Bu hafta sadece Avrupa için değil, mevcut küresel finans sistemi açısından da kritik önemde.
Ukrayna savaşı, ABD'de Donald Trump'ın başkanlık koltuğuna oturması ile farklı bir yöne evrildi. Almanya Başbakanı Merz hafta sonunda yaptığı açıklamada bunu resmen ilan da etti; "Pax-Americana dönemi sona erdi. Artık Amerikalılar çok çok acımasızca kendi çıkarlarının peşinde koşuyorlar" diyen Merz, "tek kutuplu dünyanın bittiğini", çok kutuplu dünyaya geçiş yapıldığını da söyledi.
NATO Genel Sekreteri Rutte ise bir adım daha ileri giderek, "yeni bir dünya savaşının" yaklaşmakta olduğu mesajını verdi.
AB'de oy birliği ilkesi by-pass edildi
ABD'nin kendini geri çekmesiyle birlikte, Ukrayna'yı savunmak için yalnız kalan Avrupa ülkeleri, savaşı finanse etmek için Avrupa Birliği'nin en temel ilkelerinden birini by-pass etmekten kaçınmadılar. Moskova'ya yakın duran Macaristan ve Slovakya'nın oyu etkisiz kılınarak, Rusya'ya ait yaklaşık 210 milyar Euroluk varlığın süresiz olarak dondurulmasına karar verildi. AB, dondurulan Rus varlıklarının kredi olarak Ukrayna'ya kullandırılmasını da gündemine aldı.
Bunun için, AB'nin işleyişini belirleyen anlaşmada yer alan, ekonomik güçlüğe düşen herhangi bir üye ülkeye yardım edebilmek için oy birliğinin aranmamasını öngören 122'nci madde kullanıldı. Bu uygulamaya AB içinden itirazlar da gecikmedi; 122'nci maddenin "üye ülkeler yardım için" kullanılabileceği, ancak Ukrayna'nın AB üyesi olmadığını vurgulayan yorumlar birbiri ardına gelmeye başladı.
Rusya'nın yanıtı; Avrupa finans kurumlarına karşı dava
Malvarlıklarının dondurulmasına karşı Rusya'nın ilk tepkisi ise AB'yi finansal olarak içeriden vuracak bir adım atmak oldu; Rus Merkez Bankası, Avrupa'daki fonlarının doğrudan ya da dolaylı olarak kullanılmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu, egemenlik haklarını ihlal ettiğini açıkladı.
Rus varlıklarının yatırıldığı Avrupa bankalarını hedef alan Moskova, Rus fonlarının yatırıldığı ana kurumlardan biri olan Belçika merkezli Euroclear'a da Moskova'daki uluslararası tahkim mahkemesinde dava açtı.
Ülkesi AB kararlarında by-pass edilen Macaristan Başbakanı Victor Orban, Rusya malvarlıklarının kredi olarak Ukrayna'ya kullandırılmasının, para birimi olarak Euro'ya güveni sarsacağını, Araplar başta olmak üzere pek çok ülkenin Avrupa'daki yatırımlarını geri çekecekleri uyarısında bulundu. Orban, "Rus Merkezi Bankası eğer davayı kazanırsa ki yüzde 100 kazanır, kullandırılan Rus varlıklarının birileri tarafından geri ödenmesi söz konusu olur. Bu geri ödemeyi de, o paranın emanet edildiği Avrupa kurumları yapmak zorunda kalır" diye konuştu.
Rusya'nın hukuki yollara başvurması, Avrupa Birliği'nde zaten kırılgan olan kararlılığı da etkilemekte gecikmedi; Ülkesinde bulunan finans kurumu Rusya tarafından doğrudan hedef alınan Belçika Başbakanı Bart De Wever, Euroclear'daki değeri yaklaşık 185 milyar dolara varan Rus varlıklarının kredi teminatı olarak kullanılabilmesi için "risklerin paylaşılması" ve "güçlü hukuki bir zemin bulunması" gerektiğini söyledi. Belçika'nın bu çıkışına çok kısa süre içinde İtalya, Malta ve Bulgaristan da katıldı.
Bu hafta sadece Avrupa için değil, mevcut küresel finans sistemi açısından da kritik önemde;
Brüksel'de yapılacak AB zirvesinde, sadece AB'nin küresel finans alanındaki güvenilirliğini değil, Euro'nun geleceği de tartışılacak...