ABD Başkanı Trump’ın başlıca gündemi Ukrayna.
Seçim propagandasında “Ukrayna’yı hızlıca çözeceği” sözü veren Trump, aradan geçen iki yılda bu sözü tutamadı.
ABD’de 2026 Kasım ayında yapılacak ara seçimlere “Ukrayna sözünü tutamadan” girmek istemiyor. Dolayısıyla Trump ve ekibinin Ukrayna konusunda “ aynı anda tüm düğmelere basmaları” şaşırtıcı değil; Bir yandan Trump’ın işadamı arkadaşı Witkoff’un Ruslarla “pişirdiği” barış planı, diğer yandan Vatikan tarihideki ilk Amerikalı Papa’nın Türkiye ziyareti.
Papa’nın iki şapkası var; ilki Katolik Hristiyanların “ekümenik”, yani küresel liderliği.
İkinci şapka ise, dünyanın en küçük ülkesi, Roma içinde sadece 0.44 km2 yüzölçümüne sahip olan Vatikan’ın “Devlet Başkanlığı”.
Papa 14. Leo Türkiye’ye yaptığı ziyarette bu iki “şapkayı” da ayrı ayrı kullandı. Ankara’daki temaslarında “devlet başkanı” olarak kabul gördü. İkinci “şapkası” olan Katoliklerin ruhani lideri olarak ise, Fener Rum Patriği Bartholomeos tarafından İznik ve İstanbul’da “ağırlandı”.
Papa, ziyaret sonunda Fener Rum Patriği Bartholomeos ile “ortak bildiri” de yayınladı. Böylece tüm dünyaya, Bartholomeos’un kendi “eşiti olduğu” mesajını verdi.
Trump yönetimi de zaten Bartholomeos’u Hristiyanlığın Ortodoks kesiminin “ekümenik”, yani “küresel” lideri olarak kabul ettiğini, Patriği bizzat Beyaz Saray’da -üstelik Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce- ağırlayarak göstermişti.
Tıpkı Papalık makamı gibi, Fener Rum Patrikhanesi’nin uluslararası alandaki etkisi de, hırslı siyasetçilerin uluslararası hesaplarında hep “kullanışlı” görüldü. Trump’ın durumu da farklı değil; Ukrayna ve Rusya’daki ezici Ortodoks nüfusu Fener Patrikhanesi üzerinden etkileyebilmek.
Bunun provası yakın zamanda yapıldı zaten; 15-16 Haziran 2024 tarihlerinde İsviçre’de düzenlenen Ukrayna Barış Zirvesi’ne Fener Rum Patriği de davet edildi. Oturduğu masaya ünvanı da “Ekümenik Patrik” olarak yazıldı. Aynı toplantıda Türkiye Cumhuriyeti adına hazır bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan o sırada herhangi bir ses çıkmadı. Ancak Türkiye’deki tepkiler üzerine, kuru bir Dışişleri açıklaması ile durum geçiştirildi.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun akıbetini ABD Büyükelçisi’nden öğrenmek
Amerikalı Papa’nın Türkiye’de Fener Rum Patriği’nin küresel imajını güçlendirdiği dönemde, Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi Tom Barrack’dan da kritik bir açıklama geldi. Barrack, 1971 yılından beri kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılacağını bilgisini paylaştı. Üstelik bir de bunun için tarih verdi: “Hedefimiz, Eylül 2026’da Heybeliada Ruhban Okulu’nu yeniden açmak.”
Böylece Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanı içindeki Ruhban Okulu’nun “ne zaman açılacağını” da Türk kamuoyu, kendi seçtiği hükümetten değil, Trump’ın Büyükelçisi’nden öğrenmiş oldu. Barrack’ın kullandığı dil de ilginç; “hedefimiz” diyor. Oysa ABD’nin bu konuda herhangi bir söz hakkı yok.
Barrack, Trump için çalışıyor; Dolayısıyla Trump’ın en önemli önceliği olan Ukrayna meselesini çözebilmek için her yola başvuruyor olması şaşırtıcı değil.
Asıl şaşırtıcı -ve ürkütücü olan- Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi egemenlik meselelerini yabancı Büyükelçiler’in inisiyatifine bırakmış izlenimi vermesi...