Bir yandan sığınmacıları tutması için Türkiye'ye bugüne kadar 9 milyar Euro veren AB, diğer yandan Türkiye'yi bu sığınmacılara kapılarını açmakla eleştiriyor.
Dünya büyük kaosa doğru ilerliyor; Gazze'de yaşananlar malum. Ukrayna savaşı da ABD Başkanı Trump'ın ağırlığını koymasına rağmen bitirilemedi. Şimdi tüm bunlara, nükleer savaşa evrilmesi an meselesi olan Hindistan-Pakistan çatışması eklendi. Tüm ülkeler açısından yeni ittifaklar kurma zamanları.
ABD Başkanı Trump'ın dışlayan tavrı, NATO için alarm zillerini çalarken, Türkiye de iş birliği için yönünü Avrupa'ya dönmeye başlamıştı. Avrupa'da savunma alanında Türkiye'ye duyulan ihtiyacın, Avrupa Birliği üyeliğinin de kilidini açacağı hesapları yapılıyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
AP'nin Türkiye raporu: Kötünün kötüsü...
Avrupa Parlamentosu'ndaki Türkiye raporu görüşmelerinde ortaya çıkan tablo, "kötünün kötüsü", yani daha önceki yıllarda kabul edilen kötü raporları da aşar nitelikte.
Söz alan Rum ve Yunan vekillerin eleştirileri önceki yıllarla benzer; Türkiye'yi Kıbrıs'ta "işgalci" olarak nitelendirip, Doğu Akdeniz'de sorun çıkaran ülke olarak betimlediler.
Ancak bunlara yenileri de eklendi;
En sert eleştiriler, AK Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olası tüm rakiplerinin hapiste olmaları üzerine gerçekleşti. En çok Ekrem İmamoğlu'nun adı gündeme getirildi. Ancak Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın isimleri de görüşmeler boyunca pek çok kez anıldı.
Gelen bir başka eleştiri ise Türkiye'deki ekonomik kötü gidişe ilişkin oldu; Türkiye'nin "Avrupa'nın Bangladeş'i haline geldiğinin", Avrupa'nın kapısında "ucuz üretim ülkesine" dönüştüğünün dile getirildiği görüşmelerde, bunun da Türk vatandaşları üzerinden değil, daha fakir ülkelerden gelen işçiler üzerinden gerçekleştirildiğine vurgu yapıldı.
İlginç şekilde, bir yandan sığınmacıları ülkesinde tutmak için Türkiye'ye bugüne kadar 9 milyar Euro veren AB, diğer yandan da Türkiye'yi bu sığınmacılara kapılarını açmakla eleştiriyor.
Raporun kendisinde de ülkede sivil toplum ve muhalefete yargı yoluyla gerçekleşen baskılar sert ifadelerle eleştiriliyor. Ancak başka unsurlar da var; Malum Kıbrıs-Yunan taleplerinin yanı sıra, Türkiye'nin hâlâ Hamas'la ilişki içinde olmasından, BRICS'e üyelik başvurusuna kadar pek çok konuda ayrıca olumsuz tavır alıyor Avrupa Parlamentosu.
Raporu yazan İspanyol Parlamenter Sanchez Amor da lafını esirgemeyenlerden: "AB'ye üyelik için yol planı bellidir ve bu tartışmaya açık değil. Türkiye ile üyelik müzakereleri donmuş durumda ve yeniden başlaması için ortada bir neden yok..."
Ülkede her kesime yönelik "baskının artmakta olduğunu" da söyleyen Amor, "TÜSİAD liderlerinden İmamoğlu’na kadar herkes yargı baskısı altında. Türkiye güvenlik açısından önemli bir ülke, evet. Ancak Türkiye bizim dış politikamızla sadece yüzde 5 uyum sağlamış durumda ve ülkede hâlâ Rus füzeleri var" mesajı verdi.
Ankara'nın büyük ihtimalle "çöpe attık" diye tepki vereceği AP raporu, yaşlı kıtanın Türkiye'yi nasıl gördüğünü ortaya koyuyor.
Türkiye'nin muazzam ordusu da, savunma sanayisindeki atılımı da, ne Avrupa'nın, ne de Avrupa'dan gelecek yatırımın kapısını açamayacak gibi görünüyor.