Sigortacılık sektörünün kara para aklama ekolü, son 10 yıldır kara para aklama döngüsündeki yapımcı, yönetmen, senarist, aktör ve figüranların değişmesi, mekan, kurgu ve akış yöntemlerinin çeşitlenmesiyle kara gerçekçilik akımına dönüştü.
Yapımcıları, yönetmenleri, aktörleri, senaryoları, ve kurguları çeşitlenen ve sigorta şirketlerinin platolarında çekilen bu filmleri, adeta bir “Ekonomi Katliamı Festivali” ikliminde izliyoruz.
Yalın ve acı gerçeklerden beslenen sektörel işleyişin her sahnesi, yasal bir çerçevenin içine sığdırılarak meşrulaştırılmış gayrimeşru bir unsur.
Bir zamanlar sigorta ettiren, sigorta şirketi, reasürans şirketleri arasındaki sahtecilik ve dolandırıcılıkla sınırlı olan sigorta manipülasyonları ve suç kartelası, bugün uluslararası sermaye akışlarının ve ağlarının güçlü bir yapısı. Üstelik herkes beyaz yakalı, kravatlı ve sertifikalı, her şey ışıltılı ve görkemli.
Kısa süreli poliçeler, sahte poliçeler, erken poliçe iptalleri, sahte ekspertiz raporları, şişirilmiş tazminat dosyaları, fiktif reasürans zincirleri, offshore varlık koruma planları ve kripto borsalarıyla göz alıcı. Tıpkı sel felaketinden sonraki gökkuşağı gibi. Gerçeğin ta kendisi ise kara para aklama, yetersiz denetim, riski ve suçu meşrulaştıran bir uyum sinematografisi.
Hollywood yapımı görkeminde pahalı prodüksiyonlar. Film boyunca değişen eş yönetmenler ve eş senaristler, yetenekli dublörler ve kalabalık figüranlar var. Yönetmenlerin yanında; küresel gösterimin gereklerini yerine getiren eş yönetmenler, Bazen bir mali müşavir, bazen bir uluslararası broker veya çok uluslu bir yatırım fonu yetkilisi oluyor. Senaristin yanıbaşında ise uyarlanabilir hikayeleri yazan eş senaristler, hukuk, finans, iç ve dış denetim, risk ve uyum dünyasının uzmanlarından oluşuyor.
Bu uzmanlar; kara para aklama senaryosunda rol alan figüranlar ve oyuncuların hem karakter gelişimlerini derinleştiren hem olay örgüsünü katmanlaştıran yolları buluyorlar ve yöntemleri uyguluyor. Elde ettikleri yüksek gelirleriyle ekonomik sınıfı atlıyorlar, yerel veya küresel düzeyde sosyal veya siyasal etki ağırlığı kazanıyorlar.
Sigorta sektöründeki ekol, sisteme bağlı
Sinemadaki İtalyan Yeni Gerçekçilik Ekolü, ekonomik zorluk ve zorunluluklardan doğdu. Sigortacılıktaki Kara Gerçekçilik Ekolü, “Yokluk mertliği bozar” atasözüyle özetlenebilecek suçun meşrulaştırılmasından ve tabana yayılmasından doğdu. Ne var ki; sigorta sektöründeki bu ekol, insana değil sisteme odaklı. Anlatım dili, refah ümitli yoksulların, yoksulluğun acı gerçekliğini haykırmaları değil, doğrudan doğruya “kirli ama paklanmış” servetin yönü, yolu ve yöntemleri.
Filmde; plazaların ışıltılı koridorları, liman kentlerinin karanlık depoları, nokta vuruşlu yazıcıların seslerinin yükseldiği acente ofisleri, reasürans anlaşmaları, risk ve hasar, ekspertiz ve aktüerya, iç ve dış denetim raporları, off-balance risk transferleri, kripto platformlarının rengarenk grafiklerinden oluşan mikro sahneler var.
Köylü, esnaf ve KOBİ’ler para akışını fark edemiyor
Kameramanlar, sahnelere beyaz ayarı yaparken uzmanlar yasal uygunluk ve uyum ayarı yapıyor harıl harıl, kan ter içinde. Bazen beyaz ayarı veya uyum ayarı o kadar sabitleniyor ki, izleyici hangi gölgelerin silindiğini fark edemediği gibi köylü, esnaf ve KOBİ’ler de para akışını fark edemiyor.
Beyaz ayarının sinemadaki matematiğiyle sigorta sektöründeki uyum ayarının matematiği ve ton ayarı sabitlendi. En beyaz ton ayarı görünmezlik ve doğallığın garantisi olduğu gibi en yüksek uyum raporları o kadar yasal o kadar meşru kıldı her şeyi.
Beyazın tonunu ayarlayan kameramanın, yapımcının çıkarına hizmet ettiğini, estetik veya kurumsal kamuflajları yönetmen için sağladığını, kusursuz akış sağladığını biliyoruz. Küçük pipetlerle büyük hortumlara aktarılışını görünmez kıldığını, bütün bu kaosun ses, ışık, müzik eşliğinde alkışlarla seyirciyi coşturduğunu gözlemleyen olup olmadığını bilmiyorum.
Bütün sistem parçaları, gözlemlenmeyen özgür kuarklar gibi davranıyor ama ses, ışık, müzik eşliğinde gözlemlenen kuark davranışları raporlanıyor.
“Ne kadar görünmez o kadar iyi” diyen cürümzadelerle “Ne kadar görünmez o kadar şeffaf” diyen cürümkarlar el ele kol kola, cürümzedelerin çılgın alkışları eşliğinde beraber yürüyorlar.