İSTANBUL Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, bu yılın ilk günlerinde 2023 yılını gözden geçirdi:
– İhracatımızda değer bazında yüzde 10, miktar bazında yüzde 20 düşüş var. 2021 yılında 557 milyon dolar dış ticaret fazlamız vardı. 2022’de ihracat fazlamız 250 milyon dolara geriledi. 2023’te 415 milyon dolar dış ticaret açığı verir hale geldik. Bu, bizi yaraladı.
Dış ticaret açığı verir noktaya gelmelerinin nedenine baktı:
– Çok ciddi ithalat var. Ayakkabı, çanta, saraciye, kemer. Bazı ürünlerde ithalat artışı yüzde 60’a yakın. Ayakkabıya vergi konuldu, biraz rahatlama oldu.
İDMİB’e ulaşan “ithalata ek vergi” talepleriyle ilgili şöyle düşündü:
– Ek vergi getirilmesinin ülkemize faydası ne? Gelen ürünler hammadde mi, bitmiş ürün mü? Bitmiş ürün ise o alanda Türkiye’de kurulu kapasite var mı? Varsa, ek vergi konulsun, onlar yaşasın. Kurulu kapasite yoksa konuşmayalım. Ayakkabıya öyle bakıldı.
Sektörün ihracatta katma değer açısından Türkiye’de 4’üncü sırada olduğunu dikkate aldı:
– İhracatta kilo başına 11.35 dolar düzeyindeyiz. Bu katma değer bizi umutlandırıyor. Bazen şirketteki ekibi umutsuz görüyorum. Oysa sektörümüzün önü çok açık. Dünyada 250 milyar dolarlık pazar var. Biz 2 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Karalar bağlamanın alemi yok.
Sektörde pesimist havanın hakim olmasına takıldı:
– İDMİB Başkanı olarak sektörü motive etmekte zorlanıyoruz. Hemen herkes aynı soruyu soruyor: Dolar ve Euro ne olacak?
Şu tavrı benimsemeye karar verdi:
– Sektör başkanları olarak, ihracatçılar olarak sadece kura bağlı söylemleri bırakmamız gerek. Haklıyız, döviz kuru bizi desteklemedi, ihracatta pazar kaybettik. Haklıyız, enflasyon TM maliyetimizi çok yükseltti. Ama biz de sadece fiyata bağımlı ihracat yapmasaydık.
Şeref Oğuz’la birlikte geçenlerde İDMİB Başkanı Güven Karaca ile buluştuk. İhracatçılar genellikle kurların düzeyinden dert yanarken, Karaca konuya farklı bakmaya başladığını paylaştı:
– Türkiye’de bir tane husus var: Rakipler kötü ise ihracat iyi, kur iyi ise ihracat iyi… Buradan artık ders çıkarmamız gerekiyor. Sadece kurla ve rakiplerin kötü olmasına bağlı iş yapıyorsak, orada yanlış giden birşeyler var demektir.
Deri sektörü için lokomotif pazarın Rusya değil, Avrupa Birliği (AB) olduğunu vurguladı:
– Bavul ticaretinde Rusya ön plana çıkıyor. Sektör olarak Amerika’ya ihracatımız düşük. Oysa ekonomide pandemi etkisinden en hızlı çıkan ülke ABD oldu. Ayrıca, Çin lojistik avantajını yeniden sağladı.
Ayakkabıda Portekiz’in büyük rakip olduğuna işaret etti:
– Bugün ihracat fiyatımız Portekiz’den bile pahalı kalıyor.
Bu noktada 2024 beklentisine dikkat çekti:
– Bu yıl ihracatımızın yerinde sayması bizim en büyük beklentimiz.
Enflasyonu yukarı tetikleyen önemli etken üzerinde durdu:
– Pandemi döneminde verilen yüzde 8 faizli KGF’ler enflasyonun tırmanışında etkili oldu. O krediler hem dövize, hem de harcamaya yöneldi. Hükümet kredi musluğunu açmakla doğru yaptı ama kullananlar yanlış adımlar attı.
İDMİB’e ilk girdiği günlere döndü:
– İDMİB’de 10 yıldır görev yapıyorum. Şimdi kitapçığı açıp, “İhracatçılar Birliği ne işe yarar?” bölümünü okuyorum. Hep şunu yazıyor: “İhracatı artırmak için tanıtım faaliyetleri yapmak.”
