ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı, Suriye’nin kuzeydoğusunu kontrol eden PYD-YPG’yi yeni dönemde de korumaya devam edeceklerini açıkça ifade etti. Suriye’deki mevcut, ancak kırılgan ateşkesin korunması gerektiğini belirten Rubio, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismini vererek, “ABD’de yönetimin el değiştirdiği bu dönem, daha önce varılmış uzlaşmaların ihlal edilmesi için bir fırsat penceresi olarak görülmemelidir…” ifadelerini kullandı.
Tüm dünya ABD’deki görev değişikliğini bekliyor. Bir önceki Başkanlık döneminde “farklı tarzını” ortaya koyan yeni ABD Başkanı Donald Trump, 20 Ocak’ta bu görevi yeniden devraldıktan sonra da şaşırtmaya devam edeceğinin ilk işaretlerini veriyor.
ABD’nin yönetim sistemi, her yeni Başkan ile birlikte ülkedeki üst düzey bürokrasinin de tümden değişmesini öngörüyor. Bu çerçevede, Demokrat Parti’ye mensup Başkan Biden’ın görevini Cumhuriyetçi Parti üyesi Trump’a devretmesiyle birlikte, daha ilk günden yaklaşık bin kişiyi kapsayan üst düzey bir bürokratik değişim yaşanacak Amerika’da.
Ancak Trump burada da “farklılığını” göstererek, bu değişimde sadece “Demokrat- Cumhuriyetçi” farklılığını değil, 2017-2021 yılları arasındaki başkanlığı süresince çalıştığı ve “vefasızlıkla” suçladığı pek çok isimle de çalışmayacağını, üstelik “ilginç” denebilecek ifadeler kullanarak açıkladı.
“KUŞ BEYİNLİ SAPIK, APTAL…”
Trump, Truth sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Cumhuriyetçi Parti içinde kendisine başkanlık için rakip olan Nikki Halley için “kuş beyinli”, bir önceki başkanlık döneminde ulusal güvenlik danışmanlığını yapan John Bolton için “bir kaya kadar aptal”, Cumhuriyetçi partinin önemli isimlerinden Dick Cheney için “vefasız” ve “savaş kışkırtıcısı”, Cheney’in eski Cumhuriyetçi senatörlerden olan kızı Liz Cheney için “sapık” sıfatlarını kullandı. Trump, çeşitli yakıştırmalarla andığı bu isimler ile, bir önceki Başkanlık döneminde yardımcısı olan Mike Vance ve daha pek çok eski üst düzey bürokratın adını anarak, bunlara yakın duran ya da bu kişilerden gelecek referanslarla kimseyi işe almayacaklarını duyurdu.
MARK RUBİO’DAN ANKARA’YA SALVO
ABD’nin yeni Başkanı, “Trump deliliği sendromundan muzdarip olduklarını” söylediği eski çalışma arkadaşlarına sosyal medya üzerinden sataşırken, atadığı Dışişleri Bakanı Mark Rubio da aynı saatlerde yeni dönemde izlenecek dış politikanın ayrıntılarını Amerikan kongresiyle paylaştı. Rubio’nun ABD Kongresi’ndeki görev onay oturumunda yaptığı açıklamalar, Trump kadar değişik bir üsluba sahip olmasa da, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı’nın da oldukça “açık sözlü” olduğunu gösterdi. Rubio’nun, Suriye’den bahsederken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adını özellikle anarak, Ankara’ya uyarılarda bulunması dikkat çekti.
Rubio Suriye konusundaki soruları yanıtlarken, önce ABD’nin izleyeceği politikanın temel parametrelerini ortaya koydu. Suriye’de Esad’ı devirerek Şam’da kontrolü ele geçiren HTŞ’den “şu anda FBI araştırmasına girseler, geçemezler” diye bahseden Rubio, Şam’da yönetimde olanların geçmişinin “güven vermediğini” söyledi. Rubio, buna rağmen Suriye’nin yeni yöneticileri ile çalışmak zorunda oldukları mesajını verdi. Trump’ın yeni Dışişleri Bakanı, ABD’nin görmek istediği Suriye’yi ise şu sözlerle anlattı; “IŞİD için bir oyun alanı olmayacak; Alevilerden Hristiyanlara kadar tüm dini azınlıklara saygılı; Kürtleri koruyan; İran’ın terörizmini Hizbullah’a, Lübnan’a göndermesine aracı olmayan bir Suriye…”
Amerikan yaptırımlarının Esad rejiminin düşmesinde doğrudan etkili olduğunu da söyleyen Rubio, yeni dönemde de bu kez “yaptırımların kaldırılması kozunun” Suriye’nin yeni yönetimi üzerinde etkili olarak kullanılabileceğinin işaretini verdi.
ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı, Suriye’nin kuzeydoğusunu kontrol eden PYD-YPG’yi ise yeni dönemde de korumaya devam edecekleri açıkça ifade etmekten kaçınmadı. Rubio şu anda Suriye’deki mevcut, ancak kırılgan ateşkesin korunması gerektiğini belirterek, “Erdoğan’a erkenden şu sinyali vermek gerektiğine inanıyorum; ABD’de yönetimin el değiştirdiği bu dönem, daha önce varılmış uzlaşmaların ihlal edilmesi için bir fırsat penceresi olarak görülmemelidir. Şu anda Suriye’de istikrar istiyoruz ki nasıl fırsatlar olduğunu görelim.”
Rubio’nun PYD-YPG’yi korumak için öne sürdüğü unsur ise kimse için sürpriz değil; ABD’nin atanmış yeni Dışişleri Bakanı, PYD-YPG’nin IŞİD militanlarını kontrol ettiği bölgede hapiste tutarak, IŞİD’in dağılmasında etkin rol oynadığından bahsetti.
ERDOĞAN’DAN KARŞI SALVO: BİZE BIRAKIN…
ABD’nin PYD-YPG’yi korumak konusundaki bu bilindik gerekçesine karşılık ise, Rubio’nun konuştuğu saatlerde bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. Erdoğan, Trump yönetiminin adını anmasa da, doğrudan Washington’a yönelik olduğu çok açık duran mesajında, Türkiye’nin IŞİD mahkumlarının tutulduğu hapishanelerin kontrolünü üzerine alabileceğini söyledi. Erdoğan, “Şayet Suriye’de ve bölgede DEAŞ tehdidinden gerçekten korkuluyorsa bu meseleyi çözme kudretine sahip en büyük güç Türkiye’dir. Herkes bölgeden elini çeksin, biz Suriyeli kardeşlerimizle beraber DEAŞ’ın da YPG’nin de, diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede keseriz” dedi.
Belli ki Trump yönetiminin en azından ilk aylarında Suriye’deki PYD-YPG varlığı Ankara ile Washington arasında “anlaşmazlık konusu” olmaya devam edecek. Konunun, AK Parti hükümetinin sabırsızlıkla beklediği, Trump-Erdoğan doğrudan teması ile çözülüp çözülemeyeceğini ise zaman gösterecek elbette.
Diğer yandan, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı’nın “Suriye’de ateşkes korunmalı” dediği, isim vererek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a uyarılarda bulunduğu saatlerde İsrail’in ise Suriye topraklarına yönelik hava saldırılarını sürdürmesi oldukça dikkat çekti. Rubio Kongre’de soruları yanıtlarken, İsrail uçakları da Suriye’nin Daraa ve Kuneytra kentlerindeki bazı hedefl ere hava saldırılarında bulundu. Ancak ABD’nin 20 Ocak’ta göreve başlayacak yeni Dışişleri Bakanı Rubio konuşmasında İsrail’in Suriye’de “bozduğu ateşkesten” hiç bahsetmemeyi tercih etti.
YENİ SURİYE’NİN AYRIMCI VERGİ KARARI
Türkiye, Suriye’deki yeni HTŞ yönetiminden özellikle ticaret konusunda pek beklediğini bulabilmiş değil. HTŞ yeni dönemde Türkiye ile ticarette vergileri yüzde 300 ila 500 arasında artırdığını açıklarken, Ürdün’le “gümrük birliğine” gitme kararı alması dikkat çekti. Bu durum, Suriye’nin inşasında kullanılacak pek çok malzemenin “sıfır gümrük” nedeniyle Ürdün’den alınmasının önünü açabilecek.
Ortadoğu’da ilk etapta Suriye meselesini Türkiye’nin “gözetimine” bırakacak gibi duran ABD’de havanın değişmeye başladığını söylemek mümkün. Trump yönetimi belli ki Ortadoğu’yu “zapt-ı rapt” altına almaya, burada İsrail’e daha geniş alan açmaya kararlı. Ortadoğu’nun hemen ardından ise Washington’un yüzünü bu kez Uzak Asya’ya, Çin’e döneceğinin pek çok işareti mevcut.
Rubio da Kongre’deki görev onay oturumunda yaptığı konuşmalarda, yeni dönemde Trump yönetiminin Çin’e karşı da “şahin” politikalar izleyeceğinin mesajlarını da verdi.
ABD’nin 10 yıl daha mevcut politikalara devam etmesi halinde, Çin’e tümden bağımlı hale gelme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Rubio, “bu durum kabul edilemez” dedi. Rubio senatör olarak görev yaptığı dönemde de ABD’de Çin’e karşı daha “şahin” politikalar izlenmesini savunan bir politikacı olmuştu.
Nitekim ABD’nin yeni Başkanı Trump da Çin’e yeni gümrük vergileri koyma taraftarı olduğunu daha önce açıklamıştı.
Rubio, Ukrayna’daki savaşın ise “karşılıklı tavizler verilerek” sonlandırılmasına çalışacaklarını vadetti. Belli ki Ortadoğu’da sular durulduktan sonra Trump yönetiminin hedefine iyiden iyiye Çin yerleşecek.