PKK, Ankara’nın beklediği “kendini feshetme” sürecinde “ipe un seren” tavır içine girdi.
Türkiye’de iktidar ittifakının Öcalan üzerinden başlattığı “PKK’ya silah bıraktırma” süreci iyi gitmiyor; Ankara PKK terör örgütünün derhal kongresini toplayıp kendisini feshetmesini beklerken, tam tersi amaçlara hizmet edecek kongreyi toplayan, PKK’nın Suriye uzantısı PYD-YPG oldu.
Kamışlı’da geçen cumartesi gerçekleşen kongrenin katılımcıları ilginçti. Türkiye’nin başına ödül koyduğu PKK’lı isimlerden, Kuzey Iraklı Kürt Lider Barzani’nin kontrolündeki ENKS adlı Kürt oluşumuna, DEM Parti’ye kadar pek çok örgüt ve siyasi partinin temsil edildiği, Amerikalı ve Avrupalı diplomatların da bulunduğu konferansa 400 kişi katıldı.
Oysa yakın zamana kadar ENKS ile PYD-YPG “kanlı bıçaklı” idiler. Ancak ilginçtir; Türkiye’de MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısı ile başlayan süreç ile Barzani’nin ENKS ve PYD-YPG ile barışmasının önünü açması eş zamanlı ilerledi.
Tüm bunlara bir de ABD eliyle “kotarılan”, PYD-YPG ile Şam’daki HTŞ lideri Colani’nin (şimdiki ismiyle Ahmet El Şara) barıştırılma sürecini de eklemek gerek. ABD helikopterleriyle Şam’a taşınan PYD-YPG elebaşı Mazlum Abdi ve Colani’ye apar-topar Suriye’nin geleceğine ilişkin bir çeşit “ilkeler bildirgesi” imzalatılmasının üzerinden sadece birkaç hafta geçti.
PYD-YPG “federalizm” dedi Colani (Şara) karşı çıktı
Şam’da imzalanan o metinden PYD-YGP’nin “ne anladığı” ise, Kamışlı’da toplanan Kürt konferansında ortaya çıktı. Kamışlı’dan çıkan bildiride yok yok;
- Kürtler kontrolün ve idarenin kendilerinde olduğu Suriye içinde federal bir devletçiğe sahip olsun.
- Şam kontrolündeki bölgelerdeki yönetime Kürtler de atansın.
- Kürtçe Suriye’nin ikinci resmi dili olsun.
- Suriye’nin doğal kaynaklarından Kürt federe devletçiğine de pay verilsin.
PYD-YPG’nin ortaya koyduğu bu şartlara Colani (Şara) yönetimi sert bir bildiri yayınlayarak tepki gösterdi, “Ulusal bir uzlaşma olmadan, federalizm ya da özerklik adı altında ayrılıkçı bir kanton oluşturulmasını açıkça reddediyoruz. Bu bizim kırmızı çizgimizdir” dedi.
Kamışlı’da ilan edilenin sadece Colani (Şara) yönetiminin değil, Ankara’nın da “kırmızı çizgisi” olduğunu ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dillendirdi;
“DEAŞ nasıl sistemden çıktıysa, PKK da çıkacaktır; Ya kendi isteğiyle barış içinde çıkacak, ya da başka türlü çıkacak…”
PKK kongresi “başka bahara” mı ?
PYD-YPG, arkasına Kuzey Iraklı Kürtler’in de desteğini alarak, Suriye’de “federal yapı” peşine düşerken, PKK ise Ankara’nın beklediği “kendini feshetme” sürecinde “ipe un seren” tavır içine girdi. Örgütün fesih kongresinin ancak “özgür ve rahat çalışma koşullarına sahip” Öcalan tarafından gerçekleştirilebileceğini söyleyen PKK sözcüleri, “süreç şartsız işlemeli” diyen Ankara’nın önüne “şartlarını” koyuverdiler.
Suriye’de “ABD’nin işini” Fransa üstleniyor…
PKK’nın da, PYD-YPG’nin de girdikleri bu yeni tavırda “güvendikleri” var elbette; PYD-YPG’yi destekleyip bugünlere getiren ABD, Suriye’deki askeri varlığını azaltma eğilimine girdi. Ancak ABD’nin bırakacağı boşluğu kimin dolduracağı hemen ortaya çıktı;
PYD-YPG elebaşı Mazlum Abdi, Kamışlı Kongresi’nden sadece dört gün önce, 24 Nisan’da Erbil’de Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ile bir araya geldi.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın yakın zamanda “Avrupa’daki küçük ülke” diye bahsettiği Fransa, Türkiye’nin güneyinde, sınırın hemen ötesine yerleşiyor. Fransa’nın Rum-Yunan ikilisi ve İsrail’le birlikte kurduğu Doğu Akdeniz cephesi genişleme eğiliminde; Belli ki sırada, ABD baskısıyla Şam’daki Colani (Şara) yönetimini İsrail’le resmen barıştırmak var.
Nitekim Colani (Şara) de daha geçen hafta Şam’a gelen Amerikalı senatörlere İsrail’le barışmak için “şartlı” da olsa, yeşil ışık yaktı.
Yakın geçmişte Iraklı Kürtler, şimdilerde Suriye’deki Kürtler; devamı gelir mi?
Türkiye, çok sağlam durması gereken bir dönemde siyasi kaos ve ekonomik krizle boğuşmakta. Zor zamanlar…