CAATSA yaptırımları yürürlükte olduğu sürece Türkiye sadece ABD’den değil, Amerika'nın müttefiklerinden malzeme almakta zorluk yaşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'ye yaptığı ziyaret çerçevesinde hem dış hem de iç politikayı yakından etkileyen konu, ABD'nin Türkiye'ye yönelik uyguladığı CAATSA yaptırımları üzerine pazarlıklar oldu.
Dışişleri Bakanı Fidan'ın New York'ta yaptığı açıklamalardan Erdoğan'ın, Rusya'dan S-400 füzeleri alımı nedeniyle Türkiye'ye konulan CAATSA yaptırımlarının kaldırılması konusunda net bir söz alamadığı anlaşıldı. Aksine, Trump bir de Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz ve petrol ithalatını sonlandırmasını "yeni koşul" olarak masaya koydu.
Türkiye'nin İHA ve SİHA üretimindeki geldiği nokta, ileri hava savunması için yeterli değil. Başta F-16’lar olmak üzere, savaş uçakları hızla eskimekte. Yeni uçak, ya da üretilecek yerli savaş uçağı (KAAN) için malzeme alımı ise ABD'nin CAATSA yaptırımlarına takılıyor hâlâ.
Üstelik CAATSA yaptırımları yürürlükte olduğu sürece Türkiye sadece ABD’den değil, Amerika'nın müttefiklerinden malzeme almakta zorluk yaşıyor.
Kaan meselesinin iç politikaya yansıması...
Fidan'ın çıkışının ardından yaşananlar, Kaan meselesinin içeride, özellikle AK Parti hükümet çevreleri içinde de "tartışılan bir konu" olduğunu ortaya koydu.
Fidan'ın açıklamasından hemen sonra Savunma Sanayi Başkanı Görgün'ün "KAAN savaş uçağının ana motoru TF35000 ve yardımcı güç ünitesi APU60 için geliştirme faaliyetleri başarıyla devam etmektedir" açıklaması anlamlı; açıklamada Fidan'ın adı hiç geçmiyor ama ona yanıt olduğu açık.
Fidan'ın "karşı hamlesi" ise TRT ekranlarına çıkıp, "Türkiye'ye uygulanan açık ve örtülü engellemeler var. Bu yaptırımları kaldırmak benim görevim. İlgili kurumlarımızdan böyle bir talep geldiği sürece ben bunu kaldırmakla yükümlüyüm. Karşı taraf bana mantıklı bir izah getiremezse benim milli güvenliğim bunu başka yerden almayı gerektirir" açıklaması yapmak oldu.
Fidan aynı programda bolca "propaganda, dezenformasyon ve manipülasyondan" da bahsetti. “Aslında dezenformasyon, manipülasyon, kara propaganda ve özellikle Türkiye'deki siyasi mücadelenin bir ayağı olarak fitne çıkarma konuları hep var olan bir konu" diyen Fidan, kendisinin bunları değil, "Türkiye'nin milli güvenliğini önemsediğini” vurguladı.
İlk bakışta Fidan'ın bu sözleri muhalefete yönelik sarf ettiği düşünülebilir. Ancak CHP lideri Özel'in, KAAN uçaklarının prototipi önündeki fotoğrafı eşliğinde paylaştığı övgü dolu mesaj, diğer muhalefet partilerinin de yerli uçak üretimini destekler tavırları göz önüne alındığında, ortaya bir soru işareti çıkıyor;
Acaba Fidan bu mesajları "kendi mahallesine yönelik" söylemiş olmasın? Sahi, motoru olmadığını artık bildiğimiz KAAN uçağı için, daha geçenlerde Endonezya ile "satış sözleşmesi" imzalanmamış mıydı?
Son dönemde, AK Parti içinde oluşmaya başlayan "Erdoğan sonrası" için rekabet, kamuoyunda sıkça tartışılıyor bugünlerde. Fidan, "propaganda ve manipülasyonu" elinin tersiyle ittiğini, kendisi için asıl önemli olanın "Türkiye'nin milli güvenliği" olduğunu söyleyerek, bu tartışmalarda kendisini "siyasetçi" değil, "devlet adamı" olarak konumlandırmış oldu.
İlginç gelişmeler...