En doğrusu, hiç hasta olmamak ve böylece ağır yan etkileri olan ilaçlara muhtaç kalmamaktı. Biz ise göz göre göre hasta olduk. Tedaviye ise çok geç başladık.
Hafta sonu sohbet ettiğim, imalat sanayiinde faaliyet gösteren orta ölçekli bir işletmenin sahibine sordum "İşler nasıl?" diye.
"Talep düşük. Maliyetler yüksek. Alacakları toplamak zor," dedi. Benzer yakınmaları bugünlerde farklı sektörlerdeki çok sayıda firmadan duyuyoruz.
Şaşırtıcı mı? Değil. Parasal sıkılaştırmanın yan etkileri bunlar.
Merkez Bankası enflasyonu kontrol altına almak, ekonomiyi soğutmak ve para arzını sınırlandırmak için bir süredir sıkı para politikası izliyor. Parasal sıkılaşma özellikle Mart sonundan bu yana daha da belirginleşti. Faiz oranları yükseltildi, likidite kısıldı, açık piyasa işlemleri ile para arzı daraltıldı, kredi koşulları zorlaştırıldı.
Bu tür parasal sıkılaştırmaların amacı, hedeften uzaklaşan enflasyonu hedefe uygun bir patikaya oturtmaktır. Ancak enflasyonu dizginlemek amacıyla uygulanan bir politika olsa da bazı istenmeyen yan etkiler doğurabiliyor. Bizde şu anda yaşanan da budur. Özellikle bazı sektörlerde ve ölçeklerde bu yan etkiler oldukça ağır bir şekilde hissediliyor.
Faizlerin yükselmesi, borçlanma maliyetlerinin artması, tüketimin azalması, yatırımların durması, istihdamın kısılması, yatırım ve istihdam artış planlarının ertelenmesi, alacak tahsilat sürelerinin uzaması, tahsili mümkün olmayan alacak miktarının artması bu yan etkiler arasındadır. Bu arada sıkı para politikaları ve yükselen faizler nedeniyle ulusal paralar reel olarak değerlenir. Bu reel değerlenme bizde de olduğu gibi ihracatçıyı zorlamaya başlar. Öte yandan özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde nakit akışı sorunları yaşanabilir, iflas ve konkordatolara daha fazla rastlanır.
Yan etkileri hafifletmek için ne yapmalı?
Bu yan etkileri azaltmanın ya da hafifletmenin yolu dezenflasyon sürecini mümkün olduğunca kısa sürede tamamlamaktır. Bunun için de parasal sıkılaştırmayı yürüten Merkez Bankası'nın sıkı para politikasına başta maliye politikası olmak üzere ekonomi yönetiminin güçlü destek vermesi gerekir. Enflasyon bizde olduğu gibi uzun bir süre kontrolden çıkmış bir halde yüksek seyretmişse yan etkileri çok daha güçlü olabiliyor.
Bu sıkıntılı süreçte "batan batsın, giden gitsin" demek mümkün değildir. "Zombi" durumundaki bazı firmaları yaşatmaktan bahsetmiyorum. Parasal sıkılaştırmanın yarattığı konjonktür nedeniyle talep zayıflamasından veya geçici likidite sıkışıklığından olumsuz etkilenen işletmeleri kastediyorum.
Bu süreçte likidite krizi kaynaklı batışların ve istihdam kayıplarının önüne geçmek için sıkıntının çok yüksek olduğu bazı iş kollarına "süreli ve hedefli" destekler sağlanabilir.
Ama en doğrusu, hiç hasta olmamak ve böylece ağır yan etkileri olan ilaçlara muhtaç kalmamaktı. Biz ise göz göre göre hasta olduk. Tedaviye ise çok geç başladık. Doğru ilaçları, doğru dozlarda ve doğru zamanlarda kullanıp kullanmadığımızdan da emin değilim...
Fed'in eski başkanlarından Paul Volcker'in dediği gibi “Enflasyonla başa çıkmanın en iyi yolu, enflasyonun oluşmasını önlemektir.” Enflasyonun artmasına ve katılaşmasına bir defa göz yumduktan sonra onu tekrar makul seviyelere indirmek çok sancılı ve zor oluyor.