Dezenflasyonun önündeki engel "altın talebi" imiş. Bu derece bilgisizlik ancak eğitimle olur.
Gün geçmiyor ki Merkez Bankası veya ekonomi yönetiminden alakasız açıklamalar gelmesin. Nerede konuşsalar yanlış anlaşılacak ya da temelden yanlış sözler sarf edip, ardından "öyle demedik" diye kaleye giren topu çıkarmaya çalışıyorlar.
Enflasyonun düşmemesi ve hayat pahalılığından ayrışmasının kabahatlisi hep başkaları. "Usual suspects" yani olağan şüpheliler kıvamına getirdikleri vatandaş, tüccar, sanayici, esnaf, ihracatçı isyan ederken, son şüpheli Ayşe Teyzeler oldu. Dezenflasyonun önündeki engel "altın talebi" imiş. Bu derece bilgisizlik ancak eğitimle olur. Hayattan kopuk hazırladıkları modellerde sebep sonuç ilişkileri birbirine karışmış belli ki. Biz onların yaşadığı metaverse 'den çıkıp gerçeklere dönelim.
Geçen hafta TÜRK-İŞ Konfederasyonu, 2025 Eylül ayı araştırmasını açıkladı. Buna göre açlık sınırı 27 bin 970 TL oldu. Bu seviye neredeyse asgari ücretin 6000 TL üzerinde. Özellikle yabancı firmaların sürekli serzenişte bulunarak "Sürekli zam yapıyorsunuz, neden yetmiyor?" şeklindeki yaklaşımlarının daha uzun süre devam edeceğini bizlere gösteriyor.
Tek başına yaşamak da çözüm değil
Bunun yanında araştırmada "yoksulluk sınırı" olarak belirlenen gıda harcaması ile giyim, içinde kira-elektrik-su-yakıt bulunan konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu aylık harcamalarının toplam tutarı 91 bin 109 TL'ye yükseldi. Özetle bir eve 100.000 TL girmesi bile insanca yaşamaya yeterli değil.
Tek başına yaşamak da bir çözüm değil. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 36 bin 305 TL oldu. Yani asgari ücretli bir kişinin tek başına yaşaması imkansız.
Rapora göre Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre % 3,17 oranında gerçekleşmiş. On iki aylık değişim oranı %41,05, yıllık ortalama artış ise % 40,95 olmuş. Sonuç olarak resmi rakamların en az 8 puan üzerinde bir "minimum yaşam standardı" seviyesi var. Orta gelirlilerde bu fark 15 puan civarında. Yani açıklanan resmi enflasyonun yarısı kadar bir farktan bahsediyoruz. Bundan daha kötüsü ancak şu anki ekonomi yönetimi devam ederse mümkün olabilir.
Özetle, uygulanan reçete sayesinde emeklisinden asgari ücretlisine kadar oldukça zor ve kabul edilemez bir yaşam standardında yaşanan milyonlarca insana dayalı olan kurumlarımız, fabrikalarımız, projelerimiz ve eğitim sistemimiz bulunuyor. Umudun bittiği yerde ilerleme kaydetmek mümkün değil. Bu maceranın sonunun nerede biteceğini kimse bilmediği için umutların yeşermesi mümkün olamıyor.
Motivasyonunu kaybeden insanlara bir aile gibi sahip çıkmamız gerekir ki, işleri doğru maliyet ve doğru zamanda bitirmeleri için sebep yaratalım.