Turkcell, Google Cloud anlaşmasıyla ilgili konuşan Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, “Bu tarihi iş birliği, Google Cloud’un hiper ölçekli hizmetlerinin ilk kez sınırlarımız içinde yer alacağı anlamına geliyor. Türkiye stratejik bir dijital köprü olarak yükselecek, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’yu birbirine bağlayacak” dedi.
Biliyorsunuz önce 5G ihalesi gündemdeki yerini almıştı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun cümleleriyle, üç operatör, 700 MHz bandındaki 3 paket frekans için 1 milyar 280 milyon dolar, 3.5 GHz bandındaki 8 frekans paketi için 1 milyar 665 milyon dolar olmak üzere toplamda 2 milyar 945 milyon dolar teklif vererek frekans bantlarını almaya hak kazandı.
Böylece ihale bedeli KDV dahil 3 milyar 534 milyon dolara ulaştı. Ve yine bildiğiniz gibi işletmeciler 1 Nisan 2026 tarihinden itibaren 5G hizmetini sunmaya başlayacak.
Ekim ayındaki 5G ihalesinden yaklaşık bir ay sonra ise Turkcell, Google Cloud ile Türkiye’deki ilk hiper ölçekli bölgesel veri merkezini kurmak için anlaşma yaptı.
Kurulacak merkez, Google Cloud’un dünyadaki 42 hiper ölçekli veri merkezinden biri olacak.
Anlaşma kapsamında Google, yapay zekâ, veri depolama ve siber güvenlik gibi birçok hizmeti bölgesel üs olarak Türkiye’den sağlayacak. Turkcell, Google Cloud Bölgesi kurulumunda iş birliği yapmanın yanı sıra, bu bölgede sunulacak olan servislerin pazarlama ve satışından sorumlu olacak.
Nihayetinde bu işbirliği ile hem Türkiye’de dünya standartlarında dijital altyapının kurulması sağlanacak, hem şirketlerin dijital dönüşümünü hızlanacak ve yapay zekâ odaklı yeniliklerin önü açılacak hem de her büyüklükte şirket, startup ve kurum daha verimli bir şekilde inovasyon, ölçeklendirme ve iş yapma imkânına kavuşurken, Türkiye’nin dijital ekosistemi de güçlenecek.
Unutmadan, bu ortaklık kapsamında veri merkezleri ve bulut teknolojilerine Turkcell 1 milyar dolar, Google tarafı ise 2 milyar dolar olmak üzere toplam 3 milyar dolar yatırım yapılacak.
Geçtiğimiz iki ay içinde peşpeşe gerçekleşen bu milyarlarca dolarlık anlaşmaların ardından Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç ile Katar’da gerçekleşen GSMA toplantısı vesilesiyle biraraya geldik.
Biraz 5G, biraz bulut tekonolojileri; biraz Google işbirliği, biraz “dijital yeni dünya” üzerine yaptığımız sohbetin detayları aşağıda. Buyrun Dr. Ali Taha Koç’un gözünden Turkcell’i, Türkiye’yi ve dünyayı bekleyen dijital dönüşümün ana başlıklarına…
ZEKA ORKESTRATÖRLERİ
Günümüzde telekom operatörlerinin bağlantı sağlama gibi geleneksel rollerinin ötesine geçmekte olduğunu ifade eden Koç şöyle düşünüyor:
“Telekom operatörleri dijital ekosistemlerin mimarları haline gelmekte, dönüşümü mümkün kılmakta, inovasyonu teşvik etmekte ve toplumların daha akıllı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmelerini sağlamaktadırlar. Ağların, yapay zekanın ve bulut teknolojilerinin sadece insanları değil, milyarlarca akıllı ajanı, sensörü ve makineyi birbirine bağlayan akıllı bir ekosistem göreceğiz.
