Rawest Araştırma’nın 14 Mayıs seçimleri yıldönümünde yürüttüğü araştırmanın bulgularına göre 2024 yerel seçimlerinde birinci parti olan CHP’nin birinciliği devam ederken oyları %34,5 ile önemli bir eşiği aşmış görünüyor.
Bu satırları kaleme alırken, bir taraftan İsrail-İran savaşının yansımaları, diğer taraftan Ekrem İmamoğlu’nun başsavcı Gürlek’e “hakaret” davasındaki gelişmeler tartışılıyordu…
Gelin bu tartışma konularını biraz irdeleyelim…
Önce Rawest Araştırma’nın 14 Mayıs seçimleri yıldönümünde yürüttüğü araştırmanın bulgularına bir göz atalım.
14 Haziran tarihi itibarıyla kuruluşun sosyal medya hesabından paylaşılan bu araştırmada her dört seçmenden biri bu pazar bir seçim olsa oy kullanmayacağını yahut kararsız olduğunu belirtiyor.
Kararsızların dağıtıldığı tablo 2023 seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında en çarpıcı değişimin CHP oylarında olduğu görülüyor.
- 2024 yerel seçimlerinde birinci parti olan CHP’nin birinciliği devam ederken oyları %34,5 ile önemli bir eşiği aşmış görünüyor.
- AK Parti, kararsızların dağıtıldığı tabloda 1,5 puanlık bir kayıp yaşıyor.
- MHP 1,7 puan oy kaybı yaşarken, İYİ Parti oylarının üçte ikisini kaybediyor.
- DEM Parti ise 2023 seçimlerinde aldığı oyu koruyor.
Öte yandan aynı araştırmada parti tercihlerinde dörtte bir civarında olan kararsız veya sandığa gitmeyecek seçmen oranı, söz konusu cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunda %13,6’ya geriliyor.
Kararsızlar dağıtıldığında, “Muhtemel bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı mı yoksa rakibini mi desteklersiniz?” sorusunun cevaplarına göre Erdoğan’ı destekleyeceklerin oranı %43,8.
Bu oran, Erdoğan’ın 2023 seçimine kıyasla yaklaşık 9 puanlık bir oy kaybı yaşadığı anlamına geliyor. Kararsızlar dağıtıldığında katılımcıların %56,3’ü de ikili bir yarışta Erdoğan’ın rakibini destekliyorlar. Bu oran da Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda aldığı oydan 8 puan fazlasına denk geliyor.
Üstünde durulması gereken iki nokta var burada.
Birincisi; dünyanın en yüksek 6’ncı enflasyonuna, en yüksek 2’nci yüksek faizine sahip ülke Türkiye. Öte yandan 2005 yılında 200 liraya 140 Euro alabiliyordunuz. Şimdi ancak 5 Euro alabiliyorsunuz. Bununla birlikte dünyadaki ilk 500 üniversite arasında Türkiye’den hiçbir üniversite yok. İlk bindeki sayı da 18’den 11’e düşmüş. Ama iktidar partisinin oyu keskin bir düşüş göstermiyor.
İkincisi; Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik rakamlarda Erdoğan’ın karşısındaki aday kim olursa olsun yüzde 56 gibi bir oy oranına ulaşıyor. Bu da muhalefet kanadında gözlerin kimin aday olacağına çevrilmesine yol açıyor. Gözlerin çevrildiği yerde de CHP Kurultayı’na ilişkin dava duruyor.
Konu söz konusu dava olunca birbirinden farklı açıklamalar da havada uçuşuyor. Kayyım mı atanacak, bir önceki yönetim tekrar göreve mi gelecek, kim göreve gelirse gelsin kısa sürede yeni bir kurultaya mı gidilecek, eylül ayında başlayacak ilçe kongreleri ile kurultay bir sonraki yıla mı sarkacak, yoksa iktidar kanadı için CHP’nin iç karmaşasının yaratacağı avantajı kullanmak üzere dava süreci uzayacak mı, gerek kurultay davasında gerekse İBB davalarında siyaset yasağı kararları çıkacak mı, Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmeleri nedeniyle farklı ittifaklar söz konusu olabilir mi?
Yalnız bütün bu sorular gösteriyor ki ana muhalefetin kendi içinde derlenip toparlanması gerekiyor.
Geçtiğimiz günlerde BBC Türkçe'ye konuşan eski bir parti yöneticisi, Kılıçdaroğlu'nun dönmesi halinde "hemen kurultay kararı almayacağını" savunmuş ve gerekçelerini şöyle anlatmıştı: "Mahkeme kararının nasıl olduğu önemli. Kemal Bey, kaldığı yerden devam edecekse, partiyi güvenli limana götürmeden kurultay kararı almaz. Çünkü yolsuzluk, rüşvet iddiaları nedeniyle parti büyük yara aldı, alıyor. Bazı milletvekilleri ve parti yöneticileri ile ilgili siyasi yasak isteniyor. Partinin bir envanter çıkarması ve hasar tespiti yapması gerekiyor."
Nitekim Kılıçdaroğlu da geçen sene Hacı Bektaş Veli'yi anma törenlerinde "İhanetten ve menfaatperestlerden arınacağız" mesajı vermişti.
Bugüne dönersek, bugün itibarı ile Kemal Bey’in yeniden aday olmayacağı, partinin derlenip, toparlanma ihtiyacı için çaba göstereceği değerlendirmesi yapılıyor.
Öte yandan AK Parti organlarında yapılan toplantılarda anketlerde 2’nci parti çıkmaları tartışma konusu bile yapılmıyor. Kimse bunu bir panik ya da sıkıntı nedeni olarak görmüyor. CHP’nin kalabalık mitingleri, Özgür Özel’in performansı da AK Parti’nin strateji toplantılarının bir gündem maddesi değil. İktidar kanadının gündeminde ekonomik sıkıntılar, “terörsüz Türkiye” hamlesinin yansımaları ilk sırayı alan konular.
Orta doğu savaşı ve “terörsüz Türkiye” başlıklarının iktidar ve muhalefetteki tartışmaların içindeki yeri ise bir dahaki yazıya…