Dünya, tarihin en yoğun silahlı çatışma dönemlerinden birini yaşıyor ve bu savaşlar sürdürülebilir kalkınmayı dramatik şekilde olumsuz etkiliyor. 2024 yılında dünya genelinde 61 “devlet temelli çatışma” yaşandı. Bunların arasında 11 tam kapsamlı savaş bulunuyor. Bu rakamlar, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde tek bir yılda yaşanan en yüksek çatışma sayısını işaret ediyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), 2025 yılı itibarıyla savaş ve zulüm nedeniyle dünya genelinde yerinden edilen insan sayısının 122 milyonu aştığını açıkladı. Sudan, Ukrayna ve Myanmar gibi uzun süredir devam eden çatışmaların çözümsüz kalması, bu artışın en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Rapora göre, yalnızca Nisan 2025 sonuna kadar, dünya genelinde bir önceki yıla kıyasla 2 milyondan fazla kişi daha yerinden edildi. Bu artış, Suriye’deki Esad rejiminin çöküşünün ardından ülkelerine dönen yaklaşık aynı sayıdaki Suriyelinin dönüşüne rağmen gerçekleşti.
UNHCR Yüksek Komiseri Filippo Grandi, yaptığı açıklamada, “Modern savaşlar, insan acılarının belirlediği kırılgan ve ürkütücü bir küresel manzara yaratıyor” sözleri ile açıklıyor yaşananları.
Yerinden edilen insan sayısı hızla artarken, bu insanlara yardım için ayrılan kaynaklar 2015 seviyelerine gerilemiş durumda. O dönemde dünya genelinde mülteci sayısı, bugünkünün yarısı kadardı.
UNHCR, yardım fonlarındaki kesintileri “acımasız ve süregelen” olarak niteleyerek, bu durumun mültecileri savunmasız bıraktığını belirtiyor. Örneğin, kadın mültecilerin cinsel şiddet riski artarken, çocuklar insan kaçakçılığı tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.
Norveç Mülteci Konseyi Genel Sekreteri Jan Egeland, “Zaten daha az kaynakla daha fazlasını yapıyoruz, ancak bu sonsuza kadar sürdürülemez” diyerek uluslararası dayanışma çağrısında bulunuyor.
Uluslararası Kurtarma Komitesi Başkanı David Miliband ise, zengin ülkelerin dış yardımları kısmaya devam etmesinin, daha fazla yerinden edilmenin önünü açtığını vurguluyor.
Özellikle ABD, Birleşik Krallık ve bazı Avrupa ülkeleri, savunma harcamalarını artırırken dış yardımları azaltma yoluna gidiyor. Bu tablo, küresel çatışmaların insani etkilerini daha da ağırlaştırıyor.
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde tek 1 yılda yaşanan en yüksek çatışma sayısı
2024 itibarıyla yaşanan 61 devletler arası çatışmanın, 11’i tam savaş niteliği taşıyor. Bu silahlı çatışmalar en az 160 bin can aldı. Bu rakamlar, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde tek bir yılda yaşanan en yüksek çatışma sayısını işaret ediyor. Araştırmacılar, artan şiddet ortamının sivil kayıpları ve insani krizleri derinleştirdiğine dikkat çekiyor.
Silahlı çatışmalar Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın yarısından fazlasında yüzde 5’ten fazla gecikme, altyapı ve inovasyonda (SDG 9), eğitimde (SDG 4) ise yüzde 10’dan fazla kayba neden oluyor.
Savaş, “ileriye dönük gelişim” kavramını paramparça ediyor
Savaşlar sadece bireysel hedefleri geri taşımakla kalmayıp, kalkınma sürecini yıllarca durdurarak “ileriye dönük gelişim” kavramını paramparça ediyor.
UNICEF verilerine göre, dünyada çocukların yüzde 19’u (yaklaşık 473 milyon çocuk) savaş bölgelerinde yaşıyor. Orta Doğu’da 8 bin 850’den fazla okul yıkıldı; 13 milyon çocuk eğitimden mahrum edildi. Tedarik zinciri, tarım ve enerji arz sistemleri bozuldu, bu da en kırılgan toplumlarda gıda güvenliğini tehlikeye atıyor.
Savaş, sadece askeri değil, ekonomik, çevresel, sosyal ve insani yapıyı da tahrip ediyor; kalkınma hedeflerini yavaşlatıyor ya da tersine çeviriyor.
Savaş ve insani krizlerin sürdürülebilir kalkınma için yaratacağı tahribat, sadece lokal değil, global ölçekte geri döndürülemez kayıplara yol açıyor. Barışı sağlamadan, kalkınmayı gerçekleştirmek imkânsız…
Bu nedenle, barışın sürdürülebilir kalkınma ile el ele gitmenin, geleceğimizi şekillendirecek en sağlam yatırım olduğunu hatırlamak gerekiyor.
YAŞANANLAR SADECE “RAKAM” DEĞİL…
- 2023-2024’deki çatışmalar Gazze ekonomisini savaş öncesi seviyesinin sadece 1/6’sına indirdi; tarımın yüzde 80–96’sı harap oldu, özel sektörün yüzde 82’si zarar gördü. Birleşmiş Milletler’e göre, Gazze'deki kalkınma 69 yıl gerilemiş durumda. Ekonomik sıkışma sonucu yoksulluk yüzde 74’e çıkarken, işsizlik yüzde 50’ye ulaştı; bu durum, yalnızca insani değil, kalkınmaya yönelik devasa bir kırılma yaratıyor.
- OHCHR’ye göre, 24 Şubat 2022 – 30 Nisan 2025 arası, Ukrayna’da 13 bin 134 sivil öldü, 31 bin 867 kişi yaralandı. Lloyd Austin ve Antony Blinken’in Ocak 2025 tarihli tahminine göre Rusya 700 binden fazla, Ukrayna ise 400 bin askeri kayıp verdi. Ukrayna’nın 56 GW elektrik üretim kapasitesinin yüzde 64’ü yıkıldı veya işgal edildi.
- 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, 2025 itibarıyla yaklaşık bir milyon askerin ölümüne, 40 binden fazla sivilin hayatını kaybetmesine ve 6,8 milyon kişinin ülkeyi terk etmesine yol açtı.
- Sudan’da 2023’ten beri süren iç savaşta 13 milyon kişi yerinden edildi, Khartum dahil altyapının değeri 1 trilyon dolar seviyesinde kayba uğradı. Kolera salgınları ve temiz suya erişim imkânı ciddi şekilde düştü.
- Yemen’de iç savaş 23 milyon insanın insani yardıma bağımlı hale gelmesine neden oldu; 2,2 milyon çocuk akut yetersiz beslenme riski altında. Hükümet tarafından kontrol edilen bölgelerde temiz su temini durma noktasına geldi.