ABD'nin Suriye'ye ilişkin planında, SDG'nin Şam merkezli orduya katılması karşılığında, Türkiye'nin de Suriye'deki askeri varlığını "sınırlandırması" koşulu göze çarpıyor.
ABD-İsrail ikilisinin -elbette perde arkasında Avrupalı ülkelerin de desteğiyle- Suriye için öngördükleri gelecek belli oldu.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack her ne kadar "Suriye üniter bir devlet olacak" dese de, ülkenin güneyinde, İsrail etkisi altındaki bölgede adı konmadan bir "özerk yapı" oluşturulması karara bağlandı.
Dürziler için fiili özerk bölge...
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin iddiasına göre İsrail-Suriye anlaşmasında özetle şunlar var:
- Şam'daki HTŞ yönetimi "ülkenin tümünü kontrol etme" iddiasından geri adım atarak, Süveyda'dan çekilmeyi kabul etti. Süveyda'da güvenliği Dürzi güçleri sağlayacak.
- Süveyda'da yerel konseyler kurulacak ve hizmetler bu konseyler aracılığıyla yürütülecek
- Süveyda'daki Dürzi köyleri aşiret güçlerinden de arındırılacak. Bunun gerçekleşip gerçekleşmediğini kurulacak Dürzi silahlı heyetleri kontrol edecek. Bu heyetler doğrudan ABD'ye rapor verecek. Anlaşmanın garantörü ABD olacak.
- Yine İsrail'e komşu Kuneytra ve Dera’da tam silahsızlandırma sağlanacak ve bu bölgelerin sakinlerinden, ağır silah taşımamaları şartıyla, yerel güvenlik komiteleri oluşturulacak.
- Süveyda'ya Suriye hükümetine bağlı hiçbir kurum veya kuruluş giremeyecek. İnsani yardımlar BM kuruluşları aracılığıyla gerçekleştirilecek.
Eğer iddialar doğruysa, bu anlaşmanın anlamı şu; İsrail Suriye'de tam olarak istediğini aldı. "Özerk bölge" adı konmadan, Süveyda'da fiili olarak bir özerk yönetim oluşturuldu.
PYD-YPG ne olacak?
Amerikan yönetimi, Suriye'nin kuzeydoğusunu kontrol eden PKK terör örgütü bağlantılı PYD-YPG'ye (ABD'nin koyduğu isimle Suriye Demokratik Güçleri- SDG) ise, Suriye milli ordusuna katılma baskısı yapıyor. Yine Paris'teki SDG-Şam görüşmelerinin ana gündemi, SDG'yi Kürtler için bazı kültürel haklara razı edip, elindeki silahlı güçleri dağıtmak. SDG ise hala -adı konmuş ya da konmamış- özerklik için direniyor.
Eğer SDG'nin Şam'la uzlaşıp, Suriye milli ordusuna dahil edilmesi kotarılabilirse, bundan en büyük kazancı Türkiye'nin sağlayacağı açık. Ancak zemin çok kaygan; "kolaylaştırıcı" adı altında görüşmeleri yürüten ABD ve Fransa ise güvenilmez. Elbette perde arkasından İsrail'in Suriye'nin kuzeydoğusunda da, tıpkı Süveyda'da olduğu gibi bir özerk bölge istediği de sır değil.
Türkiye'ye Suriye'de üs yok
ABD'nin Suriye'ye ilişkin planında, SDG'nin Şam merkezli orduya katılması karşılığında, Türkiye'nin de Suriye'deki askeri varlığını "sınırlandırması" koşulu göze çarpıyor.
Suriye'den Ankara'ya geçen hafta gelen "askeri destek" talebine Türk tarafı "evet" yanıtı verdi. Ancak AK Parti hükümetine yakın gazeteciler bu desteğin "askeri eğitim" düzeyinde kalacağını yazıp çizmeye başladılar bile. Oysa yakın zamana kadar Suriye'de Türkiye'nin iki yerde askeri üs kuracağı haberleri, bu yerlerin tam koordinatları da verilerek, yapılıyordu.
İsrail'in Türkiye yerleşmesin diye havadan bombaladığı bu üsler, şimdilik "rafa kaldırılmış" görünüyor. Eğer gerçekleşirse, bunu da herhalde Türkiye'nin Suriye'deki "geri adım" hanesine yazmak gerek.