Beton kentlerimiz, gürültülü caddelerimiz, yeşile hasret mahallelerimizde doğadan koptukça kendi özümüzden de uzaklaşıyoruz. Arada bir ağaçların yaprakları arasında saklanan bir kuş cıvıltısını, bir kumrunun mırıldanmasını işittiğimizde, bir güvercinin bir kargayla havada kovalamaca oynadığını veya bir küçük serçenin hoplaya zıplaya bir ekmek kırıntısını yemek için masamıza yanaştığını gördüğümüzde zaman duruyor. Kısa bir süre için de olsa tabiatla, yaşamla bağ kuruyoruz. Dünyadaki tek canlının insan türü olmadığını hatırlatıyor kuşlar bize.
Yaşamın devam edebilmesi için diğer canlıların da nesillerin korumamız ve onlara sahip çıkmamız gerekiyor. Ne yazık ki kuş türleri de birer birer yok oluyor. Bu sorunu dert edinen ve çözüm arayan Kuş Kolektifi “Türkiye’nin Nesli Tehlike Altındaki Sesleri” adı altında bir proje başlattı.
Kuş Kolektifi kendisini nesli tehlike altındaki kuşların sesinden ilhamla: “Müzik, Gözlem ve Umut Temelli Bir Doğa Hareketi” olarak tanımlıyor. Sanatı bir araç olarak kullanan Kuş Kolektifi, doğa koruma mücadelesine yaratıcı yollarla katkı sunuyor. Platform, doğayı ve biyolojik çeşitliliği sanat yoluyla görünür kılmayı; kuşların sesini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. Kuş sesleri etrafında bir farkındalık ve dayanışma ağı örmek için kuş gözlemcileri ile sanatçıları bir araya getiriyor.
Borusan Holding desteği
80. yılını kutlayan Borusan Holding, daha yaşanabilir bir dünya oluşmasına katkıda bulunmak için 2022’de başlattığı programla, çeşitli projelerin yaşama geçirilmesine öncülük ediyor. Kuş Kolektifi’nin en son projesi Borusan Holding'in 'Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı'nın 3. döneminde desteklenecek çalışmalar arasında yer alıyor. Kuruluşun, Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı kapsamında gerçekleştirdiği proje "Türkiye'nin Nesli Tehlike Altındaki Sesleri” ismini taşıyor.
Kuş Kolektifi iklim değişikliği nedeniyle nesli tehlike altına giren kuşların sesleriyle müzisyenlerin müzik aletleriyle yarattıkları sesleri bir araya getiren bir müzik albümü yaratma fikriyle yola çıkmış. “Miras” adındaki albüm 2025 Mayıs ayında ortaya çıkmış. Kuş Kolektifi ekibi o günden beri Miras’ı tanıtmak için Türkiye'nin çeşitli illerindeki organizasyonlara katılıyor. Konu ile ilgili farkındalık yaratılması için çaba gösteriyor.
Kuş Kolektifi Kurucusu Yaz Güvendi’yle proje hakkında kısa bir söyleşi yaptık. Güvendi, amaçlarını şu cümleyle açıkladı:
Bu projeyle, iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı gibi küresel sorunları hedef kitlemizin gündemine sanat ve müzik aracılığıyla taşımayı amaçladık. Projenin ana çıktısı olan albüm, doğa ve kültürün ortak kaybını işitsel bir deneyimle görünür kılarken, dinleyiciyle duygusal bir bağ kurarak onları bu sorunlara karşı harekete geçmeye teşvik etmeyi hedefliyor.
Amacımız, sadece bir farkındalık yaratmak değil; aynı zamanda çözüm üretme konusunda ilham veren, kapsayıcı ve yaratıcı bir çağrı oluşturmak.
Projeniz ile birlikte neye/nelere ve kimlere ulaştınız?
Projemiz, hem dijital mecralarda hem de sahada geniş bir kitleye ulaştı ve güçlü bir etki yarattı.
Miras albümümüzü 22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde yayınladık. Yayına girdiği ilk ay içerisinde Spotify’da 50 bin, diğer dijital platformlarla birlikte toplamda 60 bin dinlenmeye ulaştı. Albümün yayınlanmasıyla birlikte “Kuş Kolektifi” adını verdiğimiz topluluk da hayata geçmiş oldu. Albüm “Kolektif” etiketiyle çıktı; sosyal medya hesaplarımızı ve internet sitemizi kurduk. İlk ayda Instagram takipçi sayımız 7 bini aştı ve sosyal medya paylaşımlarımız 1 milyonu aşkın kişiye ulaştı.
Projenin nasıl bir etkisi oldu?
Albüm, çevre ve kültür alanlarında çalışan pek çok gazetecinin dikkatini çekti; çeşitli medya mecralarında haberleştirildi. Böylece hem nesli tehlike altındaki kuşlara hem de kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel çalgılara dair kamuoyunda güçlü bir farkındalık oluştu. Proje, yalnızca dijitalde değil, fiziksel mecralarda da karşılık buldu; Çevre Festivallerine, Türkiye Kuş Konferansı’na ve İzmir, Eskişehir, Kapadokya gibi farklı şehirlerde düzenlenen etkinliklere konuşmacı olarak davet edildik. Bu buluşmalar, projenin sadece bir albüm değil, aynı zamanda ortak bir meseleye ses veren kolektif bir çağrı olduğunu gösterdi.
Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı’nın desteği, bu etkiyi büyütmemizi sağladı. Sadece bir albüm üretmedik; aynı zamanda bir kolektifin temellerini attık ve doğa ile sanatı buluşturan yaratıcı bir hareket başlattık.
Miras, sadece işitsel bir deneyim değil; aynı zamanda ekolojik ve kültürel mirasımıza sahip çıkma çağrısı. İnsan çoğu zaman sadece gördüğünü önemser; bizse sesi de görünür kılmak istedik. Çünkü bir kuşun sesini bir kez duyan, onu bir daha unutmaz. Ve bu, farkındalığın başlangıcıdır.
Gelecek için hedefleriniz neler, nelere ulaşmak istiyorsunuz?
Gelecek için ilk hedefimiz, Miras’ı mümkün olduğunca çok insana ulaştırmak. Bu seslerin daha fazla kulakta ve yürekte yer bulmasını istiyoruz. Yaz aylarında programın desteği sayesinde albümün belgeseli yayınlanacak. Belgeselin, projenin hem etkisini hem de hikayesini daha geniş bir kitleyle buluşturacağına inanıyoruz.
Albümle ilgili hayallerimiz büyüyor. Önümüzdeki dönemde albümü bir öğrenme aracına dönüştürmek ve çocuklara, gençlere, yetişkinlere özel atölye programları oluşturmak istiyoruz. Aynı zamanda bu sesleri sahnelere taşımayı, albümün canlı performanslarını kurgulamayı planlıyoruz. Yani bu kez kuşlar ve çalgılar yalnızca kulaklarda değil, sahnelerde de yankılanacak. Miras’ın sadece dijitalde kalmasını istemiyoruz; plağı, CD’si ve belki bir gün sergisi de olsun istiyoruz. Ve elbette bir yerlerde ikinci albümün tohumları da atılmış durumda.
Tüm bu adımlarla, “Türkiye’nin Nesli Tehlike Altındaki Sesleri”nin, bir projeden öteye yaşayan bir kolektife ve sürdürülebilir bir harekete dönüşüyor diyebiliriz.
https://kuskolektifi.org/