Suriye konusundaki kötü kehanet, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'ya ait.
Rubio, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, aynen şunları söyledi; "Değerlendirmemiz, karşı karşıya bulunduğu sınamalar göz önünde bulundurulduğunda, Suriye'deki geçiş yönetiminin aylar değil, belki haftalar içinde potansiyel bir çöküş ve devasa boyutta, tam ölçekli bir iç savaşın eşiğinde olduğu, ülkenin parçalara ayrılabileceği yönündedir."
Amerikan Dışişleri Bakanı'nın yine HTŞ lideri Colani (yeni adıyla Ahmet El Şara) ve ekibi hakkındaki şu sözleri de kritik önemdeydi: "Kötü haber şu ki, Suriye geçiş yönetimindeki isimler FBI’ın güvenlik soruşturmasından geçemediler."
Oysa, Colani'nin bizzat Amerikalılar tarafından "korunup, yetiştirildiği", önemli görevlerde bulunmuş iki ayrı ABD yetkilisi tarafından açıklandı geçen hafta; Trump'ın ilk başkanlık dönemindeki Suriye temsilcisi Büyükelçi Jim Jeffrey de, ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford da Colani ile yıllar öncesinden temas içinde olduklarını ayrı ayrı yer ve toplantılarda dile getirdiler.
Amerikalılar belli ki kendilerinin kurduğu, ancak çökme olasılığı büyük olan bu karmaşayla "ellerini kirletmek" istemiyorlar. ABD Başkanı Donald Trump'ın, Suriye meselesini "Türkiye'ye havale ettiğini" birkaç kez açık açık söylemesini bu açıdan okumak yanlış olmaz.
Nitekim Rubio da, ABD'nin böyle bir ortamda Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açmaya niyeti de olmadığını, ilişkilerin Ankara'daki Amerikan Büyükelçiliği üzerinden yürütüleceğini söyledi.
PYD-YPG Öcalan çağrısını üzerine alınmıyor, PJAK silah bırakmıyor
MİT Başkanı İbrahim Kalın Şam'da, Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ABD'de, PYD-YPG'nin de PKK'nın izinden giderek silah bırakması için görüşme üzerine görüşme yapıyorlar. Ama nafile; PYD-YPG, Abdullah Öcalan'ın "PKK kendini feshetsin, silah bıraksın" çağrısını üzerine alınmış görünmüyor.
Sadece PYD-YPG de değil; PKK'nın İran bağlantılı örgütü PJAK da silah bırakmayacağını resmen açıkladı. "Terörsüz Türkiye" sürecinde, en azından dışarıda, işler pek iyi gitmiyor.
Ukrayna süreci de "Vatikan'a emanet..."
Türkiye'ye, kuzeyindeki sıcak çatışma ortamından da iyi haber yok;
İstanbul'daki Rusya-Ukrayna görüşmelerinde ilerleme sağlanamadı. ABD Başkanı Trump, Rus Lider Putin’le iki saati aşan telefon görüşmesinden sonraki açıklamasında, Ukrayna görüşmelerinde ev sahipliği için yeniden İstanbul yerine, Vatikan'ı işaret etti.
İşin ilginci, Trump, Putin’le görüştükten sonra İtalya’dan Finlandiya’ya, AB’den Almanya ve Fransa’ya kadar herkesi aradığını da açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir temastan ise söz etmedi.
Şimdi Ankara'daki yetkililerin oturup, neden Türkiye'nin yeni süreçte devre dışı kaldığını düşünmesinin zamanı.
Küçük bir ipucu; Diplomaside jestler önemlidir. Ukrayna Lideri Zelensky için Ankara'da gerçekleşen karşılamada, Ukrayna'ya silah tedarik eden Türk şirketlerin temsilcilerin de resmi heyet içinde yer almalarının Putin'i rahatsız etmiş olabileceğini tahmin etmek herhalde yanlış olmaz...