başladığını belirten Kutlu Karavelioğlu, Avrupa’ya Türkiye ile iş birliğini artırma çağırısı yaparken, Türkiye ekonomi yönetimine de Çin’in AB’ye geçiş için Türkiye’yi kullandırmaması uyarısında bulundu.
Karavelioğlu şunları kaydetti: “Giderek agresifleşen Çin’e olan bağımlılığını azaltmaya çalışırken bir yandan da ABD’nin baskılarını dengelemeye uğraşan AB için, bölgesel üretim ortaklıklarını büyütmek artık ertelenemez bir zorunluluk... Bu noktada, müşterek coğrafyamız, karşılıklı yatırımlarımız, Gümrük Birliğimiz, kalite anlayışımız, standartlarımızdaki uyum yalnızca konjonktürel avantajların değil, ülkemizi güvenilir alternatifler içinde üstün kılan bir entegrasyonun ifadesi.
Türkiye, ürün ve teknoloji çeşitliliği, Ar-Ge yetkinliği ve ikiz dönüşüm adaptasyonu ile de Avrupa’daki sanayi ekosisteminin sürdürülebilirliği açısından eşsiz bir ortak; yeter ki Avrupa pazarının kapılarını Çin’e açacak bir durumda olmasın. Bu yılın ilk 8 ayında Çin’den ülkemize ithal edilen makinaların tutarının yüzde 14 artışla 8,5 milyar dolara yaklaşmasının ve bu ülkenin toplam makine ithalatımızdaki payının yüzde 27,8’e yükselmesinin AB’nin kaygılarını derinleştireceğini bilmeliyiz.”
İthalat baskısı
Karavelioğlu, Türkiye’nin uygulamakta olduğu dezenflasyon programının da sanayiyi zorladığını belirterek, “Makine ve ekipman sanayii, endüstriyel durgunluğa bağlı olarak bozulan yatırım ortamında gerçek potansiyelinin çok gerisinde. Adına dezenflasyon süreci denilen yokuşu gaz kesmiş, hatta rölantide bir üretim ile aşamayacağımız çok açık. Veriler, sınai malların fiyatlarının enflasyonun çok altında arttığını fakat hizmetlerdeki artışın sürdüğünü gösteriyor.” yorumunu yaptı.