Yirminci yüzyılın kitle turizmi anlayışı giderek geçerliğini yitiriyor. Gençler başta olmak üzere, yeni gezginler doğaya yakın, yerel kültüre saygılı, insana önem veren tesisleri tercih ediyorlar. Tatilin dış dünyanın karmaşasından uzaklaşmak, yenilenmek ve iyileşmek için fırsat sunması bekleniyor. Bu eğilim “Yavaş şehirlerin”, “Yavaş gastronominin” ve sürdürülebilir tesislerin değerini artırıyor.
Ülkemizde bu talebe en uygun bölgelerin başında Urla geliyor. Urla’da genç şeflerin açtığı restoranlar Michelin, Gault Millau gibi küresel rehberlerde yer buluyor. Adnan Menderes Havalimanı’na yalnızca 52 km uzaklıkta, İzmir, Alaçatı ve Seferihisar gibi merkezlere kısa sürüş mesafesinde olan Urla, verimli toprakları, bağ yolları, sakinliği ve doğallığıyla bir cennet vadediyor. Urla’daki yatırımcılar da projelerinde doğaya ve toprağa saygılı bir yaklaşımı ön plana alıyorlar.
Urla öncelikle ağaçlar ve bağlar demek. Her iki sözcük de akla Can Ortabaş’ı getiriyor.
Uzun yıllar boyunca tarım, bağcılık ve yerel üretimle iç içe çalışmış, Ege’ye duyduğu bağlılığı, yaşam biçimine dönüştürmüş bir isim Can Ortabaş.
1996 yılında Kuşçular Köyü’nde içinde asırlık zeytin ağaçları olan bir araziyi yaşlı bir köylüden satın alan Ortabaş, yıllar içinde bir cennet yaratmış. Uzbaş Tarım adındaki girişimiyle bahçe, peyzaj alanında ilerlemeyi seçerek, 2 bin dönümlük alanın yarısına ağaç dikmiş. Böylece Uzbaş Arboretum’u doğmuş. Bugün, yılda yaklaşık 150 bin kişinin ziyaret ettiği alanda, 54 ülkeden 2 bine yakın bitki-ağaç türü bulunuyor.
Arboretum girişimini, 2000’de Urla Şarapçılık’ın bağlarının ekimi ve 2010 yılında kurulan şaraphaneyle birlikte başlayan şarap üretimi izlemiş. Son olarak da konaklama alanında Selim Özgörkey ve Askar Alshinbayev’le birlikte KeyUrla projesine imza atılmış. Villalardan oluşan KeyUrla’da AnUrla isimli Michelin ve Gault Millau rehberlerinde yer alan iddialı bir restoranla birlikte, odağında üzüm bazlı terapilerin yer aldığı özel bir spa konsepti yaratılmış.
Geçtiğimiz hafta KeyUrla’nın Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Burçak Ersever, Kiraz İletişim Danışmanlığından Yeşim Aksoy ve İlknur Selimoğlu’yla birlikte, küçük bir basın grubu olarak buluştuğumuz toplantıda Can Ortabaş’tan yatırımlarının gerisindeki vizyonu dinledik.
Ortabaş, Urla’nın turizmi bina yatırımı olarak görmeyen girişimcilerinden. Vizyonu, dört mevsim yaşayan bir agro turizm modeli üzerinde kurulu. Ortabaş, öyküsünü “Burada geçen her şey doğayla geçen zamanın içinden çıktı. Acele etmeyen, yereli onurlandıran, toprağa ve ritme saygı duyan bir yaşam biçimini paylaşmak istedik,” sözleriyle ifade ediyor. Ortabaş, Urla’nın bir agro-turizm merkezi olmasını dilediğini ve KeyUrla’da konaklayanların diğer restoranlara gitmelerini özellikle tavsiye ettiklerini de ekliyor.
Urla’da birlikten kuvvet doğuyor
Urla Türkiye için özellikle uyum ve birlikte çalışma kültürü konusunda çok değerli bir örnek sunuyor. Bölgede 100’ü aşan sayıda restoran ve her mevsim ayrı güzellikte olan bağ yolları var. Ziyaretçiyi tesis içerisinde tutmayı önceleyen her şey dahil sisteminin aksine Urla’daki turizm yatırımcıları turistlerin bölgeyi keşfetmesini ve farklı deneyimlere açık olmasını hedefliyor.
