Avrupa Birliği’nin yayımladığı nihai CBAM belgeleri, 2026 öncesi “bekle-gör” döneminin sona erdiğini gösteriyor. Gömülü karbon hesabından sertifika fiyatlamasına kadar netleşen uygulama detayları, AB’ye ihracatta asıl riskin maliyet değil; veri, şeffaflık ve yönetişim eksikliği olduğunu ortaya koyuyor.
Avrupa Birliği (AB), dünya iklim politikasında yeni bir döneme giriyor. AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), yalnızca bir gümrük vergisi değil; iklim hedeflerini ticaret politikasıyla bütünleştiren ilk büyük düzenleme olarak tarihe geçiyor. 2026’da tam uygulanmaya başlayacak mekanizma, sanayi maliyetlerini, küresel üretim zincirlerini ve ticaret akımlarını doğrudan etkileyerek küresel iklim hedeflerine ulaşma stratejisinde yeni bir eşik oluşturuyor. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması uygulama detaylarını ortaya koyan yasal düzenlemeler ve ilgili raporlara ilişkin nihai belgeler Avrupa Komisyon tarafından yayımlandı. SKDM’nin nasıl işleyeceğine odaklanan detaylarda öne çıkan noktalar şöyle.
Gömülü karbon hesabı CBAM’ın omurgası
Açıklanan çalışmanın merkezinde, ithal edilen ürünlerin üretim sürecinde ortaya çıkan “gömülü karbon emisyonlarının” nasıl hesaplanacağı yer alıyor. AB, bu hesaplamada önceliği üretici firmaların gerçek, ölçülmüş ve doğrulanmış emisyon verilerine veriyor. Ancak veri sunulamaması halinde devreye girecek varsayılan emisyon değerleri, özellikle yüksek tutuluyor. Bu varsayılan değerler, ilgili ürün grubunda en kirli üretim yapan yüzde 10’luk dilimi referans alıyor. Mesaj net: Emisyon verisini şeffaf biçimde paylaşmayan üretici, daha yüksek karbon maliyetine katlanmak zorunda kalacak.
Geçiş dönemi raporlama var, yaptırım yok sanılması
2023–2025 yılları SKDM’de “geçiş dönemi” olarak tanımlansa da açıklanan çalışma, bu sürecin yalnızca sembolik bir hazırlık evresi olmadığını ortaya koyuyor. Bu dönemde ithalatçılar için raporlama yükümlülüğü zorunlu. Eksik, hatalı ya da gecikmeli bildirimler idari yaptırımlara konu olabiliyor; tekrarlanan ihlallerde ise ithalatın askıya alınması dahi gündeme gelebiliyor. Dolayısıyla geçiş dönemi, fiilen 2026’da başlayacak mali yükün provasını temsil ediyor.
CBAM sertifikası ETS fiyatına birebir bağlı
Çalışmanın netleştirdiği bir diğer kritik unsur, SKDM sertifikalarının fiyatlama mekanizması. Buna göre SKDM sertifikalarının bedeli, AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında oluşan haftalık ortalama karbon fiyatına endeksleniyor. Bu yapı, SKDM’nı dinamik ve değişken bir maliyet kalemine dönüştürüyor. ETS fiyatlarındaki dalgalanma, ithal ürünlerin maliyetine doğrudan yansıyor. Karbon fiyatı yükseldikçe, AB pazarına giriş daha pahalı hale geliyor.
Ücretsiz tahsisler azaldıkça CBAM sertleşecek
Açıklanan detaylar, SKDM’nın geçici bir araç değil, giderek sertleşecek kalıcı bir sistem olduğunu gösteriyor. AB içinde bazı sektörlere tanınan ücretsiz emisyon tahsisleri, 2026’dan itibaren kademeli olarak azaltılacak ve 2034 itibarıyla tamamen kaldırılacak. Aynı takvimle paralel şekilde SKDM yükümlülükleri artacak. Bu senkronizasyon, AB içi üretici ile ithalatçı arasındaki karbon maliyet farkını tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Muafiyet ülkeden değil, karbon sisteminden geliyor
Çalışma, SKDM’de sıkça yanlış anlaşılan bir noktayı da netleştiriyor: Mekanizma ülke bazlı bir ayrım yapmıyor. SKDM ithalatın geldiği ülkeye değil, o ülkede uygulanan karbon fiyatlandırma sistemine bakıyor. Eğer ihracatçı ülke, AB ETS’ye eşdeğer bir karbon fiyatı uyguluyorsa, bu bedel SKDM yükümlülüğünden düşülebiliyor. Bu yönüyle CBAM, küresel ölçekte karbon fiyatlamasını teşvik eden güçlü bir araç işlevi görüyor.
Kapsam bugünküyle sınırlı kalmayacak
Mevcut uygulamada SKDM; demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen sektörlerini kapsıyor. Ancak açıklanan çalışmada, bu listenin nihai olmadığı açıkça ifade ediliyor. Özellikle dolaylı emisyonlar, alt ürün grupları ve ETS kapsamındaki diğer sektörlerin ilerleyen yıllarda mekanizmaya dahil edilmesi ihtimali güçlü. Bu durum, SKDM’ın etki alanının zamanla genişleyeceğine işaret ediyor.
En büyük sınav maliyet değil, veri ve yönetişim
Çalışmanın satır aralarında verilen en güçlü mesajlardan biri, SKDM’ın asıl sınavının karbon fiyatı değil, veri yönetimi ve kurumsal kapasite olduğu. Şeffaf, izlenebilir ve doğrulanabilir emisyon verisi sunamayan şirketler için risk yalnızca artan maliyet değil; AB pazarından dışlanma, tedarik zincirinde kopuş ve finansmana erişimde zorlanma anlamına geliyor. SKDM, şirketleri teknik olduğu kadar yönetsel bir dönüşüme de zorluyor.
