Middle East Eye yazarı Soumaya Ghannoushi şöyle diyor: “Madleen yalnızca bir tekne değildi. Dalgaların üzerine kazınmış bir mesajdı. Söz konusu olan yalnızca bir halkın hayatta kalması değil. Uygarlığın ahlaki yönü. Hukukun anlamsızlaştığı, aç bırakmanın bir askeri stratejiye dönüştüğü ve hakikatin bir suç haline geldiği bir dünyada mı yaşamak istiyoruz?”
33 yaşındaki hukukçu ve aktivist Rima Hassan, geçtiğimiz sene Avrupa Parlamentosu’na seçilen ilk Fransız- Filistinli milletvekili olarak tarihe geçti.
Hassan, Gazze’ye yardım ulaştırmak için yola çıkan ve İsrail güçlerince alıkonulup, Aşdod Limanı’na getirilen Madleen gemisindeki 12 insan hakları aktivisti arasında.
Hassan, “Bizi tutukladıklarında, Larbi Ben M’Hidi’nin işgalcilere baktığı gibi bakacağım onlara – sakin, kurtuluştan emin... Biz Filistin’i kurtarıyoruz sanıyoruz. Oysa bizi özgürleştiren Filistin’dir. Batılı sömürgecilerin suç ortaklığını suçluyorum. Arap korkaklığını suçluyorum. Filistinli elitin yozlaşmışlığını suçluyorum. Ve direnenlerin, başkaldıranların, hayal kuranların, düzene uymayanların – bu dünyanın düzensizliğini reddedenlerin yanındayım” dedi.
Bu sözlerin ardından ise, Fransız yönetimine karşı silahlı isyanı başlatan ve savaşa yol açan Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (FLN) altı kurucu üyesinden biri olan Ben M’Hidi’nin şu sözünü aktardı:
"Devrimi sokağa atın – halk yerden alır.’ Bugün, denize atıldı. Peki, biz de ardından gider miyiz?”
Madleen’e adını veren Gazze’nin ilk kadın balıkçısı Gazze Şehri’nden 30 yaşındaki dört çocuk annesi Madleen Kulab, Gazze’nin bilinen tek kadın balıkçısı ve geminin isim annesi.
Filistinli birçok haber kuruluşunun aktardığına göre, Madleen’in hikâyesi denizle şekillenmiş bir hayatı, kayıplar karşısında gösterdiği direnci ve hem topluluğuna hem de uluslararası destekçilerine duyduğu sarsılmaz bağı yansıtıyor.
Madleen, balıkçılığa 15 yaşında başladı; babasıyla birlikte onun teknesinde çalıştı ve Gazze’nin erkek egemen balıkçıları arasında tanınan bir figür haline geldi. İsrail’in savaş gemilerinin oluşturduğu ablukanın izin verdiği sınıra kadar açılarak, ailesini geçindirmek için balık tuttu ve bu balıkları yerel pazarlarda sattı. Eşi, 32 yaşındaki Khader Bakr da bir balıkçı. Madleen ve Khader, İsrail işgali tarafından dayatılan kısıtlı koşullar altında balıkçılık yapmanın tüm zorluklarına birlikte göğüs gerdiler.
2023 yılında İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım niteliğindeki saldırıları başladığında, Madleen’in hayatı altüst oldu. Kasım 2023’te evlerinin yakınında gerçekleşen bir İsrail hava saldırısı babasını öldürdü. O sırada neredeyse dokuz aylık hamile olan Madleen, eşi Khader ve üç çocuğuyla birlikte Gazze’den kaçmak zorunda kaldı. 2025 yılının Ocak ayında, İsrail işgal güçlerinin izin vermesiyle ağır hasar görmüş evlerine döndüler.
Yerlerinden edilmiş olarak yaşadıkları dönemde Madleen, dördüncü çocuğu Waseela’yı çok kötü koşullarda dünyaya getirdi. Madleen ve yenidoğan bebeği, 40 kadar yerinden edilmiş akrabayla birlikte kalabalık bir sığınakta, yerde uyumak zorunda kaldı. Mama ve bez gibi temel ihtiyaçlara ulaşmakta büyük zorluk yaşadılar.
El Cezire’nin haberine göre Madleen, bir zamanlar sofralarının temel gıdası olan balığın artık çok nadir ve pahalı hale geldiğini, balıkçıların ekipman eksikliği ve riskler nedeniyle çalışamadığını belirtiyor. Bu kayıp, sadece gelirlerini değil, aynı zamanda kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü denizle olan bağını da kesti.
“Madleen yalnızca bir tekne değildi” Adını bu cesur ve iyi niyetli kadından alan teknede silah yoktu… Yalnızca yiyecek, ilaç ve vicdan vardı. Madleen’in görevi önemliydi: Gazze’nin açlığa mahkûm edilen halkına yardım ve dayanışma götürmek.
Middle East Eye yazarı Soumaya Ghannoushi şöyle diyor: “Madleen yalnızca bir tekne değildi. Dalgaların üzerine kazınmış bir mesajdı. Söz konusu olan yalnızca bir halkın hayatta kalması değil. Uygarlığın ahlaki yönü. Hukukun anlamsızlaştığı, aç bırakmanın bir askeri stratejiye dönüştüğü ve hakikatin bir suç haline geldiği bir dünyada mı yaşamak istiyoruz? Madleen bir aynadır. Bize dünyanın olduğu haliyle ne olduğunu – ve aslında nasıl olabileceğini gösteriyor.”