Geçtiğimiz dönemde büyük ilgi gören Urla Bağ Yolu, Urla Otelciler Birliği’nin doğuşuna neden olmuş. Urla’da Bağ yolu ziyaretçilerinin konaklamak için Çeşme ve Alaçatı’da konaklamaları sayesinde bölgenin katma değeri daha da artıyor. Aynı şekilde, yiyecek içecek sektöründe de benzer gelişmeler yaşanıyor. Gastronomi yatırımcılar birleşiyor, birlikten kuvvet doğar ilkesiyle ilerliyorlar.
Yerel düşün yerel davran yaklaşımı
KeyUrla Ağa Han ödüllü mimar Han Tümertekin önderliğinde gerçekleşmiş. Tümertekin tesisi “Yerel taşlar ve el işçiliği, ışık ve gölgeyle sürekli devinen cephelerde çağdaş formlarla buluşuyor. Yapılar, pergola gibi eklentiler yerine ağaç gölgelerinin mekâna dönüştüğü, doğanın mimariyi yönlendirdiği bir anlayışla” tasarlamış.
İnşaatta kullanılan taşlar ve ahşap dokular, yerellik ve sürdürülebilirliği dikkate alarak seçilmiş. Villalarda yer alan bölge toprağının ruhunu yansıtan sanat eserleri de Urla ve çevresindeki kadın sanatçılar tarafından üretilmiş.
KeyUrla’da 24 villa, bağ manzaraları ve doğal peyzajla kesintisiz bir ilişki kuracak şekilde yerleştirilmiş. Her biri kendi manzarasına sahip. “Tavanın gökyüzü, duvarların ağaç dallarından oluştuğu mekânlar yaratmak istedik,” diyor mimar Han Tümertekin ve ekliyor: “Var olan yeşili mimarlığa entegre etmek değil, mimariyi bu yeşilin bir uzantısına dönüştürmek gerekiyordu.”
Sürdürülebilirlik: Tasarımla başlayan, yaşamla bütünleşen bir yaklaşım
Can Ortabaş, “KeyUrla’da sürdürülebilirlik tasarımın ve yaşamın ayrılmaz bir parçası. Proje daha fikir aşamasındayken, doğaya zarar vermeyen, onunla eş zamanlı nefes alan bir alan yaratma hedefiyle yola çıktık ”diyor.
KeyUrla’nın inşaatında kullanılan malzemelerin bölgenin toprağıyla, iklimiyle, dokusuyla uyum içinde olmasına özen gösterilmiş. Örneğin, dış cephelerde kullanılan Urla kireç taşı, tesise sadece 3-4 kilometre öteden çıkarıldığı için karbon ayak izi çok düşük. Yapıların yerleşimi, arazi üzerindeki doğal eğime ve mevcut bitki örtüsüne zarar vermeden, hatta var olan 350 ağacı koruyacak şekilde kurgulanmış.
Otelin bahçesinde 350 ağaçtan oluşan bir mini orman bulunuyor. Bahçe peyzajında, Uzbaş Arboretumu’ndan seçilen iklime uyumlu bitkilerle, minimum sulama gereksinimi olan ve yerel ekosisteme entegre olabilen bir flora oluşturulmuş.
Yerelliği yaşatan bir mutfak An Urla
Sürdürülebilirlik ilkesi gastronomi tarafında da ön planda yer alıyor. An Urla’da Şef Seray Öztürk danışmanlığında oluşturulan menüler yerel ve mevsimsel ürünlerle hazırlanıyor. Mutfağın şefi Ali Çakmak, uzak bölgelerden malzeme almıyor, bölgedeki üreticilerle doğrudan işbirliği içinde çalışıyor.
Danışman şef Seray Öztürk, menünün çıkış noktasını şöyle anlatıyor: “Urla ve çevresi çok kıymetli bir coğrafya. Denizden karaya, sahilden iç Ege'ye doğru uzanan belirgin ürün zenginliğini göz ardı edemezdik. Bu nedenle menüyü oluştururken uzaklara hiç bakmadık, bölgenin malzemeleriyle, hikâyeleriyle, köklerden gelen alışkanlıklarımızı düşünerek, tanıdık ama özenli, naturel bir mutfak kurguladık.”
UVA Wellness
KeyUrla’daki masaj ve terapilerde de yerellik ön planda. Masajlarda, Urla Sarapçılık bağlarında yetişen üzüm çekirdeklerinin yağı ve Uzbaş Arboretumu’nda yetişen aromatik bitkiler kullanılıyor.