Ardından ekledi:
– Biz de öyle yapıyoruz. İhracatımızı artırmak için başta fuar organizasyonları olmak üzere tanıtım faaliyetlerine yükleniyoruz.
2022 yılında sektörün ihracatının 2 milyar 57 milyon dolar olduğunu anımsattı:
– 2023 yılında ihracatımız yüzde 9.5 azaldı, 1 milyar 860 milyon dolara geriledi.
Sonra şu noktanın altını bir kez daha çizdi:
– Dövizin düzeyine takılıp kalmayacağız. Yeni müşteriler, yeni pazarlar bularak fiyatlarımızı yükseltmeye çalışacağız.
İDMİB yönetimi ve üyeleri, 2023’teki 415 milyon dolarlık dış ticaret açığından oldukça rahatsız görünüyor…
Dövizin düzeyine takılıp kalmadan, yeni pazarlara yüklenerek 2021’deki 557 milyon dolarlık dış ticaret fazlası düzeyini yeniden ne zaman yakalayabilirler?
İhracatta ‘bir koli de olsa kapıya teslim’ lojistik modeline geçtik
İDMİB Başkanı Güven Karaca, 2 yıl önce başkanlığa aday olduğunda belirlediği hedeflerden birinin lojistikte yeni bir modele geçmek olduğunu belirtti:
– Biz hangi malı satarsak satalım, kapıdan kapıya teslimatı çözmezsek bu iş olmaz. Bizim ihracatta güçlenmemiz için önce lojistikte farklı bir modele geçmemiz lazım. Bir koli de olsa kapıdan kapıya teslimat yapmalıyız.
Böyle bir sistem oluşturduklarını bildirdi:
– Bir şirketle anlaştık. Deri ve deri mamullerinde katıldığı fuarda sipariş alan firmamız o şirketi arayabilir, örneğin İspanya’da 23 mağazası olan bir müşterisinin her mağazasına 2’şer koli teslimat yapmasını isteyebilir. Yani, iç piyasa satışı gibi bir model.
Türkiye’nin ölçek problemi olduğunu vurguladı:
– Bizim şirketlerimizin çok büyük bölümü KOBİ. İhracat lojistiğinde maliyeti düşürmeye ihtiyaç var. Şirketlerin mallarını bir konteynerde toplamalı ki maliyet düşsün. Üyelerimize maliyet avantajı yaşatmamız gerekiyordu.
Avrupa Birliği’ni hedef aldıklarını kaydetti:
– Lojistik için attığımız adımlardan biri de anlaştığımız şirketin İtalya’da bir şirket kurmasını istedik, “İhracat ürünlerimizi İtalya’ya götür. O şirket üzerinden bütün Avrupa’ya, müşterinin kapısına kadar götür. Gümrük maliyetini birim fiyat olarak müşteriye söyle” dedik.
Ardından ekledi:
– Böylece örneğin İtalya’daki alıcının gümrükle uğraşmasını ortadan kaldırdık. Çünkü, ihracatımızı onun nezdinde yurt içi satışa dönüştürmüş olduk.
4 ana sektörümüzden 3’ünün OSB’si yok
İDMİB Başkanı Güven Karaca, birlik çatısı altında 4 ana sektör olduğunu vurguladı:
- Ayakkabı, çanta-kemer-saraciye, deri konfeksiyon, tabakhane…
Ardından şu saptamayı yaptı:
– Ayakkabıda bir tane bile ihtisas organize sanayi bölgesi yok. Çanta-kemer-saraciyenin de OSB’si yok. Aynı durum deri konfeksiyon tarafı için de geçerli.
Tabakhaneler üzerinde durdu:
– Tabakhaneler için ise 13 tane OSB var.
Sektörün ihracatının yüzde 80’inin bitmiş ürün olduğunu kaydetti:
– Bitmiş ürün yapanların bir tane ihtisas OSB’si yok. Tabakhaneler için ise 13 OSB kurulmuş, bunlardan 1’i ihtisas niteliği taşıyor.
Bu konuyu kafaya taktığının altını çizdi:
– Biri Marmara Bölgesi’nde, diğeri de Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde olmak üzere 2 OSB kurulması için proje hazırlıyoruz. İstanbul’a yakın düşündüğümüz OSB’nin “Ar-Ge merkezi ve 20 kişinin altında personel çalıştıran imalathaneler olmasını” hedefledik.