Evet doğru, DEM'den "Barış komisyonunda yaprak kımıldamıyor, Öcalan'a umut hakkı tanınsın" sesleri çıkıyor. Sadece onlardan da değil bilumum muhalefet cephesinde ayrı ayrı ama benzer cümleler kuruluyor. Fakat gerçekte komisyonun taraflarının talepleri böyle mi acaba?
Misal, Pervin Buldan ne diyor? “Öcalan medyanın dilinden rahatsız, sürecin aleyhine yorumlar iktidarın meselesi, çünkü medya AKP'nin elinde!”
Medyaya müdahale çağrısı yapan Buldan devam ediyor, “Sürece destek %70’lere yakın oranda seyrediyor. Zafer Partisi ve İyi Parti yüzünden süreç geciktiriliyor."
Tam da bu noktada Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum konuya açıklık getirip, çerçeveyi çiziyor:
“…Hele ‘Öcalan'a rağmen Öcalan'ı koruma’ yaklaşımı içinde olup geçiş sürecine öznel ön şartlar icat edenlerin ve bu yönde organizasyonlara girişenlerin durumu doğru değerlendirmesi gerekir. Öcalan'ın kendisi dahi sürece daha nitelikli katkı yapmak için koşullarını rahatlatmak dışında başka bir şart ileri sürmezken, birilerinin daha ileri taleplerle bunun üzerine gitmesi geçiş sürecine zarar vermekten başka bir sonuç doğurmaz. Öcalan'ın süreçteki yapıcı rolü daha iyi anlaşılmalıdır.”
Yani ortada bizzat Uçum’un çizdiği çerçeve ile iki ayrı süreç var:
“…Terörsüz Türkiye yürüyüşü bir yılı tamamladı.
Bu zaman zarfında birçok adım atıldı ve birçok konu netleşti. Elbette bundan sonra gidilecek daha çok yol, ulaşılacak daha fazla hedef var. Ancak açık olan şu ki Türkiye'nin yükseliş çağını hazırlayacak bu dönemin iki ana aşaması vardır.
Bunlar geçiş ve demokrasiyi geliştirme (ilerletme) süreçleridir. Bu iki ana aşama asla iç içe geçmemelidir. Diğer deyişle ‘Terörsüz Türkiye'ye geçiş süreci’ ile ‘demokrasiyi geliştirme süreci’ ayrı ayrı ele alınmak zorundadır.”
Siz de farkındasınızdır; sadece “Öcalan için umut hakkı” değil Cumhurbaşkanlığı seçimi ve görev süresine ilişkin tartışmalar da Selahattin Demirtaş’ın durumu da Meclis Komisyonu’nun İmralı ziyareti de tartışma başlıkları içinde.
Hadi onlara da bakalım…
Misal; Nefes Gazetesi’nden Dilan Kutlu’ya konuşan Tuncer Bakırhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısı hakkında şöyle dedi:
“Kimse bizi kapalı kapılar ardında iktidarla iş tutmakla, farklı bir ajanda yürütmekle eleştirmesin. Bu konuda bizim sicilimiz çok temizdir. Günü gelir, Türkiye demokratik bir Anayasa’yı tartışırsa biz de tartışırız. Türkiye’nin buna ihtiyacı var ama bugün öyle bir gündem yok. Anayasa, AK Parti ile bizim aramızda yapılacak bir belge değildir, bir toplumsal sözleşmedir.”
Dikkat!
“Türkiye’nin buna ihtiyacı var ama bugün öyle bir gündem yok.“
Biraz daha açayım mı?
Yine Uçum’dan bir saptama:
“Demokrasiyi geliştirmek Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın ifadesiyle ‘Daha fazla demokrasiyi, daha fazla özgürlüğü, daha etkin devleti amaçlayan reform programını’ hayata geçirmektir. Bu bağlamda kapsamlı hukuk reformları ve yeni anayasa hedefi gündemdedir.
Demokrasiyi ilerletecek tüm hususlar, uygulamaya ilişkin tüm geliştirici talepler bu sürecin konusu olacaktır. Bu sürecin konuları ve talepleri geçiş sürecinin şartına dönüştürülemez, önüne çıkarılamaz. Unutulmasın ki geçiş sürecinin tamamlanması bir son değil başlangıç olacaktır.”
Dikkat!
“Bu sürecin konuları ve talepleri geçiş sürecinin şartına dönüştürülemez, önüne çıkarılamaz.”
Çok da uzatmadan birkaç satır daha yazayım.
TBMM’de kurulan komisyonun Abdullah Öcalan’a giderek onunla görüşmesini DEM istiyordu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de çok güçlü bir şekilde benzer bir talebi dile getirdi.
Söylenenlere göre, Bahçeli, Öcalan ile görüşülmesi gerektiğine ilişkin açıklama yapacağını AK Parti kanadı ile paylaşmış. AK Parti kanadı da bu önerinin ilk DEM’den gelmiş olmasını da göz önünde bulundurarak sıcak bakmamış.
TBMM’den resmi bir heyetin İmralı’ya giderek bir hükümlü ile görüşmesinin ciddi bir tartışma yaratacağı, suiistimal edileceği kaygısı ve gerekçesiyle hem TBMM kanadı hem de AK Parti kanadı konuya olumsuz baktıklarını söylemişler.
Bütün bu girişimlere karşın Bahçeli TBMM grup toplantısında açıklamasını yaptı. Bahçeli’nin bu güçlü çıkışı doğal olarak AK Parti kanadında da sıkıntı yarattı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş grup başkanvekilleri ile komisyon toplantısı öncesi görüşerek ön aldı ve İmralı’ya gitme meselesinin en azından tartışılmasını zamana yaydı. Ama Bahçeli’nin talebinin yerine getirilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Sorun, ne zaman olacağı…