ABD yönetimi Suriye'nin "toprak bütünlüğünün korunması" konusunda Türkiye ile aynı fikirde. Ancak bu "toprak bütünlüğü" içinde oluşturulacak idari sistemin Suriyeliler tarafından kararlaştırılmasını savunuyor.
Donald Trump ABD Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra Washington, Suriye meselesine büyük ölçüde "Türkiye'nin gözünden de bakar" hale geldi.
Diplomatik trafik çok hızlı; Antalya'da, İstanbul'da, Washington'da Amerikalı ve Türk yetkililer Suriye konusunda toplantılar düzenliyorlar. Ancak tüm bu görüşme trafiğine rağmen Ankara-Washington hattında hâlâ kritik pürüzler var.
ABD, yabancı uyrukluları hükümette istemiyor
Ankara-Washington hattındaki en büyük görüş ayrılığı "yabancı savaşçılar" üzerine.
Colani-El Şara, Şam'da yeni hükümeti kurarken, eski silah arkadaşlarını unutmadı; HTŞ'nin içinde yer alan ya da iş birliği yapan yabancı savaşçıların kimi vali, kimi de üst düzey bürokrat olarak atandı.
Ancak ABD yönetimi, "Suriyeli olmayanların hükümette ve bürokraside olmaması gerektiği" konusunda ısrarlı. Ankara ise bu konuda ısrarcı olunmamasını istiyor. Ankara, Colani-El Şara'nın atadığı yabancı uyruklu eski militanların görevden alınmasının, bu kişilerin "silahlarını" Şam yönetimine döndürmesinden endişe ediyor. Türk yetkililer Amerikalı muhataplarına "El Şara'ya zaman tanıyın" mesajı veriyor.
YPD-YPG'nin akıbeti ne olacak?
Ankara ile Washington arasında Fırat'ın doğusunu kontrol eden PYD-YPG'nin -Washington'un adlandırmasıyla Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG)- akıbeti konusunda da tüm pürüzler aşılmış değil.
ABD yönetimi Suriye'nin "toprak bütünlüğünün korunması" konusunda Türkiye ile aynı fikirde. Ancak bu "toprak bütünlüğü" içinde oluşturulacak idari sistemin Suriyeliler tarafından kararlaştırılmasını savunuyor. "Suriye Anayasası'na karışmayacağız" diyen Washington, diğer yandan da sürekli "Suriye'deki azınlıkların hakları korunmalı" mesajı veriyor.
PYD-YPG'nin geçen ay Kamışlı'da yaptığı Kürt zirvesinde, "azınlık haklarından" ne anladığı, toplantı sonunda yayınlanan bildiride ortaya çıkmıştı. Kamışlı bildirisindeki "adem-i merkeziyetçi yapı" talebini, özerkliğe, hatta federasyona kadar uzatmak mümkün. Nitekim PYD-YPG yetkilileri de "federal yapıdan" bahsetmeye başladılar bile.
Türkiye'de Öcalan üzerinden yürütülen "terörü bitirme" sürecine rağmen, AK Parti-MHP ittifakı ise Suriye'de Kürtler'e verilecek bir özerklik ya da federasyona -henüz- razı değil.
İsrail'in durumu
Ankara-Washington hattında İsrail'in Suriye'deki varlığı konusunda da uzlaşma yok; ABD yönetimi her fırsatta "İsrail'in haklı endişelerinden" bahsediyor. Türkiye'nin beklentisi ise Washington'un İsrail üzerindeki etkisini kullanıp, Suriye'nin altyapısına ve üniter yapısına zarar vermesini önlemesi.
ABD ise, İsrail ile Türkiye'nin arasını yapma derdinde. Bunda yol alındığı da ortada;
Geçen hafta Türkiye ve İsrail arasında, Suriye'deki gerginliğin çatışmaya dönüşmemesi için bir "sıcak temas hattı (kırmızı telefon hattı)" kuruldu.
Ankara ve Washington'un üzerinde en çok uzlaştıkları konu ise Suriye'de yeni hükümetin "çok kırılgan" olması. Colani'nin sürpriz bir ziyaretle Türkiye'ye gelmesi de ABD Dışişleri Bakanı Rubio'nun "Suriye'de haftalar içinde iç savaş çıkabilir" cümlesi de Trump'ın Suriye'ye yaptırımları kaldırması da bu yüzden...