Rusya-Ukrayna savaşı, Orta Doğu’nun tahıl tedarikinde ezberleri bozdu. Bölge ülkeleri, Karadeniz’e aşırı bağımlılığın yarattığı riskleri azaltmak için artık daha esnek ve çeşitlendirilmiş ithalat stratejilerine yöneliyor. Alımlarını tek bir kaynağa bağlamanın maliyetli sonuçlarını gören ithalatçılar, kısa vadeli kontratlar, spot piyasadan alımlar ve stratejik stok artışıyla kendilerini küresel piyasalardaki dalgalanmalara karşı korumaya çalışıyor.
Ürdün, Mısır ve Lübnan gibi ülkeler eskiden Karadeniz buğdayına çok daha bağımlıydı. Savaşla birlikte fiyatlar yükselince ve lojistik sıkıntılar ortaya çıkınca alım stratejileri gözden geçirilmeye başlandı. Son dönemde Romanya ve Fransa öne çıkan tedarikçiler olarak dikkat çekti. Ürdün gibi bazı ülkelerde hükümetler ve değirmenciler stok seviyelerini artırırken, kaynak çeşitliliğini de genişletiyor. Bu adımların lojistik ve maliyet açısından zorlukları olsa da, bölge ithalatçıları bunu küresel piyasalardaki belirsizlikte ayakta kalmanın yolu olarak görüyor.
Golden Wheat CEO’su Malak Al Akiely, S&P Global Commodity Insights’a yaptığı değerlendirmede, olası bir barış anlaşmasının lojistik darboğazları çözebileceğini ve sigorta maliyetlerini düşürebileceğini söylüyor. Fakat “Fiyatlarda keskin düşüş olmasa bile ticaret akışları normalleşir, piyasa daha istikrarlı hale gelir” diye konuşuyor ve ekliyor: “Artık tek kaynağa güvenme dönemi geride kaldı. Çeşitlendirme ve depolama kapasitesine yatırım bölge için temel ihtiyaç haline geldi.”
Ukrayna’dan Orta Doğu’ya akış Savaşın başından bu yana Ukrayna’nın tahıl ihracatında Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yönelim hız kazandı. AB ile serbest ticaret anlaşmasının haziranda sona ermesine rağmen, Ukrayna buğdayı ve bir miktar mısır Romanya üzerinden Danube ve Köstence Limanı yoluyla bölgeye akmaya devam ediyor. Transit süresinin yalnızca sekiz güne kadar düşebilmesi, Ukrayna’yı MENA için cazip bir tedarikçi yapıyor.
Platts verilerine göre 28 Ağustos itibarıyla Karadeniz çıkışlı yüzde 11,5 proteinli Ukrayna buğdayının FOB fiyatı 230 dolar/ ton düzeyinde bulunuyor. Bölgeye son haftalarda yeni Ukrayna buğdayı sevkiyatlarının ulaşması, bu trendin kalıcılaşacağına işaret ediyor.
Bölge ülkelerinde talep görünümü
■ Ürdün en az 12 aylık stratejik rezervle rahat durumda ve son iki aydır yüksek fiyatlar nedeniyle yeni alım yapmadı. Bunun yanında depolama kapasitesine yeni yatırımlar sürüyor.
■ Mısır, dünyanın en büyük buğday ithalatçısı. USDA ülkede 13 milyonluk ithalata kıyasla 2025/26 hasadının 9,3 milyon ton olacağını öngörüyor. Tüketimin, ülke nüfusunu 2030 yılına kadar 107 milyondan 124 milyona çıkarması beklenen nüfus artışıyla birlikte 20,4 milyona ulaşması bekleniyor. Devletin yeni kurduğu Mostakbal Misr şirketinin alım politikaları da piyasa açısından belirsizlik yaratıyor.
■ Türkiye, iç üretimde görece güçlü bir ülke olmasına rağmen, un ihracatı için önemli miktarda buğday ithal etmeye devam ediyor. ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre 2025/26 sezonunda Türkiye’nin ithalatının 10,25 milyon tona ulaşması bekleniyor.
■ İran’da artan nüfusla birlikte talep yükseliyor ancak yaptırımlar nedeniyle finansman ve tedarik sorunları devam ediyor. Ülkenin bu takvim yılında 4.5 milyon ton buğdaya ihtiyaç duyabileceği tahmin ediliyor. Zira önceki dönemdeki 16 milyon tonluk hasadın ardından 13 milyon ton hasat bekleniyor. *Suudi Arabistan’da yerel buğday üretimin yüzde 25 artarak 1,5 milyon tona ulaşması, ithalatın ise 3,2 milyon ton olması bekleniyor. 4,6 milyon ton olarak tahmin edilen tüketim, mega projeler ve dini ve eğlence turizminin de etkisiyle ev dışı gıda sektöründeki büyümeden kaynaklanıyor.
ABD tarifelerinin dolaylı etkisi
Orta Doğu ülkeleri doğrudan ABD’den tahıl ithal etmese de, Washington’un tarım ürünlerine uyguladığı tarifeler bölgede fiyatları yükseltiyor. Ticaret akışlarının Latin Amerika ve Avrupa’ya kayması, arzı sıkılaştırırken navlun maliyetlerini de artırıyor. Uzmanlar, “Etki dolaylı ama çok gerçek. Daha yüksek maliyet, daha yoğun rekabet ve daha karmaşık lojistikle karşı karşıyayız” diyor.