Gazze ve Suriye’deki bilinmezler gündemde. Beyaz Saray’dan çıkan plan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump için büyük riskler barındırıyor. Erdoğan, Hamas üzerindeki sorumluluğu üstlenirken, Trump Gazze üzerinden “barış deneyini” başlatıyor; Siyasi riskler ve bilinmezler Beyaz Saray’dan İstanbul’a uzanıyor.
ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beyaz Saray'daki buluşmasının sonuçları yavaş yavaş beliriyor.
Her iki taraf açısından da büyük risklerle dolu sözler verilmiş, planlar yapılmış gibi; Hem Gazze için, hem de Suriye'nin geleceği üzerine.
Trump “savaşları sona erdireceğim” sözünü tutma telaşında; “Ukrayna olmadı, Gazze'yi deneyelim”.
İşin ucundaki beklenti ise, Obama'nın aldığı (niye verildiği bunca yıl sonra hala esrarını koruyan) Nobel Barış ödülü.
Erdoğan'ın altına girdiği "Hamas yükü"
Erdoğan açısından siyasi risk çok daha büyük; Bir dönem “Kuvayı Milliye” benzetmesi yaptığı Hamas'a, şimdi önce silah bıraktırıp, ardından dağıtma yükünü üstlenmiş durumda.
MİT Başkanı Kalın'ın önce Doha'da, ardından Mısır'daki “Hamas'ı Trump'ın barış planına ikna etme” görüşmelerine bizzat katılması bundan. Oysa AK Parti Hükümeti yakın zamana kadar Filistin'in tanınan Devlet Başkanı Abbas'ı kırmak pahasına, Gazze'nin geleceğini Hamas üzerine kurma planları içindeydi.
Alınan siyasi riske rağmen, Trump'ın planı, barışa varacak yolda pek çok “mayını” da barındırıyor; Ya Hamas rehineleri salıverdikten sonra İsrail Başbakanı Netanyahu -daha önce çok kez yaptığı gibi- bir maraza çıkarıp, soykırıma varan operasyonlara geri dönerse? Trump Amerikası'nın Netanyahu üzerinde pek bir etkisi olmadığı yakın geçmişte görülmedi mi? Üstelik ABD'de önümüzdeki yıl da Kongre'yi büyük ölçüde yenileyecek ara seçimler de yaklaşmakta.
Bir başka soru işareti, Hamas “kenara çekildiğinde” Gazze'yi kimin yöneteceği üzerine; Trump'ın planında “Filistinli teknokratlar yönetimi”, onun üstünde de kendisinin ve Irak-Afganistan müdahalelerindeki rolü hala hafızalardaki İngiltere Eski Başbakanı Tony Blair'in de yer alacağı “asıl yönetim komisyonu” olacak. Gazze'nin “Ortadoğu'nun Rivierası” yapılması konusundaki Trump planına giden en sağlam yol bu olmalı.
Hamas da Trump planına verdiği son derece diplomatik yanıtında, bu “üst komisyona” karşı olduğunu ciddi şekilde hissettiriyor. Acaba İbrahim Kalın, Trump-Blair ikilisinin yönetimi için mi “kulis yapacak” Mısır'da? Kocaman bir soru işareti daha.
Gazze-Suriye denklemi mi?
Gazze müzakereleri ile eş zamanlı olarak Amerikalıların hızlanan Suriye trafiği ise Beyaz Saray müzakerelerinde acaba masada “Gazze'yi Hamassızlaştırmaya karşı, Fırat'ın doğusundaki YPG-PYD varlığının sona erdirilmesi" denklemi mi kuruldu sorusunu akla getiriyor. ABD'nin aynı zamanda Suriye özel temsilcisi de olan Ankara Büyükelçisi Barrack, Şam ile PYD-YPG kontrolündeki bölge arasında mekik dokuyor.
Ankara'daki hava ise çok ağır;
Meclis'te DEM Parti grubunda PKK elebaşını yücelten sloganlar atılırken, Selahattin Demirtaş'ın hapiste tutulmaya devam edilmesi için AİHM'de hukuku zorluyor Ankara. Cumhurbaşkanlığı ekibi ise milletvekillerinin PKK elebaşı ile İmralı'da yapacakları bir görüşmeyi -hadi aklama demeyelim- “mazur gösterme” çabasında. TBMM'deki “terörü bitirme” komisyonu, “Öcalan'ı meşrulaştırma” komisyonu olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Hem Suriye'de, hem de Gazze'de Erdoğan iktidarının altına girdiği siyasi risk çok ağır...