Trump'ın yaptırımları kaldırmasının Suriye'de Fırat'ın doğusundaki PYD-YPG yapılanmasını "dağıtacağını" umanlara pek kulak vermemek lazım.
ABD Başkanı Trump'ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretini Ortadoğu'ya yönelik İsrail-ABD vizyonunun "taçlandırılması" olarak okumak mümkün.
Şöyle ki;
Trump, Suriye'de Şam'ın kontrolünü ele geçiren HTŞ Lideri Colani -şimdiki adıyla Ahmet El Şara- ile Suudi Arabistan'da bizzat görüşerek, ABD'nin Suriye yaptırımlarını kaldırdığını açıkladı. Böylece Colani, ABD'nin "en çok aranan teröristler listesinden" çıkarılmış oldu. Ancak buna karşılık Trump'ın öne sürdüğü şartları kabul etti.
- İsrail'i tanımasına ilişkin İbrahim anlaşmalarına Suriye de taraf olacak.
- Tüm yabancı teröristler, özellikle de Hamas temizlenecek.
- Colani içinden çıktığı, ancak daha sonra ters düştüğü IŞİD'le mücadele edecek.
Şam'daki yönetim, İsrail için "tehdit" olmaktan böylece resmen de çıkarılmış oldu.
Colani'nin böyle bir anlaşmaya imza atması da sürpriz görülmemeli; Trump'ın ilk başkanlık döneminde ABD'nin Suriye özel temsilciliğini yapan Büyükelçi Jim Jeffrey'nin yaptığı "Amerika'nın El Şara ile ilişkisi, adının Al Colani olduğu ve onu Esad'dan koruduğumuz zamanki kadar eskidir" açıklaması, Colani-El Şara'nın gerçekte kim için çalıştığını ortaya koyar nitelikte.
Suriye’de böl-yönet politikası
Trump'ın yaptırımları kaldırmasının Suriye'de Fırat'ın doğusundaki PYD-YPG yapılanmasını "dağıtacağını" umanlara da pek kulak vermemek lazım. Nitekim bizzat Dışişleri Bakanı Fidan'ın geçen hafta yaptığı şu açıklama kritik önemde;
"YPG’nin Suriye rejimiyle yaptığı anlaşmayla, sınırların Suriye ordusu tarafından korunması ve YPG’nin dağıtılması bekleniyordu. Bu yüzden anlaşmaya olumlu baktık. Ancak Suriyeli muhataplarımızdan, YPG’nin bu çerçevede beklenen adımları atmadığını öğrendik..."
Güneyinde İsrail korumasındaki Dürzi bölgesi, kuzeyinde ABD korumasındaki PYD-YPG bölgesi ile, Suriye'nin ABD-İsrail ikilisinin "böl-yönet" politikasına kurban gittiğini söylemek yanlış olmaz.
Libya'ya da "İsrail'i tanı" baskısı
Benzer bir süreç Libya'da da işliyor;
Trablus'taki geçici hükümetin ülkedeki tüm silahlı grupları kontrol altına alma hamlesi Başkent Trablus'ta büyük gösterileri tetikledi. Dibeybe hükümetindeki bakanlar da teker teker istifa etmeye başladı.
Bunlar yaşanırken Trump'ın "Kissinger'ı" Steve Witkoff'dan, "ABD'nin Libya'da da başarılı olduğunu çok yakında göreceksiniz" açıklamasının gelmesi manidar. Hem zayıflayan Dibeybe hem de Dibeybe'nin yerine oturmak için fırsat kollayan, Libya'nın doğusunu kontrol eden Hafter, İsrail'le kapalı kapılar ardında ilişki kurma peşinde. İsrail'le gizli ilişkiler sürecini Dibeybe damadına, Hafter de oğluna emanet etmiş durumda. Aracı ise Trump'ın son Ortadoğu turunda ziyaret ettiği ülkelerden Birleşik Arap Emirlikleri.
Tüm bu gelişmelere bakınca, Türkiye'de PKK elebaşı Öcalan üzerinden yürütülen süreçte, PKK'nın silah bırakırken ortaya koyduğu "Lozan şartının" Türkiye'yi nerelere götürebileceği açık. Dikkatli olma zamanı.