Orman Genel Müdürlüğü açıklamasına göre bu yıl 5 bin 231 yangında 64 bin 500 hektar orman yandı.
Resmi verilere göre 2020’de 20,8 bin hektar orman alanı yangından zarar görmüştü. Travmatik 2021’de yangın alanı 139,5 bin hektara sıçradı. 2022’de 12,7, 2023’te 15,5, 2024’te 27,9 bin hektar alanda orman yangını yaşandı. Rakamlar 2025’te bir önceki yıla göre, orman yangınında katlanarak büyümeyi işaret ediyor.
Bu sıçrayışta iklim değişikliğinin rolü var mı? Ormancıların 3-30 kuralına göre rüzgâr 30 kilometreden fazla esiyorsa, sıcaklık 30 derecenin üstündeyse ve de nem yüzde 30’un altındaysa her an yangın çıkabilir. Bu durumda iklim değiştikçe sıcaklık ve rüzgâr artıyor, nem düşüyorsa yangınlar da artacak demektir.
Resmi verilere göre 2012-2023 arasında 255 bin hektar orman alanı yangınlardan zarar gördü. Buna rağmen orman varlığı ise 1,7 milyon hektar artırıldı. Bu da artan yangına rağmen rakamların teselli veren tarafı olmalı.
Orman bir yandan iklim düzenleyicisi, bir yandan da devasa bir sektör. Bu sektörün olabildiğince fazla insanın yaşam koşullarını olumlu etkileyerek büyütülmesi gerekiyor.
Bu nedenle orman yangınlarına karşı mücadele çok yönlü sürdürülüyor. Dünya Bankası’ndan sağlanan 400 milyon dolarlık bir krediyle yürütülen İklime Dirençli Ormancılık Projesi (İDOP) 2023’ten bu yana uygulamada. İDOP projesinin temel amaçları; entegre yangın yönetimi için kurumsal kapasiteyi güçlendirmek, ormanların ve insanların orman yangınlarına karşı dayanıklılığını artırmak ve bir kriz ya da acil durumda hızlı ve etkili bir şekilde müdahalede bulunmak olarak belirlendi.
Bu kapsamda bir de 20 yıl boyunca geçerli olmak üzere Türkiye Ulusal Ormancılık Programı’nın ikincisi hazırlanıyor. Programın ilki 2004-2023 yılları arasında uygulandı. Şimdi 2024-2043 yılları arasında geçerli olacak ikinci Ulusal Ormancılık Programı için hazırlıklar sürdürülüyor. Bugüne kadar Ankara, Antalya, Adana, İzmir, Şanlıurfa, Kastamonu, Erzurum’da çalıştaylar yapıldı. İlgili tüm kamu kuruluşları, üniversiteler-bilim adamları, sektörel dernekler, sivil toplum kuruluşları, kooperatifler, özel sektör kuruluşları ve orman köylüleri Ulusal Program için yerel temsilcilerle birlikte katkıda bulundular. İki gün önce Trabzon’da sekizincisi yapılan çalıştay ile finale gelindi. Bursa’nın ardından 26-27 Ekim’de Ankara’da yapılacak çalıştay ile Ulusal Ormancılık Programı’na son şekli verilecek. Böylelikle bu program içinde yer alacak yol haritası ile bir yandan orman yangınları önlenecek, bir yandan ormanlar korunarak, alınacak önlemlerle daha da geliştirilmesi sağlanacak. Doğallıkla bir sektör olarak insanlara ve ulusal ekonomiye katkısı artırılacak.
Her ne kadar orman yangınları ile mücadele için Dünya Bankası ve FAO gibi kurumlardan mali ve teknik destek alınsa da yangınla mücadelede mevcut birikim hiç de az değil. Hatta 13-15 Ekim 2021 tarihlerinde Ankara,-Kızılcahamam’da yapılan İklim Değişikliği Sürecinde Orman Yangınları Çalıştayı’nda alınan 135 karar ve 217 eylem önerisinin uygulanması bile mücadele için çok önemli Bir eşik. Yeter ki yüzde 84’ü insan ihmali nedeniyle çıkan orman yangınlarının önlenmesi için gereken bilince de kavuşmuş olalım.
Gerçekten de öyle: Plan var, proje var, finansman var, uygulama var… 27 uçak, 105 helikopter, 14 iHA, 1 yüksek teknolojili yangın yönetim uçağı, 26 bin personel, 1786 arazöz, 2742 ilk müdahale aracı, 831 iş makinası, 776 gözetleme kulesi, 131 bin gönüllü, 4796 yangın havuz ve göleti, yangını 2 dakikada tespit eden teknoloji, ortalama 11 dakikada müdahale yeteneği, farkındalık çalışmaları, caydırıcı cezalar… Hepsi var ve ancak yangınlar sürüyor!
Oysa hem çevresel, hem ekonomik olarak yaşamsal önemdeki ormanlara ilişkin olarak izaha muhtaç bir durum, bir belirsizlik olmamalı. Bu mücadele mutlaka kazanılmalı.
Hele, Amerikalıların orman yangınlarıyla ilgili 40-40-20 kuralında dediği; “Rüzgâr 40 kilometrenin, sıcaklık 40 derecenin üzerindeyse ve de nem yüzde 20’in altındaysa, hiç uğraşmayın bu yangınla baş edemezsiniz. Yerleşim alanlarını boşaltın ve yangının sönmesini bekleyin” çaresizliği asla yaşanmamalı.