Bu, bizim gibi telekom operatörleri için hem bir zorluk hem de bir fırsattır. Geleneksel bağlantı sağlayıcılarından akıllı hizmet sağlayıcılara dönüşeceğiz. Yapay zeka algılama ve muhakeme alanlarında ilerledikçe, operatörler yapay zekayı fiziksel dünyaya bağlayan hayati öneme sahip gerçek zamanlı altyapıyı sağlayacak. Bu yeni çağda, operatörler yapay zekanın sinir sistemi gibi çalışacak ve ultra güvenilir, düşük gecikmeli bağlantı ve etik veri kullanımı sağlayacak.”
GSMA Intelligence’ın küresel operatör anketine göre; operatörlerin %42’sinin ağlarında yapay zeka veya makine öğrenimini zaten kullanmaya başladığını, %49’unun da bunu yapmayı planladığını anlatan Koç şu saptamayı yapıyor:
“Bu, telekom sektörünün %90’ından fazlasının yapay zekayı büyük ölçekte kullanıyor veya kullanmaya hazırlanıyor olduğu anlamına geliyor. Bu eğilimler, telekomünikasyonun artık sadece veri aktarımı ile ilgili olmadığını göstermektedir.
Telekomünikasyonun geleceğinin sadece bağlantıdan değil, zekanın koordinasyonundan da geçtiğini söyleyebiliriz. Mobil operatörler, küresel ekonominin ve çeşitli sektörlerin dijital sinir sistemi haline gelecektir.
Bu akıllı dünya, her sektörü yeniden tanımlayacak ve bağlantı, ortak bir kolaylaştırıcı unsur olacak.” Koç’a göre işte bu dönüşüm Turkcell’i artık sadece bir telekom şirketi olmaktan çıkarıyor; “bilişsel teknolojileri, otomasyonu ve sektörler arası akıllı çözümleri mümkün kılan bir teknoloji orkestratörüne dönüştürüyor.”
YAPAY ZEKADA DEPOLAMA İHTİYACI 500 KAT BÜYÜYECEK
Yakın gelecekte yapay zekâ için depolama ihtiyacının 500 kat büyüyeceğine dikkat çeken Koç, bunun üstesinden gelebilmek için zekâyı kullanıcıya ve makinaya daha yakın taşıyan dağıtık bulut-edge bilişim mimarilerine yönelmek gerektiğini hatırlatıyor. Gelişmiş veri merkezleri, edge bilişim yatırımları ve bulut iş birliği girişimleri ile Turkcell’in, bu dönüşümün yolunu açtığını vurgulayan Koç, sözü başlangıçta değindiğim Google işbirliğine getiriyor.
Bu noktada Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Demirhan ve ekibinin özverili çalışmalarının Google ile işbirliğinin gerçekleşmesinde çok önemli bir rol oynadığının altını çizen Ali Taha Koç, şunları söylüyor: “Bu tarihi iş birliği, Google Cloud’un hiper ölçekli hizmetlerinin ilk kez sınırlarımız içinde yer alacağı anlamına geliyor. Gelişmiş bulut, yapay zekâ, veri analitiği ve siber güvenlik yetkinlikleri artık Türkiye’de inşa edilen ve işletilen altyapı üzerinde çalışacak. Bu teknolojik bir dönüm noktasından fazlasını temsil ediyor. Ulusal dijital dönüşümümüzü hızlandırırken en büyük stratejik önceliklerimizden birini pekiştiriyor: Veri egemenliği.”
Anlaşmayla Türkiye’de her sektör için güvenli, düşük gecikmeli, yüksek performanslı dijital hizmetlerin kapısının açılacağını ve doğrudan küresel bulut ekosistemine entegre olunacağını anlatan Koç, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Müşterilerimiz, Google Cloud’un en gelişmiş araçlar ve platformlarına sorunsuz erişim sağlayacak ve böylece sadece yerel değil, küresel ölçekte de rekabet edebilecekler. Ve bu yeni bulut bölgesi hayata geçerken, Türkiye stratejik bir dijital köprü olarak yükselecek, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’yu birbirine bağlayacak ve bölgemizde teknolojinin geleceğini şekillendirecek…”
