Eylül ayının ilk haftası, geleneksel olarak ABD İşçi Bayramı tatili ve ağustos ayındaki durgunluğun ardından piyasa faaliyetlerinin toparlanmasıyla likiditenin yeniden güçlendiği bir dönem olarak bilinir. Bu yılın başlangıcı ise karışık bir tablo ortaya koyuyor. Küresel borsalar rekor seviyelere ulaşırken, uzun vadeli tahvil getirileri yükseliyor. ABD’den gelen ekonomik veriler ise zayıflığın arttığını işaret ederek Fed’in faiz indirimine gideceği beklentilerini güçlendirdi. Bu durum, yalnızca altın ve gümüş gibi değerli metallere değil, bakır, çinko ve nikel gibi endüstriyel metallere yönelik risk iştahını da artırabilir.
Bank of America’dan Francisco Blanch, Fed’in faiz indirimi döngüsünün 2026 ve sonrasında endüstriyel metaller için güçlü bir performans zemini oluşturacağını belirtiyor. AInvest uzmanlarına göre de, Fed’in eylül toplantısında faiz indirimine gitmesi, endüstriyel metallere yönelik risk iştahını artırabilir. Ancak bakırın güçlü görünümüne karşın, çinko ve nikelde arz baskısı ve talep belirsizlikleri fiyatların yükselişini sınırlayabilir. Yatırımcıların, politika kaynaklı dalgalanmalara karşı dikkatli ve esnek bir stratejiyle hareket etmesi kritik önem taşıyor.
Yatırımcılar için portföy çeşitlendirmesi stratejik!
Uzmanlara göre yatırımcılar, doların zayıflığından faydalanırken portföy çeşitlendirmesine önem vermeli. Discovery Alert tarafından yapılan analize göre Metallerde 2025/2026 yükseliş potansiyeli bakır için yüzde 15-20, nikel için yüzde 10-15 ve çinko için yüzde 5-8. AInvest uzmanları doların zayıflığı ve yeşil dönüşüm projelerinden gelen yapısal talep nedeniyle bakırın portföylerin merkezinde yer alması gerektiğini söylüyor. Ancak ticaret politikalarındaki risklere karşı hedge edilmesi öneriliyor. Çinkoda stokların azalması halinde kısa vadeli alımlar değerlendirilebilir, ancak arz fazlası riski nedeniyle pozisyonlar sınırlı tutulmalı tavsiyesi yapılıyor. Nikelde ise uzun vadeli alımlar yerine elektrikli araç hisseleri gibi dolaylı yatırımlar tercih edilebileceği belirtiliyor.
Bakır: Doların zayıflığı ve yapısal talep desteği
Bakır, Fed’in gevşeme sinyalleriyle öne çıkan en güçlü metal konumunda. Londra Metal Borsası’nda (LME) fiyatlar eylül ayının başında 10.015 dolar/ton seviyesine çıkarak son dönemin zirvesini gördü. Bu yükselişte, faiz indirimi beklentileriyle birlikte ABD dolarındaki değer kaybı belirleyici oldu. Haziran ayında 96,9 seviyesine gerileyen dolar endeksi, bakır gibi dolar bazında işlem gören emtialara olan talebi artırdı. Çin’in altyapı harcamalarındaki toparlanma ve elektrikli araç üretimindeki artış da bakıra destek sağlıyor. Çin’in rafine bakır ithalatı yılın ilk sekiz ayında yüzde 12 artış kaydetti. Ancak piyasada volatilite devam ediyor. ABD’nin Temmuz ayında rafine bakırı Section 232 tarifelerinden muaf tutması, kısa vadede arz fazlası yaratarak fiyatlarda %4’lük düşüşe yol açtı.
Çinko: Kısıtlı arz, belirsiz talep
Çinko piyasası kırılgan bir denge içinde. LME’de fiyatlar eylül başında 2.865,5 dolar/ton seviyesine yükseldi. Bu artış, düşen stoklar ve altyapı projelerinden gelen güçlü talep ile desteklendi. Bununla birlikte arz tarafında baskılar sürüyor. Maden ve rafineri üretimindeki artış, işleme ücretlerinin (TC) 15 yılın en yüksek seviyesine çıkmasına yol açtı. Bu da yılın ikinci yarısında fiyatlar üzerinde aşağı yönlü baskı yaratabilir. Çin inşaat sektöründeki zayıflık ve Fed’in olası faiz indiriminin gecikmesi, yatırımcıların temkinli davranmasına neden oluyor. Çin’in küresel çinko talebindeki payının %40 seviyesinde olması, bu ülkenin ekonomik teşvik paketlerinin fiyatlar açısından kritik önem taşıdığını gösteriyor.
Nikel: EV talebi güçlü ama arz fazlası büyük
Nikel piyasası, küresel arz fazlası ve değişen talep dinamikleri arasında sıkışmış durumda. Londra Metal Borsası’nda nikel fiyatları bu ay 15.450 dolar/ton seviyesine yükseldi. Elektrikli araç bataryalarına olan talep ve paslanmaz çelik üretimindeki toparlanma fiyatlara destek verirken, özellikle Endonezya’nın rekor seviyedeki üretimi, piyasadaki yapısal arz fazlasını büyütüyor. LME stoklarının beş yıllık ortalamanın yüzde 20 üzerinde seyretmesi, fiyatların yükselişini sınırlıyor. Spekülatif pozisyonlar da risk yaratıyor. Fonların net uzun pozisyona geçmesine rağmen, nihai tüketici talebindeki zayıflık fiyatlarda yukarı yönlü potansiyeli sınırlandırıyor. Ayrıca ABD’nin Ağustos ayında gündeme getirdiği olası gümrük vergileri fiyatlar üzerinde baskı yaratabilirken, eylül ayında beklenen Fed faiz indirimi ise kısa vadede spekülatif akımların artmasına yol açabilir.