Önceki gün Fed Başkanı Jerome Powell’i dinledim… Faizi arttırmadıklarını ancak enflasyonu %2’ye indirmek için kararlı olduklarını söyledi. İnandım. Faizi dahi indirmemişken enflasyonu indireceğine beni inandırmayı, sözel yönlendirme ile başardı. Yalnızca beni değil, tüm dünyaya ayar veriverdi.
Dün ise bizim Fed’in başkanı Gaye Erkan’ı dinledim. Enflasyon raporunu sunarken her sözüne dikkat ettim. Ona inanmaya zaten hazırdım. Sözel yönlendirmesine aklımı da gönlümü de açıverdim, fakat… Fakat mı? Sözel yönlenemedim. İnanmak isteğime rağmen acaba bunu neden yapamadım?
İTİBAR RESTORASYONU ZOR İŞ
Aslında ekonomideki heterodoks yıkımından sonra gelen Şimşek ve Erkan ikilisi, makule dönüşte çok değerli adımlar atmıştı. Piyasalar kendilerine kredi vermişti. Fakat öylesine kötü bir miras aldılar ki bu kötü repütasyonun birkaç ayda itibara dönüşmesi neredeyse imkânsızdı. Nitekim dün öyle oldu.
Gaye Erkan; 2024 yılsonu enflasyon hedefini, %33’ten %36’ya çıkardıklarını söylediğinde; “işte yeni bir tutmayacak hedef daha” diye geçirdim içimden. Sadece ben mi? Dün konuştuğum pek çok ekonomi aktörü, “aşırı iyimser” ve “gerçeklerden uzak” bir hedef dediler, inanmadılar, kanmadılar.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Merkez’in hedefleri neden tutmuyor?
Zira geleceğe dair beklentileri yönetme gayreti ancak, sözüne güvenmekle mümkün olabiliyor. Ne yazık ki eski yönetimin kirlettiği bilgiler, heterodoks çılgınlığının savunuculuğu için söyledikleri yalanlar, Gaye Erkan’ın sırtındaki küfe oluverdi. Faiz silahını bile özgürce kullanamayan guvernör, ne yazık ki piyasalara sözünü dinletse de onları inandıramıyor. Ama gayreti alkışlanası…
İnandırıcı olmak için ne yapması gerekir?
Piyasa katılımcıları anketi yinelenebilir ve insanların neden sözel yönlenemediği sorgulanabilir. Bu sayede “söyledim ama neden dinletemedim” sorusuna cevap bulunmuş olur. Böylelikle şahsına duyulan güven üzerinden Merkez Bankası kurumunun yerle bir edilen itibarı restore edilmiş olur. Neticede güven yoksa piyasanın kulağı kapalı durur konuşana… Ancak inandırıcı olamadığının kök sebepleri ortaya çıkarsa, sağlıklı bir iletişim stratejisi oluşturma şansı doğar. Şimdiki haliyle “ben söyledim, inanıp inanmamak piyasanın sorunu” çıkmazına girilir ki işler daha da beter hale gelir.
NOT
BİR KAKAME Kİ İÇİM ÇÖZDÜKÇE DOLAŞIYOR
Kur Korumalı Mevduat… Çok değil birkaç ay öncesine dek “gel vatandaş gel, biten rezervlerin malları bunlar” diye insanları davet ederken şimdi, tu kaka me oluveren KKM. Dün Gaye Erkan, KKM’yi çözeceklerindeki kararlığını vurguladı durdu. Biz de “inşallah” dedik. Hatta KKM’den çıkışlardan söz etti fakat çıkanların nereye gittikleri konusundaki rivayetler bana pek inandırıcı gelmedi.
KKM’den çıkan nereye gider? Kısa cevabım net; geldiği yere… Nereden gelmişti? Dövizden… Ancak guvernörümüz “TL mevduatına gidiyor” dese de TL mevduatının bundan pek haberi yokmuş görünüyor. Soru şudur… KKM’ye davet ettiğiniz tasarruf sahiplerine, daha cazibi olmasa da onları enflasyondan koruyacak bir öneri getirmezseniz, KKM’den neden çıksınlar ki?
O halde KKM’de kalışlarını zorlaştırırız. Misal karşılıkları %30 yaparsınız, ekran uygulamalarını çalıştırmazsınız. Ancak KKM’nin devasa yükünü boşaltmak için eğer enflasyondan koruyacak bir dam altı bulunmazsa, yeni KKM’ler üretmek zorunda kalacak, çözeyim derken daha da dolandıracağız.